Hayvanları sever misiniz? Seversiniz. Ben de severim. Boyutları küçüldükçe içimdeki sevgi büyür onlara karşı. (Böcekler hariç) belki yerini biraz da şefkate bırakır. Peki, çocuklarınıza hayvan sevgisini aşılıyor musunuz? Evet, dediğinizi duyar gibiyim. Çocukların hayvanları sevmeleri önemli. Hatta sadece sevmeleri yetmez, doğayı kullanım konusunda paydaş olduğumuzu da bilmeliler. Tükettiğimiz havada, suda, yaşam için ne gerekiyorsa hayvanların da hak sahibi olduklarının farkında olmalılar.
Çocuklarınız bu sevgiyi yaşarken ne tür hayvanlarla birlikte olurlar? Kedi, köpek, kuş, balık, hamster? Belki su kaplumbağası? Peki, kaplanları düşünür müsünüz bu sevgiyi öğretirken ve yaşatırken? Yılanları, köpekbalıklarını? Hiç adı bile geçmez değil mi?
Çok âlemsiniz! Size söylemiyorum, hemen alınmayın. Mavibulut Yayınları’nın çocuklar için hazırlamış olduğu diziden söz ediyorum. Şu an için dört kitap var elimizde. Devamı olacak mı bilmiyorum. Ama olmalı. Böylesi eğlenceli kitaplar çocuklarla daha fazla sayıda buluşmalı.
Köpekbalıkları, yılanlar, kaplanlar ve dinozorlar bu dört kitabın konusu olan hayvanlar. Kitaplar %100 bilimsel %200 komik olarak sunulmuş. %100 bilimsellik tamam ama komiklik oranı daha da yüksek olabilir. Verilen bilgiyle ilgili yapılan çizimler çocukları çok eğlendirecektir. Aslında kitapların özü ile ilgili şunu da söyleyebilirim. “Eğlendirirken öğretecek, öğretirken eğlendirecek.” Bu sayede öğrenmeyi de kolaylaştıracaktır. Ve tamamen bilimsel olsa da bu kitaplar, hemen aklımıza düşen o “bilimsel kitapların” sıkıcılığından çok uzakta. Çok ilginç kitaplar bunlar.
Köpekbalığı türlerinin %80’inin uzunluğu 2 metreyi geçmezmiş. Hatta 20 santimetreden küçük köpekbalıkları da varmış. Köpekbalıklarının çene kasları santimetre başına 3000 kg.’lık (3 ton) bir kuvvet uygulayabilirmiş. Biz insanlar ise sadece 10 kg.’lık bir kuvvet uygulayabilirmişiz. Köpekbalıkları ile ilgili ilginç bir bilgi daha, çoğu suda batmamak için hiç durmadan yüzmek zorundaymış. Çünkü diğer balıklarda bulunan ve suda batmalarını önleyen için hava dolu yüzme kesesi köpekbalıklarında yokmuş.
Ya kaplanlar. Bir kaplanın kükremesinin üç kilometre uzaktan duyulabileceğini biliyor muydunuz? Peki, televizyonlarda, belgesellerde çok vahşi ve sürekli avlanan olarak gördüğümüz kaplanların, aslında her yirmi saldırıdan on dokuzunda avlarını kaçırdıklarını söylesem!
Bu bilgileri biraz biraz aktarıyorum ki kitaplar hakkında fikir oluşsun. Kitaplarda daha neler var bir görseniz. Tabi çizimlere ve esprilere bakmaktan görebilirseniz.
Dinozorların insanlarla aynı dönemde yaşamadığı, insanların dinozorlardan 65 milyon yıl sonra ortaya çıktığını da bu kitaptan öğreniyoruz. Ve yine dinozorlar çağında devasa böceklerin yaşadığını da… 75 cm.’lik yusufçuklar, 30 cm. boyunda hamamböcekleri… Ne kadar da ürkütücü. Birkaç söz de yılanlardan edelim. Yılanların çok az bir kısmı haftada bir kereden fazla beslenirlermiş. Hatta çoğunluğu ayda tek bir avla yaşayabilir, diyor kitapta. Hatta iyi bir avdan sonra iki yıl yemek yemeden yaşayabilen yılanlar bile varmış. Ayrıca ısı algılayıcılarının varlığı sayesinde avlarının vücut ısılarını hissederek zifiri karanlıkta bile bir fareyi yakalayabilmeleri çok ilginç geldi bana.
Kitaplardan bu kadar örnekle yetinelim ki biraz da merak duygusu harekete geçsin. “Çok Âlemsiniz/ Hayvanlar Âleminden Şaşırtıcı Bilgiler” hayvanların bilinmeyen yönlerini keşfetmek için belgesel niteliğinde bir dizi. Bergeron, Quintin, Sampar birlikte yazmış, Sampar resimlemiş. Acar Erdoğan ise Türkçeleştirmiş. Çocuklar bu kitapla tanışsınlar. Âlemi bir görsünler. Yetişkinlerde okusun. Espriler onları da güldürebilecek düzeyde.
E, hadi. Hâlâ duruyor musunuz? Vallahi çok âlemsiniz!
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (24 Ekim 2016)