Söyleşi: Dilek Üstündağ
Varoluşundan beri dünya sahnesinden sayısız medeniyetler geçti. İnsanlık gelişme üstüne gelişme gösterdi. Ne var ki bu süreçte kadın olmak, hem toplumumuzda hem de dünyanın farklı bölgelerinde kadınlar adına pek çok sorunu da beraberinde getirdi.
Çevrelerini algılamaya başladıklarından itibaren kadınlar; cinsiyetçi öğretileriyle onları biçimlendirmeye çalışan aileye, kocaya, efendiye, çalışma hayatında onları ezmeye çalışan eril hâkimiyete karşı sürekli bir kendini bulma savaşı verdiler. Üstelik kadına yönelik şiddet, bugün hala insanlığın en büyük sorunlarından biri. Bireysel varoluşlarını ortaya koyma çabası tarih boyu süregelirken, kadınlar bu amaçla çıktıkları uzun ve anlamlı yolda yürümeye devam ettiler.
Kadın kendine atfedilen yazgıyı aşmalı ve kültürel formların içinde yer edinecek özgürlük koşullarını yaratmalıydı. O yüzden bir yandan baskıcı yaşam formlarıyla mücadelesini sürdürürken diğer yandan kendine toplumun her zemininde bir yaşam alanı oluşturma, öz bilincini sosyal, politik, ekonomik, kültürel düzlemde var etme, kendi yazgısını kendi öz gücüyle tayin etme mücadelesi verdi. Bu mücadele bütün şiddetiyle sürüyor. Bu anlamda 29 Ekim 2023’te Son Sayfa Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan ve ‘Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Kadın Yazar’ alt başlığından da anlaşılacağı gibi yüz kadın yazarın metinlerinden derlenen Kadınların Yüzü adlı kitap son derece önemli ve değerli bir çalışma.
Kadınların Yüzü projesini, kitabın editörü Derya Erkenci’ye sorduk.
Kadınların Yüzü, yüz yazar ve yüz eserden oluşan oldukça kapsamlı bir çalışma. Bu çalışmanın çıkış noktasından ve oluşum sürecinden söz eder misiniz?
“Yazar-akademisyen Nevin Arvas, editörlüğünü yaptığım Panzehir Dergi’ye bir süredir öyküler gönderiyordu. Daha sonra ‘O Romanı Yazın’ yazarlık atölyemin öğrencisi oldu. Bu süreçte dostluğumuz da derinleşti, birlikte projeler gerçekleştirmenin hayalini kurduk. Onun sinema yazılarından oluşan Dünyayı Değiştiren Sinema adında bir kitap yaptık. 2023’ün ilk aylarında Nevin, Cumhuriyetin 100. Yılı vesilesiyle çok yazarlı bir kitap hazırlama düşüncesini bana açtı. Kadın yazarları bir araya getirmek istiyordu. ‘Hocam ben bu işi sadece sizinle yapabilirim. Size her anlamda güvenebilirim’ dedi. Açıkçası gurur duydum. Her bakımdan zorlu bir proje olacağının farkındaydım ama teklifini kabul ettim. Yapabilir miyiz, yapamaz mıyız? Nasıl olur? Derken yüzüncü yıla gönderme yaparak yüz yazarın metinlerinin yer alacağı bir derleme kitap hayal ettik. Sadece cumhuriyet ve 100. Yıl temalı bir kitap olmasın dedik. Cumhuriyetin dalya deyişi hoş bir bahane olsun, kuruluş mitiyle ya da siyasetle sınırlandırmayalım, memleketin kadınlık hallerine geniş yelpazede yer verelim istedik. Kitabın büyük kısmının edebi metinlerden oluşması gerektiğine kara verdik ama deneme türünde yazıların, anı ve fikir yazılarının da işin içine girmesi gerektiğini düşündük. Fikrimizi Son Sayfa Yayınları’na sunduk kabul ettiler ve bu şekilde süreç başlamış oldu. Bahar aylarında ve yaz boyu çalıştık. Farklı isimlere teklif götürdük. Çeşitli nedenlerle katkıda bulunmayan isimler de oldu ama bir şekilde hayalimizdeki yazar grubunu bir araya getirmeyi başardık. Neticede ufak tefek sıkıntıların haricinde içeriğinden, baskısına, kapak resminden cildine kadar her şeyiyle tatmin edici bir çalışma oldu. Katkıda bulunan herkese burada bir kez daha teşekkür etmek isterim.”
Kitaba katkı sağlayan farklı kesimlerden ve değişik dünya görüşlerinden yazarlar, memleketimizin kadınlık hallerine birer pencere açarken tamamen özgür davranmışlar. Kitabın fikir annesi ve proje koordinatörü Nevin Aras’ın önsözdeki satırları da bunu destekler nitelikte:
“Kadınların Yüzü, gerçek ya da kurmaca diye ayırt etmeden anlatılan hikâyelerdeki kadınların ruh hallerini duru bir ışık altında göstermeyi başardı. Yazarlarımız metinlerini kendi kaygılarıyla kaleme aldılar.”
Burada Nevin Aras’ın söz ettiği “kendi kaygılarıyla” açılımı çok önemli. Çünkü kitaba çalışma verenler arasında edebiyatçılar, akademisyenler, gazeteciler, aktivistler, iş insanları ve siyasetçiler bulunuyor. Bu da okuyucuya farklı yazarların pencerelerinden bakma imkânı verirken aynı zamanda değişik sosyal alanlardaki insanların kadın meselesine ilişkin fikirlerini deneyimleme imkânı sağlıyor.
