Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Çok küçük yaşlarda çizmeye başladım. O zamanlar kalın muhasebe defterleri vardı, genelde onlara çizerdim. Aile arasında mizah dergisi çıkarmak ve biri zihnindeki bir şeyi anlatırken ona yardımcı olmak amacıyla çizim yapmak gibi çocukluk anılarım var.
İlk boya kokusu ile ablam/kuzenim Vicdan İleri sayesinde tanıştım. Yaptığı resimler, doğadan topladığı objeler, sanat dolu odası ve zarif ruhu ile çok kıymetli bir tablo olarak hayatımdaydı.
Hikâye ve bilgiyi görsel olarak işlemeyle ilgilendiğim için, üniversite eğitim tercihim Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü oldu. Bu sayede Tan Oral ve Ahmet Cemal gibi çok değerli insanlardan ders alabildim. Ayrıca kampüs içindeki kütüphane, teknik imkânlar ve etkinlikleri ve kampüsü çok sevdim.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Güne erken başladığımda daha verimli çalışıyorum. Ama bazen kendimi kaptırıp sabaha kadar çalıştığım oluyor. Genelde uyanmak için alarm kurulurken, uyumak için kurduğum çok oldu. Çizim yaparken kendini kaptırmak güzel ama ara ara uzaklaşmak ve tekrar tanışmak da gerekiyor.
Hayattan aldığımız ilhamı kitaba yansıtmak dışında, güzel bir kitap okuduğumuzda çevremizdeki her yeni deneyimin de okuduğumuz o kitaba hizmet ettiğiyle ilgili bir his yaşıyorum. Bu çizerken de oluyor, Filiz Özdem’in Kulaktan Kulağa kitabında geçen kuşlardan çoğu ile karşılaştım çizim sürecinde. Kadıköy’de ne çok Sakarmeke varmış, daha önce fark etmemişim.
Çiğdem Kaplangı’nın Aramızda Beyaz Bir Çizgi kitabı farklı dili konuşan iki köyün hikâyesini sıcacık ve eğlenceli bir dille anlatmış. Karakterimiz Mavi anlamasa da radyodan duyduğu diğer köyün şarkılarını ezberlemiş, söylüyor. Ben o sırada kitabı Yunan radyosu dinleyerek Bozcaada’da çizdim. Yaratım sürecinde bunun gibi örtüşen durumlar olması çizer için mesleğine ve o kitaba artı anlam katıyor.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
İlk anda zihnimde metinle ilgili oluşan keyifli detayları ve heyecanımı paylaşabileceğim kişi oluyor editör. Bir resimleme teklifi geldiğinde, yazar özellikle kitabının çizeri olarak sizi talep etmediyse, editörün o kitap için özellikle sizi uygun görmüş olması olasıdır. Bu da editörün sizi bildiğini, o kitap için en doğru kişi olduğunuzu ve aklınıza gelen her fikri ve kaygıyı her saatte onunla paylaşabileceğinizi gösterir 🙂 Şaka bir yana çizeri en iyi anlayan ve çapa görevi yapan kişidir editör, şanslıyım ki genelde tecrübem bu yönde oldu.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Kendimi sanat ile doyurmak, araştırma yapmak kadar açık havada yürümek ve internette gezindiğim vakitler de değerli oluyor. Örneğin internette renk körlüğü olan birinin, bu sorununu iyileştiren gözlüğü ilk defa taktığında, renkleri gördüğündeki tepkilerini izlediğimde; okuduğum bir hikâyenin bende oluşturduğu hissi, çizerek çocuklarla paylaşmak arasında benzerlikler hissediyorum. İnsanların duygu ve düşüncelerini görsel olarak nasıl dışa vurdukları ile ilgileniyorum.
Tasarım ve sanat alanında da ilgi alanlarımın çeşitli olmasının faydası oluyor. Sinemaya, görüntüleme tekniklerine ve tekstile ilgi duyuyorum. Fotoğraf sanatçısı Alain Laboile’in çocuk fotoğraflarının yanı sıra sosyal medyada herhangi bir ilkokul veya kreşte toplu çekilen fotoğrafları da bakıyorum. Çocukların karakterlerin farklılıklarını, ellerinin duruşlarını inceliyorum.
Sanat veya ufak bir mimikle de olsa oluşan tepkinin bizdeki yansıması ve yankılanması şahit olmak istediklerim arasında.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Metin elime geçer geçmez bence ana karakterimizi oluşturan hikâye olduğu için; karakterden önce hikâyeye odaklanarak storyboard yapıyorum. Bu biraz da Animasyon eğitimi almamdan ileri geliyor sanırım. Storyboard sayesinde genel olarak kitabın ritmi genel olarak belirleniyor.
İlk okumada teknik ve renk paleti hikâyenin ruhuna göre netleşiyor. Ana karakterimiz var ise onu da belirledikten sonra editör ile gözden geçiyoruz. Coğrafi, tarihsel vb. konularda gözden kaçırmamamız gereken yerler var mı ona bakıyoruz.
Araştırma kısmı sürecin en keyif aldığım aşaması. Çok aşina olmadığım hayvanlar olursa videolarını izleyip seslerini duyarak onlarla aramda ortak bir alan yaratıp, hikâyenin içinde canlanıyoruz. Resimlediğim Bremen Mızıkacılarındaki eşek biraz da ben sayılırım 🙂 Rapunzel’deki cadı ise oto portremdir.
edebiyathaber.net (10 Aralık 2022)