Gökhan Taner Günsan’ın ikinci şiir kitabı ısrarotu Meda Kitap etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Şairin ilk kitabı “Sakallarımı Kestim Kuşlara” , Yasakmeyve Komşu Yayınlarınca Mayıs 2013 tarihinde yayınlanmıştı.

“içimde boş bir salıncak

sallanıyor aklıma çarparak

uzun bir çay söylüyorum kendime

ölümün uzun saçlarını süpürüyor berber

bir yaprak neden bu kadar uzun düşüyor…”

Toplam seksen sayfadan oluşan kitap beş bölüm ve otuz şiirden oluşmakta. Bölümlerin adları sırasıyla; “nefesimizi bile/ başkası alıyor” , “onlar yaşadılar…” , “bu dünyada çok şeyim olmadı/ olursa insanın bir kızı olmalı…” , “çocukluğuna döner her insan/ oradan başlıyor şiirin avlusu…” ve son olarak da “ışığın kabuk bağladığı yerde/ tohumu yırtan sancıya…”.

Dikkat çekici bölüm başlıklarının ardından şiir sağanakları karşılıyor okuru. İlk şiir “bülent bi çay” diyerek başlıyor ve “bu şiir kendine bir çay bile söyleyemeyenlerindir” diye bitiveriyor, hem de “…ulu kavlangaların altında”. Sahiden okurun hiç aklından geçti mi bir çaycının “kendine bir çay bile söyleyeme”mesi. Geçmediyse, “bülent bi çay” şiirinden sonra geçmesi kuvvetle muhtemel.

Şiirlerinden hareketle, şairin toplumla sıkı sıkıya bir bağa sahip olduğu söylenebilir. Şairin şiirlerinde rastlanılan karakterler toplumun uzağına düşmüş yalnız bireyler değiller. Kanlı ve canlılar, toplumla birlikte nefes almaktalar. Toplumla birlikte üzülmekte ve yine toplumla birlikte sevinmekteler. Edip Cansever’in şiirinde geçen şu dizelerde olduğu gibi: “Gülemiyorsun ya, gülmek/Bir halk gülüyorsa gülmektir” (Mendilimde Kan Sesleri).

Malum, şairler kimi zaman duyumsatır, çünkü şiirleri fazlasıyla öznel bir atmosfere sahiptir. Kimi zaman da tane tane söyler, öykü anlatır, betimler. Şiirleri bazen kapalı bazen açıktır, anlaşılırdır. Gökhan Taner Günsan’ın şiirleri tane tane anlatmayı, açık olmayı yeğliyor, denilebilir. Eski ama eskimeyen bir ön kabulle yaklaşılacak olursa, şair toplumcu-gerçekçi bir şiir anlayışıyla şiirlerini kurmakta. Ete kemiğe bürünen işçiler,  romantik rüzgârlar taşıyan “mavrika”lar, uzak coğrafyalardan ağıp gelen ‘farkhunda malikzade’ler, kızı “akasyaya mektuplar” , “onlar yaşadılar”, “ter”leyen şiirler, inatçı ve cesur “ısrarotu” vd.

Madem şairin toplumcu-gerçekçi şiir anlayışıyla şiirlerini kurduğu dile getirildi, buradan hareketle, “lingerie” şiiri üzerinde durulabilir. Şiirde, Servet karakteri emeğiyle geçinen bir fabrika işçisidir, üretilen iç çamaşırların etrafını dolanan bir overlokçu. Bir gün, işçi arkadaşlarıyla ürettiği bir iç çamaşırını gizlice alıp pantolonunun içinde eşine götürür. Eşi gece giymeye çalışırken ayağındaki nasır yırtar onu. Ve gece çamaşırdan bağımsız devam eder… Bu şiirde tane tane anlatılan, işçinin ürettiği ürüne yabancılaşmasıdır. Yani işçinin ürettiği ürün ondan koparılıp alınmaktadır ve onun karşısında bu ürün dağ gibi büyümektedir. İşçi ürettiği ürüne kendini aktarmakta ve her geçen gün bir kat daha tükenmektedir. İşte bunun farkında olan şairin aklına tabiri caizse bir cinfikirlik gelir ve iç çamaşırlarından birini eşine hediye olarak götüren Servet’in hikayesi ve şiiri doğuverir.

Kitaptan tadımlık kesitler:

“mavrika, mavi atlı kadın

seni anlatıyorum denize bakmakla

mavrika, ne fark eder

ellerini tutmak gibi bir çiçeği sulamakla” (mavrika, s.28)

***

“bıraksam şimdi dönüşecek

sözcüklerim kuşlara

böyle ağır anlamları olmasa” (onlar yaşadılar, s.36)

***

“ne çok benziyor bedenlerimiz bu ülkeye

bir tarafımız hissetmiyor diğer tarafımızı

sanki kalmamış ellerimizle

ayaklarımızın bir bağı” (yumruk, s.50)

***

“hava bugün güneşli

şiir yazmak için fazla güneşli” (anladım benim için gelmişlerdi, s.66).

Şair Gökhan Taner Günsan’ın okuru bol, yolu açık olsun.

Gökhan Taner Günsan

Ağustos 1978’de Atakum, Samsun’da doğdu. Adana’nın Kuşçusofulu, Denizli’nin Söğüt köylerinde ve Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde öğretmenlik yaptı. Halen Eğitim-Sen Çaycuma Temsilciliği görevini yürütmektedir.

Zon Kişot, Bireylikler, Yasakmeyve, Varlık, Yom Sanat, Yaba Edebiyat, Evrensel Kültür, Sunak, Mor Taka, Ada ve Yeni E gibi çeşitli dergilerde şiirleri yayımlandı.

edebiyathaber.net (29 Nisan 2019)