S.S. Van Dine (Willard Huntington Wright):
“Dedektif romanı entelektüel bir oyundur. Fazladan, bir spor müsabakasıdır; ve bir dedektif romanı yazmanın çok katı kuralları vardır. Yazılı olmasa da bu kurallar bağlayıcıdır; kendine saygısı olan her dedektif romanı yazarı bu kurallara uyar. İşte bir liste, bir ölçüde ünlü dedektif romanı yazarlarının tecrübelerine, bir ölçüde de naçizane kişisel görüşlerime dayalı.”
1. Okur, gizemi çözmekte dedektif ile eşit şartlara sahip olmalıdır. Her ipucu açıkça belirtilmeli ve açıklanmalıdır.
2. Suçlunun, dedektifi yanıltmaya yönelik çabaları hariç, yazar okuru yanıltmaya çalışmamalıdır.
3. Romanın konusu aşk olmamalıdır. Sorun, aşık bir çifti nikah memuru karşısına çıkarmak değil; suçluyu hakim karşısına çıkarmaktır.
4. Dedektifin kendisi, veya resmi soruşturma görevlilerinden herhangi biri, suçlu çıkmamalıdır. Bu açıkça hilekarlıktır; bir altın liraya karşılık parlak bir kuruşluk önermeye benzer.
5. Suçlu mantıksal yöntemlerle tespit edilmeli, sehven, şans eseri veya kendiliğinden itiraf sonucu ortaya çıkmamalıdır. Bu, okuru içinden çıkılmaz bir labirente sürükleyip, başarısız olunca da aradığı şeyi gömleğinizin cebinden çıkarıvermeye benzer; bunu yapan yazar bir soytarıdan farksızdır.
6. Bir dedektif romanında bir dedektif bulunmalıdır; ve bir dedektif dedektiflik yapmadığı sürece dedektif sayılmaz. Görevi ipuçlarını toplamak ve ilk bölümdeki naneyi yiyen suçluya ulaşmaktır; ve eğer bu amacını ipuçlarının analizi ile gerçekleştirmemişse, aritmetik sorusunun cevabını kitabın arkasından kopya eden öğrenciden farkı kalmaz.
7. Dedektif romanında bir ceset olması şarttır; ve ceset ne kadar ölü ise o kadar iyidir. Cinayetten daha hafif bir suç yetersiz kalır. 300 sayfa, cinayetten başka bir suç için çok fazladır. Okurun sabrı ve harcadığı enerji ödüllendirilmelidir.
8. Suçun çözümlenmesi tamamen nesnel yöntemlere dayalı olmalıdır. Ouija tahtaları, düşünce okuma, ruh çağırma seansları, cam küreler vb. gerçeküstü yöntemler tabudur. Okur, gerçekçi yöntemler kullanan bir dedektif ile rekabete girebilir; ama ruhlar alemine dalmak veya metafiziğin dördüncü boyutunu bulmak gibi bir çabaya girişecekse baştan kaybetmiş olacaktır.
9. Bir -ve sadece bir- dedektif olmalıdır. Kafa kafaya veren iki, üç (veya bir sürü) dedektif olması, hem mantık yürütmenin düzenini bozar, hem de okur karşısında haksız bir rekabet üstünlüğü sağlamış olur. Bu durum okuru, bir bayrak yarışı ekibi ile yarıştırmaya benzer.
10. Suçlu, öykünün bir bölümünde yer almış bir kişi çıkmalıdır; yani okurun daha önce tanıdığı, ilgisine mazhar olabilecek bir kişi olmalıdır.
11. Katil uşak olmamalıdır! Bu çok basit kaçar. Normalde kendisinden suç işlemesi beklenmeyecek biri çıkmalıdır ki, okurun zahmetine değsin.
12. Bir -ve sadece bir- katil olmalıdır, kaç cinayet işlenmiş olursa olsun. Suçluya ufak tefek yardımı dokunanların olması doğaldır; ama nihayetinde tüm günah tek bir kişinin omuzlarına binmelidir. Okurun öfkesi sadece bir kişiye yönlenebilmelidir.
