Raphael bir çöplükte yaşar. Çöp toplayıcılığı yapan bir çocuktur. Çöpleri karıştırırken buldukları şey hep aynıdır: stuppa yani insan dışkısı. Bunun nedeni yaşadıkları yerde su ve tuvaletin çok zor bulunmasıdır. Ayrıca insanların hemen hepsi kutularda yaşar. Bu yüzden tuvalet kâğıda yapılır ve katlanıp çöpe atılır. Sonra çöpler toplanır, el arabaları, kamyon ve trenlerle çöplüğe taşınır. Raphael onları ayırmaya başlar. Atık diyarının adı Behala’dır. Çöp yığınları dağ gibidir. Rıhtımdan sazlıklara kadar uzanır. Raphael bu işi yaklaşık üç yaşından beri yapmaktadır. Çöpten iyi para eden araba lastiği, plastik, kağıt, karton, teneke ve metal kutular, cam şişe, bez ve kumaş türünden her şey toplarlar. Bazen bulduklarını giyer. Ayakkabı giymez. Çöplüğe hazır yiyecek artıkları da gelir. İşe yarayan çöpler çuvallara doldurulur, kamyonlara yüklenir, yeniden şehre götürülür ve satılır. Günlük yaşanır. Hasta olmamaya çalışılır. Çöpleri karıştırmak için kullanılan kanca çok önemlidir. Ona göz kulak olan ortağı Gardo ile birlikte çalışırlar. Yedi saat farkla doğarlar. Gardo’nun en dikkat çekici kişilik özelliği ciddi ve acımasız olmasıdır.
Bir perşembe günüdür, yine Gardo’yla çöplüğü karıştırırlar. Yakınlarında çöp paleti vardır. Çöpler önce kamyonlardan boşaltılır, buldozerler onları palete yükler ve sonunda hepsi çöp dağlarının üzerine yıkılır. Çöpleri önce karıştırmak için tehlikeyi göze alıp dağın üzerinde beklenebilir. O gün zenginlerin yaşadığı bölgeden gelen açılmamış bir torba-spesiyal- bulurlar. İçinden önce işe yaramayacak bir sürü ıvır zıvır çıkar. Ama sonra deri bir el çantası avuçlarına düşer. İçinden cüzdan, harita ve anahtar çıkar. Cüzdanın içinden iyi para çıkar. İki ortak çok sevinirler. Parayı bölüşürler. Cüzdandan bir kimlik kartı da çıkar. Otuz üç yaşındaki kâhya Jose Angelico’ya aittir. Küçük bir kızın iki fotoğrafı da vardır. Anahtarlığın üzerinde 101 yazar. Haritaysa şehrindir. Her şeyi yeniden çantaya koyarlar. Raphael, çantayı tişörtünün içine sokar. Çok heyecanlanırlar.
Geceleyin beş polis gelir. Genelde cinayet işlendiğinde ve seçim dönemlerinde politikacıları korumak için gelmektedirler. Ailecek ocakta tavuk pişirirler. Polisler geldiğinde herkes işini bırakır. Sorun çözülürse herkese para vaat ederler. Kaybolan çantanın içinde bir olayı aydınlatmalarına yarayacak bilgiler vardır. Çanta çöpe yanlışlıkla atılmıştır. Raphael çantayı bulduğunu son anda açıklamaktan vazgeçer, ödül olarak verilecek parayı artırmanın peşindedir. Teyzesi söyler ancak Raphael lafı değiştirir, ayakkabı bulduğunu söyler. Geri geleceklerini söylerler. Polisler gidince teyzesi yalan söylediği için Raphael’e çok kızar, doğruyu söylemesini ister. Siyah polis cipi bir süre sonra yine gelir, çöplüğü dolaşır ve gider. Teyzesi Raphael’i hayal kırıklığına uğratmıştır, bu ayrılmasını kolaylaştırır. Derme çatma gecekondularına girerler. Kuzenleriyle yattığı odadaki kişisel eşyalarını karıştırırlar. Olay yaratan çanta kot pantolona sarılıdır. Cüzdandaki kimliğe bir kez daha bakarlar. Polislerin geri geleceğini bildiklerinden çantayı bir an önce iyi bir saklayıcı olan ve bir delikte yaşayan Sıçan’a vermeyi düşünürler.
Sıçan Raphael’den üç dört yaş küçük bir oğlandır. Çok zayıftır. Kimsesizdir. Uzaklardan gelmiştir. Evden çıkıp yürürlerken kimse onlarla ilgilenmez. Etraflarında gece ortaya çıkan sıçanlar vardır. Çöp kamyonları hala çalışmaktadır. Dev metal iskeletten ibaret olan paletin yanına gelirler. Ayakların gömüldüğü beton kalıpların ortasındaki deliğe alçak sesle Sıçan diye seslenirler. Cıyaklama sesleri gelir. Sonunda buluşurlar ve ondan yardım isterler. Nemli, karanlık, çöküntü tehlikesi olan bu yer ürkütücüdür. İlgi ve merakla Raphael ve Gardo’yu dinler. Çantayı açarlar. Sıçan, saklayabileceğini ancak cüzdan, harita ve anahtarı bir süre sonra sıçanların yiyebileceğini söyler. Bir yere atmak da çözüm değildir. Ödül parası dağıtılacağına da inanmazlar. Para karşılığı anlaşırlar. Sıçan haritaya ve kimlikteki fotoğrafa bakar. Adamı bulmaları gerektiğini söyler. Sıçan biraz daha para karşılığında anahtarın Merkez İstasyonundaki emanet dolaplarından birine ait olduğunu, adamın da oraya bir şey bırakmış olabileceğini söyler. Oraya birlikte gidebileceklerini söyler.
Heyecan kasırgası hiç düşmeden son ana kadar sürüyor. Merak duygusu her bölümde canlı tutuluyor. Çocuklar hedefe ulaşmak için adeta birçok labirentten geçiyor. Peşlerindeki polislerden kaynaklanan korkular ise gerilimi besleyerek okuma hızını artırıyor. Bu bir yolculuk, yolculuğun sonunda gerçekten büyüyorlar. Romanın en göze çarpan biçim özelliğini, kahraman anlatıcı konumunun roman kişileri üzerinden değiştirilmesi olarak nitelendirebiliriz. Ağırlıklı olarak hikâyenin üç kahramanı Raphael, Gardo ve Sıçan baş rollerde. Roman baş kişilerinin duygu ve davranışlarının başlarından geçen olaylara bağlı olarak iyi geliştirilmiş; bu olgu anlatıcı ve üslup farklılığı denemeleriyle zenginleştirilmeye çalışılmış. Üç çöp toplayıcısı çocuğun para ve gücü elinde tutan başkan yardımcısı senatöre karşı mücadelesi polisiye diyebileceğimiz bir tonda anlatılmış. Yirmi beş dile çevrilen ve sinemaya uyarlanan ve çok sayıda ödül alan etkileyici, sürükleyici ve aynı zamanda politik bir hikâye anlatılmış.
Yazar romanın son sayfasında yer alan teşekkür yazısında “Behela Çöplüğü, Manila’da yaşarken ziyaret ettiğim bir yerden esinlenildi. Orada gerçekten de bir okul ve sonsuza kadar çöp karıştıracak çocuklar var. Eğer yolunuz Filipinler’e düşerse, siz de Olivia’nın yaptığını yapın. Her şeyi görün ve âşık olun. Kitabın karakterleri ve konusu ise tabii ki hayal ürünü.” diyor.
Serkan Parlak – edebiyathaber.net (11 Eylül 2018)