Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Kendimi bildim bileli “çizmek” bir şekilde hayatımda oldu. Lakin profesyonel olarak 2011 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde okurken bir yandan da reklam ajansları ve dergiler için illüstrasyonlar üretmeye başladım. 2015 yılında da ilk çizgi roman kitabım olan “Şehzade Yangını: Birinci Kitap” Sırtlan Kitap etiketiyle yayınlandı. Yaklaşık on senedir de aralıksız üretim halindeyim.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Üzerinde çalıştığım projeye göre çalışma şeklimde ufak değişiklikler oluyor. “100. Yılında İnönü Savaşları” kitabı belgesel bir iş olduğu için öncesinde görsel (döneme ait fotoğraflar, illüstrasyonlar, haritalar vb.) araştırma yaparken “Şiirlerde İstanbul” kitabında tamamen hayal gücüm ile ilerledim. Kendi yazdığım “Şehzade Yangını” çizgi roman serisinde ise yazmak için ayrı görsel üretim için ayrı araştırmalar yaptım. Kurgusal bir iş olmasına rağmen bir dönem işi olduğu için hem Osmanlı’nın 18. yüzyılına ait resimler hem de gezginlerin yazılı tasvirlerini toplamaya okumaya gayret ettim. Genelde evimdeki çalışma odamda günde 10-12 saat çizim yaparak geçiririm.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Üreteceğim illüstrasyonun eşlik edeceği metni mümkünse okumaya özen gösteririm. Bununla birlikte editör ve/veya yazar ile de en azından bir toplantı yapıp nasıl bir şey hayal ettiklerini öğrenmeye çalışırım. Kurgusal işlerde genellikle metni okumak yeterli oluyor ama belgesel bir işte yazar/editör ile üretilecek her çalışmanın öncesi ve sonrasında sıklıkla iletişim halinde olmak önemli.
Bu sayede olabildiğince metne eşlik edecek doğru görseli üretebiliyorsunuz ve ortaya çıkan illüstrasyon süslemenin ötesine geçip kitabın içeriğini güçlendirir hale geliyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Hayal dünyamı güncel ve güçlü tutabilmek için sürekli iş incelerim. Sosyal medyada ağırlıklı çizer ya da görsel sanat hesapları takip etmekteyim. İlgi duyduğum tarih ve bilim üzerine olabildiğince kitap okumaya gayret ederim. Uyumadan önce günde 20 sayfa kitap okumak şeklinde bir alışkanlığım vardır. Bu alışkanlığımı kaybetmemek için zaman ayırmaya gayret ediyorum. Hayal gücümü beslemek için fantastik edebiyat ve çizgi roman da okurum. Tatil için bir yere gittiğimde gezilecek bir müzesinin ören yerinin olmasına dikkat ederim. Açıkçası bu şekilde sayınca bir görevmiş gibi algılanıyor lakin bunlar benim keyif aldığım şeyler… Bu alışkanlıklarım sayesinde üretim yapabiliyorum.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?
Genelde bir kitabı hazırlamak birkaç aylık bir süreç ve düzenli çalışmayı gerektiriyor. Metnin okunması, gerekli araştırmanın yapılması, çizilecek sahnelerin belirlenmesi, eskizlerin hazırlanması, ortaya çıkan eskizler üzerine yazar/editör ile toplantılar ve karar kılınan eskizleri referans alarak son çalışmanın üretilmesi…
Her yeni kitapta ya da projede aynı süreçler ile üretim yapıyorsunuz ama karşınıza çıkan her yeni metin farklı bir macera oluyor. Farklı sorunlarla karşılaşıp, problemi çözmeye çalışıyorsunuz. Bu kısmı da işimin en çok keyif aldığım kısmı. Monotonluğun kırıldığı nokta…
edebiyathaber.net (8 Ocak 2022)