Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?
Öncelikle merhaba demek istiyorum. Ben 3 yaşımdan beri hep çizer olmak istedim ama lisede Grafik Tasarım bölümü okumaya başlamam benim bu alandaki ilk adımımdı. Üniversitede Güzel Sanatlar Fakültesi Çizgi Film/ Animasyon okumaya başladım. Aynı zamanda çocuk dergileri ve çocuk kitapları için çiziyordum. Üniversitenin 3. Sınıfından mezun olduğumda TRT Çocuk kanalına animasyon yapan özel bir animasyon şirketinde çalışmaya başladım ve 4. sınıfı çalışarak okudum. Mezuniyetimle birlikte işi bıraktım ve evlendim.
Sonrasında freelance olarak farklı projelerde çalışmaya devam ettim. 12 yıldır bu sektördeyim ve 300 den fazla çocuk kitabı çizdim. 20 farklı çocuk dergisinde çizerlik yaptım. Şu anda düzenli olarak TÜBİTAK Yayınlarının Bilim Çocuk Dergisi’ne freelance olarak çiziyorum. Aynı zamanda iki kızım var. Evden çalışmanın verdiği en güzel avantaj çocuklarımı büyütebiliyor olmak. Onların gelişimini gözlemleyebiliyorum ve olması gerektiği gibi insanlar olmalarına yardımcı oluyorum. Çizer olmak bir kadın için çok avantajlı bir meslek. Bizim sektörün tek sıkıntısı proje yoksa işte yok. Yani iş alamadığınız her ay zarar. Memur olmak gibi değil. Birde düzen yok bizim işte. Bazen çalışırken gözüme toz çarpıyor ve o anda kalkıp toz almaya başlıyorum. Toz alırken makineye çamaşır koyayım diyorum. Ardından başka bir şey oluyor ve çizimi tamamlamadan saatlerim geçmiş gitmiş. Hâlbuki düzenli tam zamanlı işim olsa kafamda başka bir şey olmaz. Ama evde çocuklarınızla vakit geçirerek pijamanızla çalışmak oldukça keyifli ve bütün o kafa yorgunluğuna değiyor.
Çizer kitaba nasıl hazırlanır?
Bir kitaba başlarken benim için öncelik yazarla sohbet edip projeyi onun ağzından dinlemektir. Kitaplar genelde tek kişilik emek gibi görülse de ekip işidir.
Bu yüzden yazarla çizerin enerjisi uyuşmalı ve birlikte hayal kurmalıdırlar. Sonrasında çok sevdiğim animasyon filmlerini izlemeye başlarım veya biraz webtoon okurum. Böylelikle nasıl açılar, renkler ve ışıklar kullanmak istediğime karar vermiş olurum.
Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?
Genelde yazar, editör ve çizerin olduğu bir WhatsApp grubu kuruyoruz ve orada konuşarak ilerliyoruz. Benimle çalışmanın eğlenceli ve kolay olduğunu söylüyorlar. Bana sorarsanız ben kaprisli ve zor bir çizerim. Titiz çalışıyorum, bahane üretmiyorum ve işimi asla savsaklamıyorum.
Sanırım bu yönüm birlikte çalıştığım kişilerin hoşuna gidiyor. Esprili bir tarafımda var. İş guruplarımda mesajlaşırken veya editörüm-yazarım ile mailleşirken espriler yapabiliyorum. Bazen iş konuşmanın dışına çıkabiliyor muhabbet özellikle de 3 kadın bir araya gelmişsek çok komik yazışmalarımız oluyor. Genelde profesyonel olmayan kişilerle çalışmıyorum çünkü aksi halde yorucu oluyor. Ben editöre A dediğimde o devamına gelecek cümlemi anlaması gerek ve beni desteklemesi gerek. O zaman iş hızlı ve sorunsuz ilerliyor. Kitap işlerinde yazarlarla muhabbetim çok fazla olmuyor genelde editörlerle işi ilerletmeyi tercih ediyorum. Yazar sürekli çalıştığım biriyse veya sevdiğim bir dostumsa o zaman editörü devre dışı bırakıp ikimiz projeyi tamamlıyoruz fakat ilk defa tanışıyorsam yazarlarla çizimler hakkında çok fazla muhabbete girmiyorum. Editörle devam ediyoruz. Ücreti editörlerle anlaştığım için “söylediğiniz revize ekstra ücrete girer” demek daha kolay oluyor.
Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?
Genelde orman yürüyüşü yapıyorum ya da belgesel izliyorum. Özellikle National Geographic’in çok güzel belgeselleri var. Açıları, renkleri, ışıkları oldukça iyi. Gözümün görebileceği her şeyi incelemek benim sanatsal yönümü güçlendiriyor ve çizimlerimin gelişmesine katkı sağlıyor.
Bazen sadece gökyüzüne bakıyorum uzun uzun. Sebebi de ışığın bulutların arasından nasıl süzüldüğünü gözlemliyorum. Bir çizer her şeyi ezberlemeli. Mesela kitap ormanda geçiyorsa ve mantar çizmek gereken bir durum varsa ama dünyada birçok mantar türü var. Sadece bir tane mantar türü çizersek kitap kendisini tekrarlıyor gibi görünür. Yâda tarla çizmemiz istendiyse sebzeleri bilmek gerek. Tohum hallerini, nasıl büyüdüğünü, yaprak çeşitlerini, büyürken olan aşamasını vs. bunları bilmek iyi bir çizer olmanın en önemli adımlarıdır.
Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak süreciniçizer cephesinden anlatır mısınız?
Bir kitabın rafta yerini alması çok zor bir süreçtir. Öncelikle yazarın hikâyeyi oluşturması ve kurgulaması gerekiyor. Sonrasında hikâyesini basmayı kabul eden bir yayıneviyle anlaşması gerekiyor. Anlaştığı yayınevinin editörü biz çizerleri arıyor ve anlaşmaya varınca süreç başlamış oluyor. İlk olarak kitabın genel eskizi yapılıyor. Sizler buna taslak da diyebilirsiniz. Aslında eskiz aşaması en zorlu süreçtir benim için. Sürekli fikir değiştirdiğim ve birçok emeğimin zayi olduğu bir süreç oluyor. Aşağıdaki örnekler benim eskizlerime birkaç örnektir. Bazen devamlılık çizeceğim şeyleri yazıyla belirtiyorum. Aşağıda yer alan örnekteki gibi.
Eskizler onaylandıktan sonra boyamaya geçiyorum. Bütün çizimler boyanınca revize varsa onları hallediyorum ve en son çizimlerin psd(orijinal layerlı dosya) dosyasını editöre mail ile iletiyorum. Eskiz onaylandıktan sonra çizimi baştan değiştiremiyoruz. Bu ekstra bir çizim demek ve ekstra maliyet demek. Genelde yazarlar böyle taleplerde bulunabiliyor. “Ya ben eskizde anlamamışım” ya da “Benim aklıma sonradan şöyle bir şey geldi” gibi sözlerle çizimi sıfırdan baştan yaptırmak istiyorlar. Bu durumlarla karşılaşmamak için eskiz aşamasında birkaç kez uyarıyorum yazarları. Editörler bu konu hakkında bilgi sahibi oluyor ama yazarlar özellikle deneyimli değilse sürekli başımıza geliyor. Aşağıda sizler için eskizlerimin renklendirilmiş hallerini de ekliyorum.
Kitabın boyaması tamamen bitince psd dosyalarını grafik tasarımcı arkadaşa yolluyorum. O kitabı matbaaya hazırlıyor. Onunda işi bittikten sonra matbaada basılan kitap raflarda yerini alıyor.
edebiyathaber.net (18 Şubat 2023)