Milli Eğitim Bakanlığı’nın ders kitapları dışında çocuk ve ilk gençlik yayıncılığına başlamak için hazırlık içerisinde olduğunu görüyoruz bu aralar. Bütün bu hazırlıklar meslek örgütlerinde ve yayıncılarda kaygı uyandırmış durumda. Nedeni ise bu hazırlıkların ‘yeni toplum inşasına’ yönelik olduğunun düşünülmesi. Çünkü 3 Ekim tarihli MEB yayın yönetmeliği 2003 yılında kaldırılmış olan Talim ve Terbiye Kurulu denetimini, ağırlaştırılmış olarak geri getiriyor.
Peki, çocuk ve ilk gençlik yayıncılığına baktığımızda buna gereksinim var mı? Tek sözcükle yanıtlamak gerekirse, yok! Çocuk ve ilk gençlik edebiyatı öyle bir noktaya geldi ki, bu alanda her hangi bir amaçla girişimde bulunan kurumlara “gölge etme yeter” denilebilir. Öyle ki dünyanın hiçbir ülkesinde devletin bu alanda yayıncılık yapmadığı da biliniyor. Bu gelişmeler karşısında alanda hizmet üreten yayıncılardan peş peşe açıklamalar geldi.
Can Çocuk yayın yönetmeni Samiye Öz, okullara giren kitapların denetlendiğini ve çocuk edebiyatının devletin kontrolü altına alınmasının akıl alacak bir şey olmadığını söylüyor. Edebiyatın, yayıncının değil yazarın kontrolünde olduğunu da söyleyen Öz, gelişmelerden ümitli olmadığını da belirtmiş açıklamasında.
Bu konudaki en sert açıklama ise Günışığı Kitaplığı yayın yönetmeni Mine Soysal’dan geldi. MEB’in amaçlı yayın yapmak kararında olduğunu vurgulayan Soysal, “Avrupa Birliği taahhütlerinde, bakanlıkların yayın yapmaması genel ilkesi yıllar önce kabul edilmişken bu konuya profesyonel anlamda eğilen bütün sistemlerin yaptığı çalışmaların üstü ‘bizi ilgilendirmez’ deyip örtülüyor ve ‘biz kendi bildiğimizi yaparız’ o da tek bir amaç uğruna mantığıyla ülke yeni bir sürece sokulmak isteniyor. Edebiyat zorunlu olamaz. Edebiyat dayatılamaz. Edebiyat ille de istenileni anlatamaz.”
2005 yılında Avrupa Birliği normlarına uygun olarak öğretim programları değiştirilmiş ve öğretmen merkezli program yerine öğrenci merkezli programa geçilmişti. Buradaki amaç öğrencinin tek doğruyu hazır bir şekilde alıp benimsemek yerine farklı bilgileri, farklı doğruları alıp kendi doğrusuna ulaşmasını sağlamaktı. Yıllar yılları kovalarken ve henüz üzerinden on yıl bile geçmemişken program üzerinde defalarca oynandı. Sınav sitemleri defalarca değişti. Öğretim programları da sürekli değişmekte. Bütün bu gerçekler hâlihazırda göz önünde iken MEB’in çocuk ve ilk gençlik yayıncılığına girmesindeki amaç anlaşılır değil. Eğer amaçlı yayınsa hedeflenen ki öyle görünüyor, hani öğrenciler özgür olacaktı, bilgiye, doğruya kendileri ulaşacaklardı diye sormadan edemiyoruz.
Çocuk ve ilk gençlik kitapları hiç olmadığı kadar güzel ve cezbedici. Çocuklarla bu kitapların aralarına duvar örmeyin. Çocuklara kıymayın efendiler.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (18 Kasım 2014)