Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
İlkokuldayken derslerle aram pek iyi değildi, maalesef resim dersi de dâhildi bu duruma. Ama yalnız başıma kaldığımda bir şeyler üretmeye bayılırdım. Çöplerden küçük kuklalar, çoraplardan oyuncaklar, kâğıt bebekler, ipler, kumaşlar… Evden hiçbir şeyi attırmaz odamda onlarla bir şeyler uydurup çöpleri bir şeylere dönüştürürdüm.
Ortaokul yıllarımda sabundan heykeller yapabileceğimi keşfedip hikâyeler yazıp, bu hikâyelerin karakterlerini sabundan yapmaya başladım. Fakat liseye geçtiğimde en yakın arkadaşımla farklı liseleri kazanmamız beni çizime başlatan şey oldu diyebilirim. Her hafta yaşadıklarımızı birbirimize çizgi romanlar ve mini öyküler şeklinde resimleyip verirdik. Harita metot defterlerimizi bu şekilde doldurmayı tercih ederdik. Lisede birinci yılım bitince artık yapmak istediğim şeyin güzel sanatlar fakültesine girmek olduğunu anladım ve ailemin de desteği ile bir resim atölyesine gitmeye başladım. Sulu boya yapmayı, kuru kalemlerle oynamayı orada öğrendim ve tabii bir de üniversiteye hazırlandım.
Bu dört yılda çocuk kitaplarına olan tutkum giderek büyüdü ve çizgi film animasyon bölümü bana en cazip gelen bölüm olmaya başladı. Atölyede geçen uzun çalışmalarım sonrasında Anadolu Üniversitesi’nde bu bölümü kazandım ve okudum. Ayrıca üniversite yıllarımda edebiyat fakültesinden de çocuk kitabı ile ilgili dersler alma ve kendimi geliştirme şansı yakaladım. Eğitim sürecimde hayallerimin mesleği olan çocuk kitabı illüstratörlüğüne başladım ve hala keyifle çocuk kitapları resimlemeye devam ediyorum.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Bir kitap projesi geldiğine inanılmaz heyecanlanıyorum. Bir kitabı ilk okuyanlardan biri olmanın verdiği his beni çok mutlu ediyor. Genelde sabahları erkende kalkıp çalışmak bana iyi geliyor, kesinlikle bir gece kuşu değilim. İlk olarak araştırma yapmaya başlıyorum. O dönemde sokaklar nasıldır, evlerinin içi nasıl olur ya da hikâyede anlatılan o çocuk ne giyer, kime benzer gibi aklımdaki sorular doğrultusunda referans fotoğraflar topluyorum. Evdeki çocuk kitaplarını bir kere daha gözden geçiriyorum ve kitabı resmetmeye karakterlerden başlıyorum. Karakterleri yaparken ilkokul arkadaşlarımdan, komşularımdan ve hatta bazen sokakta gördüğüm insanlardan bile etkileniyorum, öyle olunca da karakterler daha eğlenceli geliyor gözüme. İlk eskizlerimi de eğer hava güzelse -bir Eskişehirli olarak- Porsuk kenarında karalamayı çok seviyorum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Hep evden çalışınca insan kendini kimi zaman yalnız hissedebiliyor ama ben şanlıyım ki şimdiye kadar çalıştığım yazar ve editörlerle çok keyifli dostluklar kurdum. Güzel dostluklar edinince evden çalışmanın getirdiği yalnızlık hissi de gittikçe azalıyor diyebilirim aslında.
Çok anlayışlı editörlerle ve çok tatlı yazarlarla çalıştım. Bir işi yaparken editör ile olan diyaloğum beni çok etkiliyor. Karşımda kibar ve iyi niyetli insanlar olunca çalışmak daha da bir keyifli oluyor, revizeler ya da terslikler hiç canımı sıkmıyor. Birkaç kötü tecrübem olsa da, bu konuda oldukça şanslı olduğumu düşünüyorum.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Çizgi filmler ve animasyonlar izlemek, çocuk romanları okumak ve resimli çocuk kitapları incelemek beni çok heveslendiriyor. Eğer elimde iş yoksa dijital çizime ara verip sulu boya ve kuru kalemlerle dışarlarda resim yapmanın da beni beslediğine inanıyorum.
Bir de boş zamanlarımda hala çocukmuşum gibi keçelerle, renkli kâğıtlarla ya da iğne iplikle oynamayı çok seviyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Önce kitabı birkaç kez okuyup notlar alıyorum. Notlarıma ve referans alıp araştırdığım fotoğraflara göre ilk eskizlerimi şekillendirip editörüme yolluyorum. Onay gelince en sevdiğim aşama olan renklendirme aşamasına geçiyorum. Renklerle bolca oynadıktan sonra son halini editörüme tekrardan gönderiyorum.
Karşılıklı verilen kararlar, revizeler ve onaylar sonrasında kitabın basılması için heyecan içinde gün sayıyorum. Yeterince bekleyince kapı çalıyor, kargo geliyor ve kitabı elime alıyorum. Bu da benim için mutlu son oluyor!
edebiyathaber.net (19 Haziran 2021)