Söyleşi: Mehmet Özçataloğlu
Pek çok çocuk kitabı resimleyen illüstratör Deniz Üçbaşaran ile sessiz kitabı “Annemin İçindeki Ses” üzerine söyleştik.
“Annemin İçindeki Ses” sessiz bir kitap aslında. Çok sık karşılaştığımız bir örnek değil. Shaun Tan’ın “Uzak”ı hatırıma düşüyor sessiz kitap denilince. Peki, neden sessiz bir kitap?
Ben bir illüstratörüm ve doğal olarak sessiz kitapları seviyorum, öyküleri resimlerle anlatmak, evrensel bir dili yakalayıp kullanmak beni daha çok mutlu ediyor. Üstelik çocuk yetişkin demeden hemen her yaşın ortak dili resimlerdir. Düş gücünüzü daha özgür bırakma şansınız olabilir metinler olmadan. Çocuğun kitap üzerinde yeni hayaller kurmasına yeni öyküler yazmasına olanak sağlıyor sessiz kitaplar. Bir kitabı yalnızca çizgilerle oluşturmak, bir öyküyü resimlerle anlatmak harika bir şey, bu beni de ve bence okuru da özgürleştiriyor. Annemin İçindeki Ses’in teması ya da hikayesi diyelim yazısız anlatıma çok uygun. Çocuğun kitabı anlaması için kelimelere ihtiyacı yok.
Kitapta isimsiz kahramanımız annesiyle yaşadıkları anların benzerlerini kardeşiyle yaşadığını düşlüyor. Ve keyifli anlar bunlar. Fakat kardeş düşüncesi ya da kardeşe sahip olunan o dönemler çocukların travma yaşayabildikleri dönemler olabiliyor. Annemin İçindeki Ses ise tüm bunların aksine kardeşe sahip olmanın çok da keyifli zamanlar geçirilebileceğine işaret ediyor. Amacınız bunu mu göstermekti?
Kardeş beklemek genellikle, nedense aşılması, atlatılması gereken bir sorun gibi yaşanıyor. Ben bu olaya sorunmuş gibi bakmak istemedim, aydınlık tarafından baktım. Kitabım; Annemin İçindeki Ses herhangi bir problemden bahsetmiyor, meseleyi ciddi bir sorunmuş gibi algılatmıyor ve çocuğa ya da ebeveyne öğütler vermiyor. Başa çıkılması gereken korkular, üzüntüler yok. Sessiz olduğu kadar sakin de bir kitap. Sakin, sıradan bir hayat içinde çocuğun düş dünyasında rahatça dolaşmasına olanak sağlıyor. Hayat içinde rutinleşmiş günlük olaylar bile hayal gücünü tetikliyor. Tabii bir de ilham kaynağı olan anne karnındaki kardeşi var çocuk kahramanın. Aslında ilham kaynağından da öte bir “ses” kardeşininki. Hayatın gerçekliği içinde ortak hayalleri var, ortak bağları var, paylaşacak zamanları var. Sessiz bir kitap olduğuna bakmayın Annemin İçindeki Ses epey “ses”li bir kitap aslında.
Sessiz bir kitap, dünyanın neresinde olursa olsun kolayca okuruna sunulabilecek bir kitap. Aslında dili de ortaklaştırıyor pratik bir şekilde. Fakat ülkemizde çok yaygın değil henüz. Sözcükleri azaltarak duyguları ortaklaştırabilir miyiz? Kullandığımız dil mi bizi ayrıştırıyor?
Kullandığımız dil bizi buluşturuyor da ayrıştırıyor da. İletişim kurup anlaştığımız da oluyor konuşarak anlaşamadığımız da. Bence sessiz kitapta bu sorun ortadan kalkıyor. Sessiz kitap türünün ülkemizde yaygın olmadığı konusunda elbette çok haklısınız. Ancak önümüzdeki yıllarda yaygınlaşması ve ilgi görmesini umuyorum.
Çocuklara hayal kurmalarını, hayallerini sınırlamamalarını söylüyoruz. Onlardan bunu istiyoruz. Fakat gerçekliğimiz de biraz farklı. Baş etmeleri gereken düş hırsızları var. Ve onlarla sadece yetişkin olacakları dönemde karşılaşmayacaklar. Her yaş döneminde mutlaka karşılarında olacaklar. Nasıl baş edebilirler düş hırsızlarıyla?
Düş hırsızlarından çocukluğunu unutmuş, fazlaca irileşmiş yetişkinlerden söz ettiğinizi var sayıyor ve size hak veriyorum. Onlar sınırları, kuralları belirlenmiş düşlerle yaşıyorlar çocukları da bu dünyaya göre biçimlendiriyorlar. Çocuğun yaşı büyüdükçe düş kurma yeteneği köreliyor veya azalıyor galiba. Genele baktığımızda çocuklar için yazılmış kitapların pek çoğunda çocuğun gerçek dünyaya, yetişkin dünyasına hazırlanması ve uyum sağlaması için yönlendirildiğini görürsünüz. Yetişkinler kuralları, sınırları belirlenmiş yetişkin dünyasından sesleniyorlar çocuklara. Düşler zapturapt altına alınmalı mı ya da nasıl başa çıkabiliriz, bu durum felsefi bir soru, sorun. Sadece şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, mesela ben didaktik olandan uzak duruyorum.
Kitap “hem çocuklar hem de hayatı her yaşta çocuklar gibi sorgulayabilen büyükler için” sunuluyor. Çocuklara yönelik kitapların aslında yetişkinlere (de) seslendiğini birçok defa ben de yazdım. Ve kitaplar arasında böyle bir ayrım olmadığını savunuyorum. Yetişkinlere yönelik yazılan kitapları algılayamayacakları için çocuklar okuyamasa da çocuklara yönelik olanları sadece çocuklar okumamalı. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ben çocuk kitapları okumayı çok seviyorum. Etrafımda benim gibi başka yetişkinler de var. Çocuk kitapları eğlenceli, düşündürücü, sınırları zorlayıcı ve eşsiz düşsel zenginlikleriyle yetişkinlere de sesleniyor bence. Çocuklar için üretilmiş pek çok çizgi filmi bizler de zevkle seyrediyoruz. Galiba ortaya çıkan eserin niteliği yaş sınırını kaldırıyor. Çocuklar için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Yetişkinler için üretilmiş pek çok eseri ilgi ve zevkle tüketebiliyorlar. Son olarak yetişkinlere şunu önererek sözümü bitireyim, çocukluğun muhteşem düş bahçesi çocuk kitaplarında onları bekliyor, çocuk kitaplarının sayfalarını aralasınlar yeter.
edebiyathaber.net (30 Ocak 2019)