Bugünlerde bizi neşelendirecek kitaplara daha çok ihtiyacımız var. Önceki yazılarımda iki resimli kitap seçkisine yer vermiştim. Çocuklarla birlikte okuyabileceğimiz resimli öyküler önermeye devam ediyorum.
Behiç Ak’ın “Tombiş Kitaplar” dizisi Günışığı Kitaplığı’nca yayımlanıyor.
Benim Bir Karışım
Memo, eli Ali Usta’nın elinin içinde kaybolunca karışının ne kadar küçük olduğunu anlıyor. Başta bunu sorun etse de herkese karışının büyüklüğünü sorarken eğlenmeye başlıyor.
Sorduğu aile üyeleri, arkadaşları, sokakta karşılaştığı insanlar farklı yanıtlar veriyor. Karışı altı saat olan mı dersin, iki kıtayı birleştiren mi… En sevdiklerimden biri arkadaşı Ayla’nın cevabı: “Aklın ne kadar havadaysa, o kadar”.
Gitarist Ahmet’e rastlayınca yeni bir ufuk açılıyor önünde. Ahmet’in duvarı, farklı yaşlardaki karışlarının izleriyle dolu! Karışlardan resim yapılabilir mi acaba? Sonrası mı? Okuyunca çok şaşıracaksınız!
Bizim Tombiş Taştan Hiç Anlamıyor
Tombiş, kafasına göre takılıyor yine. Memo’nun “büyük” soruları hiç umurunda mı acaba? Neymiş? Bir çakıltaşı bulmuş. Balıklara, kuşlara, gördüğü herkese sormuş. Bakmış, dinlemiş, anlamaya çalışmış. Öyleymiş de böyleymiş.
Tombiş’in dünyasında yok böyle boş işler… Memo’nun arkadaşı olmak zor. Her şeyi merak ediyor, her şeye anlamlar yüklüyor. Hayat o kadar basit ki aslında…
Bizim Tombiş Fiyonk Makarnayı Çok Seviyor
Kahramanımız Memo yine sorularla dolu. Bu kez büyüyünce ne olması gerektiğini sorguluyor. Karşılaştığı büyüklere fikirlerini soruyor. Hepsi de kendi isteklerini anlatıyorlar. Astronot olmak isteyenden poyraz rüzgârı olmak isteyene bir sürü gerçekleşmemiş hayal… Kedi olmak isteyen de var, örümcek de… Hayaline kavuşan da var: Balıkadam Mahmut Bey.
Acaba Tombiş ne olmak istiyor? Yanıtı Memo’yu mutlu edecek mi? Hangi meslek sıradan, hangisi değil? Hayattan ne bekliyoruz? Ne kadarı yeter? Bakalım Tombiş, Memo’nun kafasındaki sorulara tatmin edici yanıtlar verecek mi?
Tombiş Maskeli Baloya Katılmak İstemiyor
Memo maskeli balo ilanını görünce arkadaşına koşuyor ama Tombiş hiç hevesli değil. Üstelik üzgün. İri olduğu için herkesin onu tanıyacağını düşünüyor. Hangi kıyafeti seçerse seçsin…
Memo’nun onu ikna etmek için yaratıcı olması gerek. Bakalım hangi yolları deneyecek?
Birbirini anlama ve dayanışma üzerine sıcacık bir öykü.
Yeğenimle en sevdiklerimizden bu dizi.
Öykülerini heyecanla okuduğum, atölyede öğrencilerime sürekli önerdiğim Etgar Keret, bu kez çocuklara yazmış.
Kitap, “Babam çok meşgul bir adam. Açıkçası, beni göremeyecek kadar meşgul.” cümleleriyle başlıyor. Annesinin uyarısı üzerine oğluyla vakit geçirmek için çaba sarf eden babası, onu hayvanat bahçesine götürüyor. Harika! Ancak yine işi çıkıyor.
Kahramanımız kendi başına keşfedecek bu ilginç yeri. Acaba hayvanlar kafeslerde yaşamaktan memnun mu? Neden üzgün görünüyorlar?
Sıradan bir çocukken nasıl Uzun Yeleli Kediçocuk’a dönüşecek acaba? Okuyunca anlayacaksınız. Hikâyeyi anlatıp merakınızı öldürecek değilim.
Bu oldukça büyük boyuttaki kitabı Aviel Basil resimlemiş. Sayfaların çoğunu kaplayan, kocaman resimler birbirinden ilgi çekici. Hikâyeyi takip etmekle kalmayıp tamamlıyorlar. Üstelik bir sürpriz bizi bekliyor. Merakla ilerlerken sayfaların ardında gizlenen dev bir resim karşılıyor bizi. Şaşkınlıkla hayranlık birbirine karışıyor. Muhteşem! İşte macera şimdi başlıyor.
Etgar Keret, diğer öykülerinde olduğu gibi karakterle birlikte yol almamızı sağlıyor. Özgürlük, umut ve değişimden bahsediyor. Daha doğrusu, Uzun Yeleli Kediçocuk anlatıyor bu güzellikleri.
Kitap, her yaştan çocuğa şahane bir keşif fırsatı sunuyor.
Keret’le tanışırsanız diğer kitaplarını okumak için beklemeniz zor olacak: Tanrı Olmak İsteyen Otobüs Şoförü, Gazze Blues, Bilek Kesenler, Kapı Birden Vuruldu, Nimrod Çıldırışları, Buzdolabının Üstündeki Kız, Yedi Güzel Yıl, Domuzu Kırmak ve Uç Artık.
edebiyathaber.net (20 Mart 2020)