Yara Zgheib’in Kuğu Caddesi Sakinleri adlı romanı, Peren Gülmez çevirisiyle Epsilon Yayınevi tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Aşk uğruna profesyonel dans kariyerini ardında bırakarak taşındığı yabancı bir ülkede en büyük korkularıyla yüzleşen ve anoreksiyanın pençesine düşen Anna’nın hikâyesinden yola çıkan roman, bir grup kadının hastalıkla, umutla, karşılıklı destek ve yaşama arzusuyla birleşen deneyimlerini anlatıyor. Kuğu Caddesi Sakinleri, genç bir kadının hayatını geri kazanma mücadelesi üzerinden, dayatılan ideal beden algısının çağımızın en önemli sorunlarından biri haline gelişine dikkat çekiyor.
Adım Anna. Ben bir dansçıyım ve gerçek bir hayalperestim. Delicesine seviyorum ve delicesine seviliyorum ama tüm bunlar alındı elimden. Sahi insan yemek yemeyi nasıl unutur? İnsan nefes almayı nasıl unutur? Daha da kötüsü, insan nasıl hatırlar? Ve mutluluk nasıl bir histir? Biliyor musunuz, ben tüm bunları unuttum…
Anna Roux, sevdiği adam uğruna Paris’i ve baleyi ardında bırakıp Amerika Birleşik Devletleri’ne geldiğinde yalnızlığın ona kucak açtığını bilmiyordur. Ruhunu tüketen yalnızlık hissi, gün geçtikçe genç kadının bedenini de tüketmeye başlar. Öyle ki kendisini anoreksiya nevroza adındaki, onu bir deri kemiğe çeviren hastalıkla uğraşırken bulur. Bu gerçekle yüzleşen Anna, Swann Caddesi’ndeki şeftali rengi tedavi merkezine kabul edilir. Burası kendisi gibi mustarip oldukları yeme bozukluklarını yenmeye çalışan genç kadınlara ev sahipliği yapan bir yerdir. Hepsinin hayat mücadelesi ağır olsa da tutunacak hayalleri vardır. Ama bu hayaller, günde alınacak altı öğünün getirdiği suçluluk hissini yenmeleri için onlara yeterli gücü ve cesareti verecek midir?
Epsilon’un, Peren Gülmez’in çevirisiyle okurlara sunduğu Kuğu Caddesi Sakinleri’nde Yara Zgheib, hem dokunaklı hem de umutlu bir hikâye anlatırken bir yandan da sessiz ve ölümcül ruhsal hastalıklar olan yeme bozukluklarıyla ilgili yeni bir farkındalık yaratıyor.
edebiyathaber.net (14 Ekim 2022)