13. Gizli teşkilatların, mafya vb. suç örgütlerinin, dedektif romanında yeri olamaz. Bu tür toptan suç merkezleri, tekil bir cinayetin büyüleyici güzelliğini bozacaktır. Katile sportmence bir müdafaa şansı verilmesi gerekir; ancak arkasına bütün bir teşkilatı alması kabul edilemez. Hiçbir üst-sınıf, kendine saygısı olan katil bu tür bir avansı kabul etmeyecektir.
14. Cinayetin işleniş şekli, ve sorgulanma yöntemi, rasyonel ve bilimsel olmalıdır. Hayal ürünü, spekülatif düzeneklere polis romanında göz yumulamaz. Yazar bir kere Jules Verne benzeri bir fantezi alemine dalarsa, dedektif kurgusunun dışına çıkmış, sınırları olmayan serüven kurgusuna girmiş sayılır.
15. Gizemin çözümü her zaman açık olmalıdır; en azından zeki bir okur için. Bununla şunu kastediyorum: Okur, çözümü okuduğunda, romana baştan bir göz attığı takdirde, çözümün aslında orada yatmakta olduğu, bütün ipuçlarının gerçek suçluya işaret ettiği konusunda ikna olmalıdır; detektif kadar kurnaz ise son bölümü okumadan suçluyu tahmin edebilmelidir.
16. Dedektif romanı uzun uzadıya tasvirler, yan-konulara odaklanan edebi kısımlar, özenle işlenmiş kişilik analizleri, keza herhangi bir “atmosfer” kaygısı içermemelidir. Bu tür pasajların suç ve detektiflik kurgusuna bir katkısı yoktur. Kurguyu, asli konu ile ilgisiz taraflara çekecek şekilde bölerler. Asli konu bir gizemin ortaya konması, incelenmesi ve başarılı bir şekilde çözüme kavuşturulmasından ibaret olmalıdır. Diğer yandan elbette, öyküye gerçekçilik kazandırmak için kafi derecede açıklama, karakter tasviri yapılması gerekecektir.
17. Bir dedektif romanında katil, profesyonel bir suçlu çıkmamalıdır. Hırsız ve haydutların işledikleri suçlar, polis teşkilatının alanına girer; zeki amatör detektiflerimizin değil. En cazip katil bir kilise rahibi, veya hayırsever bir bakiredir!
18. Dedektif romanında suç sanılan eylemin intihar veya kaza olduğunun anlaşılması kabul edilemez bir durumdur. Bunca zahmetin sonucu böyle bir sonucun çıkması, okurun güvenini zedeler ve kalbini kırar.
19. Dedektif romanlarındaki bütün suçların sebebi kişisel olmalıdır. Uluslararası suç ve savaş yöntemleri başka bir türün ilgi alanına girer. Gizli istihbarat örgütü eylemleri mesela. Bir cinayet öyküsü ise okurun gündelik deneyimlerine yakınlık taşımalı, bastırılmış hislerine hitap edebilmelidir.
20. Nihayet, listemizi bir çift sayı ile bitirebilmek için, kendine saygısı olan hiçbir dedektif romanı yazarının artık yararlanmak istemeyeceği birkaç yöntemi burada sıralıyorum. O kadar çok kullanıldılar ki, türün okurları için bir aşinalık kazandılar. Bunları kullanmak yazarın yetersiz ve orijinallikten yoksun olduğunun itirafı gibidir. (a) Suçluyu cinayet yerinde bırakılmış bir sigara izmaritinin cinsi yardımıyla tespit etmek. (b) Suçluyu itirafa zorlayacak, uydurma bir ruh çağırma seansı düzenlemek. (c) Düzmece parmak izleri. (d) Zeka geriliği olan tanık. (e) Havlamayarak, katilin tanıdık olduğunu ele veren köpek. (f) Suçlunun, suçlu gibi gözüken ancak masum olan birinin ikizi veya ona çok benzeyen biri çıkması. (g) Uyku ilacı kullanımı (h) Kilitli odadaki cinayetin, aslen polis içeri girdikten sonra işlenmiş olması (i) Kelime çağrışım testleri ile suçlunun tespiti. (j) Dedektif tarafından çözülen şifreli bir metin.
Bu yazı ilk kez Eylül 1928 tarihli American Magazine’de yayımlanmıştır.
Çeviri: O. Eren | Kaynak: cinairoman.com
edebiyathaber.net (12 Haziran 2012)