Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Aslında bu soruya “küçüklükten beri hep çizerdim” demeyi ve çizime dair çocukluk anılarımı anlatarak cevap vermeyi çok isterdim. Ancak benimki pek öyle olmadı. Hatta resim derslerime dair oldukça üzücü anılarım var.
Üniversite okul öncesi öğretmenliği okumaya başladığımda bizim mesleğimiz gereği boyalarla, kağıtlarla ve aklınıza gelmeyecek birçok şeyle haşır neşir olmak zorundasınızdır. Ben de her zaman böyle şeylerle uğraşmayı çok sevdim. Aynı zamanda çocuk edebiyatı öğrencilik yıllarımdan itibaren özel ilgi alanım olmaya başladı. O zamandan beri kendi çocuk kitaplığımı oluşturmaya başladım.
Mesleğe başladıktan sonra da resimli kitaplar hep yanımdaydı. Asıl niyetim de aslında çocuk kitapları yazmaktı. Bunun için de kendimi geliştirmeye gayret ettim.
Pandemiyle birlikte benim de hayatımda birçoğumuzun ki gibi çok şey değişti. Yeni rutinlerim ve çok fazla boş zamanım oldu. Ben de işte o zaman yazmaya başladım. Bir yandan da sevdiğim illüstratörleri sosyal medyadan takip edip içimden “umarım bir gün yazdığım bir kitabı şu kişi resimler” diye içimden geçiriyorum. Sonra bir gün severek takip ettiğim çizerlerin online çizim dersi verdiklerini gördüm. Çocuk kitabı resimlemeye dair bir fikrim olur diye katıldığım atölyelerde bir anda bir şeyler çizerken buldum kendimi. O andan itibaren de çizmeyi hiç bırakmadım. Sayısını unuttuğum atölyeye katıldım. Birçok farklı teknik denedim. Önceleri geleneksel yöntemlerle çizim yaparken şimdi dijital çizim hayatımın bir parçası oldu. Artık çizmediğim bir an düşünemiyorum ve şuna iknayım; yetenek çok önemli ama çok çalışmadan da o yeteneği fark edemiyoruz.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Sadece kitaba değil ufak bir çizime başlarken bile bunun bir süreç olduğunu düşünüyorum. Mesela bazen bir şey çizmek istersiniz, elinize alırsınız tabletinizi ya da kâğıt, kaleminizi ama fikir gelmez aklınıza. “Ne çizsem?” diye düşünürken bazen kalem oynatmadan masadan kalktığınız olabilir. O nedenle çizmek hayatımın bir parçası olduğu andan itibaren gördüğüm, dokunduğum ya da hissettiğim her şeyi çizerken kullanabiliyorum. Açık havada çizmeyi özellikle çok seviyorum. İnsanları izlemeyi, onların duruş şekillerinden farklı karakterler çıkarmayı ve fotoğraflara bakmayı hiç ihmal etmiyorum.
Bir kitabı çizerken ise önce o kitabın ana karakterini yaratıyorum. Karaktere hareket verip farklı profillerden çizimlerini yapıyorum. Sonra metnin vurucu yerlerini ayırıp o noktalara dair çizim notları alıyorum. Çizim notlarını aldıktan sonra ise eskizlemeye başlıyorum. Eskizden sonra ise renk paleti oluşturma ve en son boyama geliyor.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Bir resimli kitabın yaratım süreci kolektif bir çalışma ile oluyor. Yapılan ilk toplantıda yazarın ve editörün beklentileri ve sizin neler ekleyebileceğine dair sohbet ediliyor. Yazar, çizer ve editör ne kadar açık ve düzgün bir ilişki kurarsa ortaya o kadar iyi bir iş çıkıyor. Ben eskizlerimi tamamladıktan sonra editörle ilişki kuruyorum. Editör eskizlere dair revizeleri verdikten sonra boyamaya geçiyorum. Boyamaya geçtikten sonra da ara ara haberleşmeye devam ediyoruz. Bazense yayınevinin tercihine göre doğrudan yazarla ilişki kurduğum da oluyor.
Bunun dışında bazen çeşitli markalarla da iş birlikleri yapıyorum. Orada ise marka sahibinin istediği şeyin açık ve net olması çizer için oldukça önemli bir hal alıyor. Her çizerin farklı çalışma yöntemi var elbette ama ben sürekli iletişim halinde olmayı tercih ediyorum. Böylece işin sonunda iki tarafın da ikna olduğu bir ürün ortaya çıkmış oluyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Artık her şeyin çabuk ulaşılabilir olması gerçekten çok büyük bir avantaj. Ankara’da yaşıyorum ve kentte sanata dair olan etkinlikleri kaçırmamaya dikkat ediyorum. Bununla birlikte çocuk kitabı illüstrasyonu alanında çalıştığım için güncel çocuk edebiyatını yakından takip ediyorum. Çocuk edebiyatı eleştirilerini ve farklı bakış açılarını kaçırmamaya çalışıyorum.
Diğer yandan illüstratör arkadaşlarımla alana dair sohbet etmeyi çok seviyorum. Birçoğuyla yüz yüze görüşemesek de online olarak bir araya gelip sohbet ediyoruz ve birbirimizden çok şey öğreniyoruz.
Çizmeye başlamak benim için konfor alanımdan çıkmak demekti. O nedenle bu sınırı zorlamaya devam ediyorum. Bazen sadece sol elimle çizmeye çalışıyorum (normalde sağ elimi kullanıyorum) , bazen fotoğrafını çektiğim bir ağacı bambaşka bir şeye dönüştürmeye çalışıyorum, bazense sınırlı renk paletiyle çalışmak için kendimi zorluyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Kitaba dair teknik işler, yani kaç sayfa olacağı, kitabın ölçüleri gibi, belirlendikten sonra benim için o iş başlamış oluyor. Gönderilen metnin kenarlarına notlar alarak başlarım. Kitap için bir tarz belirledikten sonra dijital çizim için kullanacağım fırçalardan bir dosya oluştururum. Olası renk paleti içinde bazı denemeler yaparım. Kitabın önce eskizlerini editöre iletirim. Bu noktada değiştirmek ya da eklemek istediğimiz şeyler varsa düzenleme yaparım. Sonraysa boyama kısmına geçerim.
Boyama da tamamlandıktan sonra editör ile tekrar üzerinden geçeriz. Tüm bu süreçte her zaman iletişim halinde olmak benim için oldukça önemli. Tüm çizimler bittikten sonraysa kitabın basılacağı günü beklemek kalır ve bence en heyecanlı kısım burası. Sonra bir gün kapı çalar ve kargo şirketi size çizdiğiniz kitaplardan birkaç örnek getirir. O noktadan sonra yapacağınız tek şey o kitaba sarılmak.
edebiyathaber.net (30 Temmuz 2022)