Editör Derya Erkenci, kitaptaki bu geniş yelpazede yer alan çalışmalar ve kitabın adı hakkında şunları söylüyor:
“Kitabın adında hem yüzüncü yıla hem de ülkedeki kadınların varoluşuna atıfta bulunan bir kelime oyunu olsun istedim. Kadınların Yüzü başlığı bu şekilde kabul gördü. Tabii böyle olunca daha önce de belirttiğim gibi farklı kesimlerden, değişik dünya görüşlerinden kadınların kendilerine özgü hikâyeleri, düşünce ve fikirleri bir araya gelmeliydi. Yüz yazarı bir araya getirmek kolay olmadı. Kitaba yazı verenler arasında sahiden hayatında ilk kez bir konsept çerçevesinde kendilerini yazarak ifade eden kadınlar da var, deneyimli edebiyatçılar, gazeteciler de. Öğretim üyeleri, siyasetçiler, aktivistler, iş insanları… Türkiye’de kadının yeri, kadın olmanın anlamı, kadınlık halleri, varoluş mücadeleleri, erkek egemen toplumun baskıları, acıları, çaresizlikleri duyulsun, ifade edilsin istedik. Ama bunun yanında umut ve yaşam coşkusunun, kadınların hayata mucizeler katan varlıklarının, neşelerinin, benzersiz güçlerinin ve yaratıcılıklarının ortaya konmasını diledik. Bütün bunların tek bir kitapla ifade edilmesi çok güç farkındayım ama bu bağlamda hayata, tarihe bir not düşelim derdindeydik.
Kadınların Yüzü’nün büyük bir kısmında edebi öyküler ve denemeler var. Bunun yanında kariyer hikâyeleri de var, cumhuriyetin kadınlara dair kazanımları da. Laikliğe övgü de var, 28 Şubat sürecinde mağduriyet yaşamış bir kadının hikâyesi de. Feminist yazılar da var feminizm eleştirisi de. Ülkenin mevcut siyasi durumunu analiz eden yazılar da var, 100. Yılda kadının yeri, durumu nedir türü yazılar da. Kadın cinselliği üzerine denemeler de var, aşk öyküleri de. Cinayete, tacize maruz kalan kadınlar için feryatlar, ağıtlar da var, daha eşit, daha adil, özgür bir gelecek hayali de. Erkek varlığına sert eleştiriler de var, onlarsız olmaz diyen metinler de. Kitabımıza katkıda bulunan bütün kadın yazarlar duygu ve düşüncelerini özgürce ifade ettiler. Belirli ideolojilere angaje olup at gözlüğü taksaydık böyle bir kitap yapmanın da bir anlamı, keyfi kalmazdı.”
Sadece bizim coğrafyamızda değil, dünyanın pek çok yerinde ve toplumunda, her alanda kadınların var oluş mücadelesi sürerken, kitabın ön sözünde sorulan “Türkiye’de kadın olmak ne demekti?” sorusuna Derya Erkenci’nin de belirttiği gibi Kadınların Yüzü, gerçek hikâyeler veya kurmaca metinler üzerinden verilmiş pek çok yanıtla dolu:
“Bu soruya yanıt vermekten kaçınıyorum açıkçası. Ben bir erkeğim. Elbette fikirlerim var ama temel düsturum Türkiye’deki erkeklerin kadınların işine burunlarını sokmaması yönünde. Kadınların Yüzü’nü hazırlarken bile tedirgindim, bunun büyük bir sorumluluk olduğunu düşündüm. Hata yaparım diye ödüm koptu. Buna rağmen yüz tane metinle uğraşırken çok sevgili yazar dostumuz Fatma Burçak’ın öyküsünü gözden kaçırdım mesela. Kitaba giremedi. Bu vesileyle kendisinden tekrar özür dilerim. İyi insan olduğunu düşünen erkeklerin sessizce destek vermesi gerekiyor kadınlara. Erkeklerin bu konuda ses çıkarması, omuz vermesi de kadınların açacağı alanlarla sınırlı olmalı. Bu benim görüşüm. Şunu söyleyebilirim. Bana dünyayı değiştirmek adına en çok heyecan ve umut veren şey yerel-global kadın hareketleri. Her coğrafyanın kendine özgü dinamikleri var. Dünyanın farklı yerlerinde kadın olmanın farklı zorlukları ve az da olsa avantajları var. Kadınların emeklerinin, duygularının sömürülmesi bence faşizmin temelini oluşturuyor. Kadınların kaderlerini, dünyayı değiştirecek güçleri ve cesaretleri var. Ülkenin son yirmi yılını düşünün. Bütün negatifliklere rağmen edebiyatta, müzikte, sporda, siyasette, her alanda müthiş bir kadın varlığı, ağırlığı var. Kadınların devrimi başladı ve devam ediyor.”
Tüm yaşam alanlarında statülerini netleştirmek, iyileştirmek, geliştirmek ve şiddeti ortadan kaldırmak için mücadele veren kadınlar, günümüz toplumunda halen bu savaşı sürdürmekte ve özgürlüğe açılan kapıları zorlamaktalar. Özgürlük artık vazgeçilmez tek değer bizler için. Şu önemli satırları tekrar etmeden geçmemek gerek:
“Bütün negatifliklere rağmen edebiyatta, müzikte, sporda, siyasette, her alanda müthiş bir kadın varlığı, ağırlığı var. Kadınların devrimi başladı ve devam ediyor.”
Kaynakça:
*Toplumsal Cinsiyet ve Kadının Konumu, Afyon Kocatepe Üniversitesi (Ö. Kaçar,2007)
*Litera: Dil, Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi2020;30(2):465-488
*https://bianet.org/yazi/kadina- yönelik -nefretin -evrensel tarihi-202859
edebiyathaber.net (24 Nisan 2024)