Ailesi tarafından ciddiye alınmadığını düşünen Mina, bir kez daha hayal gücünü devreye sokmaya karar verdi. Çünkü annesi ve babası ve sürekli uyuyor, küçük kardeşi ise canını sıkıyordu. Altı yaşındaki bir çocuk bir şey istiyorsa yaratıcı olmalıydı. Mina daha önce bunu başarmıştı.
“Acil durum çığlığı atmalıyım” diyerek bağırmaya başladı. Koşarak odasına gelen babasına “Popomu bir timsah ısırdı” dedi. Babası” Hayal görüyorsun” diyerek odasına uyumaya gitti. Durum ciddiydi ve onu kimse anlamıyordu. Tek çare kalmıştı: Dedesi. Dedesinin her zaman yeni fikirleri vardı ve gerçek bir işi yoktu, kitap yazıyordu.
“Korkuyorum” dedi telefonda dedesine. Günlerden pazardı ve sabahın erken saatleriydi. Mina’nın korkusundan kurtulması için birlikte düşünmeye başladılar. Sonunda kuzenleri ile birlikte iki hafta sürecek bir kampa gitmeye karar verdiler. “Üç Mağara Dağı’na çıkacağız. Bu işi başaranlar bir daha asla korkmazlar” dedi dedesi. Mina kalbinin küt küt attığını hissetti. “Harikasın dede,” dedi.
Ertesi gün çocukların anne ve babaları ikna edildi ve dört torun, iki köpek, dede ve eşi ile birlikte yola çıkıldı. Bu güçlü ekibi korkunç maceralı bir yolculuk bekliyordu. Bazen korkulardan kurtulmak için korku dağına gitmek gerekti.
Kamp yerine geldiklerinde iki köpek dört çocuk yere serilen şiltelerde uyudular. Sabah erkenden onları bekleyen Üç Mağara Dağı’na büyük ve zorlu bir yolculuk başladı. Yolculuk sırasında avcılardan kaçan bir ayı, zor durumdaki bir kurt yavrusu ve yumurtaları çalınan kuşlarla tanıştılar. Birkaç gün sonra dağın zirvesine ulaştıklarında başlarına gelenleri ve yaşadıkları olayları hiç kimse tahmin edemezdi.
Korkunun insana özgü ve hayatta kalmamızı sağlayan duygulardan bir tanesi olduğunu biliyoruz. Onun bizi kuşatmasına izin vermeyip korkularımızla güvenli bir yaşam sürdürebiliriz. Kahramanımız Mina ve dedesi korkuyu yenmek için en doğru çözüm olan korkuyla yüzleşmeye karar verirler. Çocukların isteklerini yaptırabilmek için geliştirdikleri davranışlara ve korkulara karşı en az onlar kadar yaratıcı çözümler geliştirmeliyiz. Sorunu geçiştirmek yerine Mina’nın dedesi gibi bir deneyim yaşatmak onara verilebilecek en değerli kazanım olacaktır.
Okullar açılırken okula yeni başlayan ana sınıfı ve birinci sınıf öğrencilerinde görülebilecek korku ve kaygıyı anlamak, doğru yöntemler geliştirmek hem öğretmenlerin hem de velilerin önemli bir sorunudur. Denize girmeye korkan bir çocuğu suya nasıl alıştırıyorsak, okula giden bir çocuğu da incitmeden, korkutmadan okula alıştırmalıyız. “O zaman daha küçüktüm, çok uzun zaman önceydi” diyerek korkularından kurtulan Mina örneğinde olduğu gibi çocuklara korkuyu yenmeleri için fırsat verebiliriz.
Okul korkusu; ağlama, küsme, inatlaşma gibi davranışlarla kendini gösterebilir. Bazı anne ve babalar ise “bensiz yapamaz, benden ayrılamaz” gibi sözlerle kendi korkularını çocuğa hissettirebilirler. Böyle durumlarda çocuğu tanımak, öğretmen ile iş birliği yapmak, çocuğun kendine güvende hissedeceği ortamlar hazırlamak, oyunlar oynamak veya arkadaşlarıyla birlikte olmak gibi seçenekler korkuyu azaltabilir. Bir süre sonra hızlı, şaşırtıcı ve sürpriz gelişmelerle karşılaşabiliriz. Üç Mağara Dağı’nda olduğu gibi “Bu işi başaranlar bir daha asla korkmazlar” diyerek çocuğa güven duygusu kazandırabiliriz.
Çınar Yayınlarından çıkan ÜÇ MAĞARA DAĞI kitabı yazarı ve illüstratörü ile bol ödüllü bir kitap. Çevirmenin tecrübesi anlatımdaki akıcılığı ve heyecanı yansıtmış. Yayınevi yine kütüphanelerimize kaliteli bir kitap kazandırmış. Dede ve torunun zihinlerindeki şaşırtıcı yaratıcılığı ortaya koyarken; vurdumduymaz aile ilişkilerine, çevre ve hayvan sevgisine de vurgu yapmış. Aynı zamanda insanlar tarafından yapılan avcılığı, hayvanların katledildiği bir eylem olarak görmemizi sağlamış. Bu nedenle çocukların ve yetişkinlerin severek okuyacağı bir kitap olarak listemize ekleyebiliriz.
Korkuları ile yüzleşebilen çocuklara ve korkuları yenebilmek için en az çocuklar kadar yaratıcı olan yetişkinlere sevgilerimle…
Kaynak: Üç Mağara Dağı, İllüstratör: Stina Wirsen, Çevirmen: Ali Arda, Yayınevi: Çınar Yayınları, Sayfa sayısı: 130
edebiyathaber.net (1 Eylül 2022)