Japonya’nın en uçuk yazarı Osamu Dazai, Shakespeare’in ölümsüz eseri ‘Hamlet’ten yola çıkarak yazdığı ‘Yeni Bir Hamlet’ kitabında, karakterler ve mekan dışında hiçbir şeyi araklamadan kendi ‘Hamlet’ini yaratıyor. Bu bir ‘Dazai Hamlet’i olduğundan, asıl kitapla ilgili kafada ne var ne yok atıp ‘yeni Hamlet’i okumaya öyle başlamanın faydalı olacağını belirtelim. Zira absürtlüğün merkezinde, ucu bucağı belli olmayan, müthiş bir zekâ ürünü ‘Hamlet’le karşı karşıyayız.
“Ben böyle bir şey yaptım,” demekten başka yapabileceğim bir şey yok. Yalnızca okuyucuya bir not bırakmak istiyorum. Bu eser, kesinlikle ne Shakespeare’in “Hamlet”inin bir açıklaması ne de yeniden yorumlanmasıdır. Bu, yazarın takdirine kalmış yaratma oyunundan başka bir şey değildir. Sadece karakterlerin isimlerini ve genel olarak olayların geçtiği çevreyi Shakespeare’in “Hamlet”inden ödünç alarak, talihsiz bir aile hakkında yazdım. Küçük çaplı psikolojik bir deney olması dışında en ufak akademik ya da siyasi bir anlamı yoktur.” Bu cümleler Japonya modern edebiyatının en tuhaf yazarı Osamu Dazai’nin yazdığı, Esmanur Yiğit ve Esranur Yiğit’in çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan çıkan ‘Yeni Bir Hamlet’ kitabından. Dazai, mevzu ‘Hamlet’in yenisi’ olunca, okur çok fazla beklentiye girmesin diye ufak bir uyarıda bulunmuş kitabın girişinde. Daha çok sinemada rastladığımız “yeniden ele alma” konusu pek bir iştah açıcı ve edebiyatta da karşılığı var ama bunu kimin “ele aldığına” da dikkat etmek lazım. Hayatı klasik kategorisine giren eserler yazarak, arada tımarhaneye kapatılarak, bol bol alkol ve morfine dayanıp başarısız intihar girişimleriyle geçen bir yazardan ciddi bir yeniden uyarlama beklemek biraz abesle iştigal olur. O yüzden başta önlem almakta fayda var.
‘Yeni Bir Hamlet’te, Dazai, yukarıda belirttiği gibi Shakespeare’in karakterlerini ve Danimarka’yı kullanmış. Bir de Claudius kardeşi ölünce tahta geçiyor. Benzerlikler bunlar. Dazai’nin asıl yaptığı ise ‘Hamlet’ rolüne bürünüp ortaya baştan aşağıya absürt bir metin çıkarmak olmuş. Bunu kesinlikle kötü anlamda söylemiyorum. Tam aksine, kendine bir oyun alanı açarak burada dilediğince ‘top sektiren’ yazar, karakterleri öyle hallere sokmuş ki Shakespeare yerinden kaldırıp iki tokat parlatabilirmiş Dazai’ye. Ayrıca yine yazarın belirttiği gibi metin tamamen onun “takdirine kalmış” ve gerçekten de “küçük çaplı psikolojik bir deney” gerçekleştirmiş. Çok da başarılı olmuş. Okurun beklentisinin had safhada olduğu, edebiyat tarihine geçmiş bir kitabı ve karakterleri bahsettiğim oyun alanında ruhen ve zihnen kılıktan kılığa sokup, kendi ‘dilini keserek’, ‘kalemini kırarak’ önüne geçilemeyen çok keskin ve ince bir zekâyla bu ‘kutsal kitaba’ yeniden şekil vermiş. Özellikle Horatio’nun Hamlet’e destek olmak için gelmesiyle beraber başlayan ve tüm karakterlere sıçrayan tuhaflıklar silsilesi, Dazai’nin karmaşık zihninden yazıya akıp okuyanı kitaba kilitlemiş ve tüm bildiklerimizi unutup bizi kendine yoluna ince ince sokmayı başaran bir “tiyatromsu roman” ortaya çıkarmış. Bize de “Dazai’dir, ne yapsa yeridir,” demekten başka bir şey bırakmamış.
edebiyathaber.net (28 Eylül 2022)