Gençlik edebiyatının sevilen ismi Deniz Erbulak’ın nefes kesici, distopik serisi Arben’in ilk kitabı Hiperkuleden Kaçış X-Libris etiketiyle raflarda.
Tanıtım metninden
Arben 16 yaşındaydı ve oldukça usta bir hırsızdı. Antika bir kutu çaldığı o uğursuz köşkten kaçarken, hayatının altüst olacağından ise kesinlikle habersizdi. Binlerce siber muhalifin katıldığı bir gösteriye sürüklediğinde her şey kontrolden çıktı. Güvenlik birimleri ve otonomlar her yerdeydi. Yanında, çoktan vazgeçtiği yine de onsuz olamadığı Reftar vardı. Ona güvenebilir miydi? Kaçmak zorundaydı. Ama daha ne olduğunu anlamadan şoklandı. Gözlerini Reformatoryum denen korkunç hapishanede açtığında birinin onu ispiyonladığını ve bu korkunç sürüklenişi planladığını anlamıştı.
Reformatoryum’dan çıkmalı, Reftar’ın nerede olduğunu öğrenmeli ve ispiyoncuyu bulmalıydı. Ama o kutuyu çaldığından beri işler planladığı gibi gitmiyordu ve bu Arben için alışıldık bir durum değildi. İstanbul’un en büyük hiperkulesindeki tuhaf bir şirkette çalışması karşılığında serbest kalacağını öğrendiğinde hissettiği tek şey şüphe olmuştu. Reformatoryum’da kalamazdı. Kusursuz bir hırsız olarak yetiştiği Kuşlar İmparatorluğu’na geri dönerse öldürüleceğini bildiren esrarengiz bir mesaj almıştı. Ayrıca o ürpertici savcı, Arben’i ömür boyu hapiste tutmaya yemin etmiş gibi görünüyordu. Her biri birbirinden tekinsiz bilinmezliklerle boğuşurken Arben’in emin olduğu tek şey vardı: Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Şimdi bir seçim yapmalıydı…
2146 yılında İstanbul’da geçen bu distopik macerayla Deniz Erbulak farklı türde edebi tatları kurguya katarak muhteşem bir esere imza atıyor. Bilim kurgu ve polisiyenin yan yana koştuğu satırlarda yer yer steampunk esintileri, yer yer mistik dokunuşlar göze çarpıyor. Var olma mücadelesindeki bir genç kızın kimlik arayışı, temposu hiç düşmeyen aksiyona eşlik ediyor. “Adım Arben. Ben bir hırsızım. On altı yaşında bir kız için tuhaf bir isim ve tatsız bir iş. İkisini de ben seçmedim. Ama ikisinin de üstesinden geliyorum. O gece de üstesinden gelmem gereken şey, eski bir köşkten, eski bir enfiye kutusunu çalmaktı. Yakutlarla kaplı küçük ve değerli bir kutuydu ve onu kafama sokan Reftar olmuştu. Üstelik ne yaparsam yapayım çalamayacağımı söylemişti. Bu da gidip o kutuyu aşırmak için güzel bir sebepti.”
Yazar hakkında
Deniz Erbulak 1971’de Manisa’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı kentte tamamladı. Akdeniz Üniversitesi’nden 1992 yılında jeoloji mühendisi olarak mezun oldu. 1996-1999 yılları arasında KKTC’de ve sonrasında Manisa’da, jeoloji mühendisi olarak çalıştı. İlk ve orta öğrenimi boyunca çeşitli hikâyeler ve roman taslakları yazan Erbulak, mühendis olarak çalıştığı dönemde de yazmaya ve roman denemelerine devam etti. 2003 yılında kendi çocukları için yazıp resimlediği hikâye kitapları, K Yayınları tarafından yayımlandı. 2007 yılında ilk gençlik romanı 14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben Doğan Egmont Yayınları tarafından basıldı. Ardından serinin diğer üç kitabı geldi. Devamında ise 15 Yaşında Bir Genç Kızım Ben serisi dört kitabıyla daha okuyucuyla buluştu. Liseli gençlerin arkadaşlıklarını anlattığı Bu Hayat Benim serisi ve ardından gelen Ölü Bir Kızın Maceraları adlı seriler de genç okurlardan çok yoğun ilgi gördü. Ardından Mete adlı karakterin eğlenceli maceralarının anlatıldığı METE-Centilmen Sporcu ve METE-Bu Gezegeni Seviyoruz kitapları okuyucuya ulaştı. Öğretmen adlı romanında ise genç bir müzik öğretmeninin birbiriyle hiç anlaşamayan beş öğrencisiyle kurduğu imkânsız koronun hikâyesini ele aldı. Yazarın polisiye-macera türünde yazdığı son romanı Tuhaf Tesadüfler – Şifreli Kâğıt, içindeki çizgi roman sayfalarıyla da okuyucunun ilgisini çekti. Yetişkin okurlara yönelik romanları da bulunan Deniz Erbulak, eşi ve iki oğluyla Manisa’da yaşamakta ve yazı hayatını sürdürmektedir.