Hikâyelerin hikâyesi, yazar Hasan Saraç’ın “Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2” kitabıyla devam ediyor. Bu kitapta 25 yazarın daha yaşamları, eserleri, acı ve mutlu günlerine tanıklık ediyoruz. Edebiyatseverler için yol gösterici nitelikte kitaplardan biri.
Yazarın “Yazdıklarıyla Yaşayanlar” başlıklı ilk kitabı 2018 yılında çıkmıştı. Gerçekten keyif alarak okuduğum kitaptı. Sizi farklı yazarların yaşamları ile birlikte hayal dünyasına da götürüyor. Nasıl ve niye yazdıkları sorularına cevap vermekle birlikte, yazarlarla ilgili bilmediğiniz birçok hususa dikkat çekiyor. Şimdi ise aynı başlıklı kitabın ikincisi yayımlandı.
İlk kitap için “Kitap önerileri sunan kitap” nitelendirmesi yapmıştım. Bu kitap ise başlar başlamaz en azından benim için “daha fazla okumaya teşvik etme” etkisi yaptı. Çünkü okudukça şunu görüyorum. Ne çok bilmediğim şey var. Ne çok okumam gerekiyor.
Çünkü yazarların eserleri, yazdıkları ve kitapları, yaşam öyküleri, yaşadıkları zorluklar, niye ve hangi koşullarda yazdıkları eşliğinde daha fazla önem ve anlam kazanıyor. Çünkü şunu görüyorsunuz. Bu yazılanlar, yani usta yazarların kaleminden çıkanlar, hayatın her alanı ve döneminin bir parçası. Size geçmişten, gelecekten ya da size sizin içinizden bir şeyler fısıldıyor.
Adalet Ağaoğlu’nun yazdıkları, aşağıda yer alan ve kitaptaki bu alıntı ile daha fazla önem kazanıyor diyebilirim. O zaman kendi kendine şunu diyorsun: Neden şimdiye kadar okumadım, neden daha fazla okumadım?
“Ben aslında tiyatro oyunları ile başladım” diye anlatır bir söyleşisinde Adalet Hanım. “Fakat o oyunlar sansüre uğradı, devamlı sahneden kaldırıldı ve oynanmamaya başladı. Romana geçişim bu sayede oldu. Dedim ki ‘Kitap kitaptır, kimse ona bir şey yapamaz’.”
“Oysa fazla iyimserdir Adalet Ağaoğlu. Sabahattin Ali’den Nazım Hikmet’e, Aziz Nesin’den Atila İlhan’a ve Yaşar Kemal’e değin, hayatını edebiyata adamış birçok değerli yazar ve şairin başına gelenler onu da pusuda beklemektedir. Çok geçmeden acı gerçekle tanışacak, yine de ufak tefek berelerle bu badireleri atlatacaktır. Örneğin bir başka Ankaralı yazar, kendisinden yedi yaş küçük olan Sevgi Soysal, onun kadar şanslı olmayacak, yazdığı romanlar yüzünden önce hapse atılacak, sonra da Adana’ya sürgün edilecektir.”(s. 19)
Kadın yazarlar
Kitapta ilk dikkatimi çeken şey iki kadın yazarla başlanılması. Birincisi Adalet Ağaoğlu, ikincisi ise Agatha Christie. Hasan Saraç, bu kitapta, Yazdıklarıyla Yaşayanlar’ın birinci kitabına kıyasla daha fazla kadın yazarı anlatmayı tercih etmiş.
Zaten özellikle de Bronte kardeşlerin yaşamlarından, yaşadıkları dönemde bir kadın yazar olmanın neredeyse imkânsız bir durum olduğunu görüyoruz. Bu durum kitapta şu cümlelerle anlatılıyor.
“O yıllarda İngiliz kadınları kendi adlarına bir sözleşme yapma yetkisine de sahip değillerdi. Örneğin bir eser yayınlatmak isterlerse onları bir erkek temsil ederdi yayınevlerinde. İşte bu yüzden Jane Austen’a önce babası sonra erkek kardeşleri yardımcı olmak zorunda kaldı. Dahası, yazar olmanın kadınlara yakışmadığı şeklinde yaygın bir önyargı da vardı toplumda. O yüzden yayınlanan eserlerin yazarları olan kadınlar birer mahlas kullanmak zorunda kalırdı. Hatta Jane’den yarım asır sonra dünyaya gelen Bronte kardeşler bile mahlas olarak birer erkek adı seçmişlerdir kendilerine. Jane bu ikiyüzlü ya da yanıltıcı çözüme kendince karşı çıkar ve yayınlanan ilk eserinde, adını gizlese de hiç değilse cinsiyetini açığa vurarak, mahlas niyetine “bir hanımefendi” demek olan A Lady, ya da “bir hanımefendi tarafından” anlamındaki By A Lady ibarelerini kullanır.” (s. 173)
Yeni yazarlara açılan bir kapı
Hasan Saraç’ın Yazdıklarıyla Yaşayanlar 2 (Hikâyelerin Hikâyesi) kitabında bahsedilen her yazarın kitaplarını okumasam da yine de ismini duyduğum yazarlar çoğunlukta. Yine de ismini bile ilk defa duyduğum yazarlar da var. Bunlara örnek olarak Jerzy Kosinski’yi gösterebilirim. Saraç’ın yazar için kullandığı “Usta bir romancı mı, şöhret avcısı bir boyalı kuş mu?” nitelendirmesi, Kosinski ile ilgili sayfaların ilginç olacağının ilk işareti.
Yeni yazarlara açılan bir kitap dedim. Çünkü çok farklı türlerde yazan kalem ustalarını bir araya getiren bir kitap olmuş yine. En sevdiğim yazarlardan biri olan Isaac Asimov, Turgenyev ve Jack London’un yaşamını okuyabilirsiniz burada. Bunun dışında Yaşar Kemal ve Aziz Nesin gibi Türk yazarlar da var.
Benim için sürpriz olan isimler ise kitapta Carl Gustav Jung ve Sigmund Freud gibi psikanalizin öncülerine de yer verilmesi.
Dr. Javanshir Gadimov – edebiyathaber.net (13 Nisan 2020)