Frankfurt Kitap Fuarı’ndan sonra Penguin-Random House’un taze CEO’su Markus Dohle’nin Amazon ile kardeş kardeş oynayacakları mesajına fazla ehemmiyet vermemek gerektiğini yazmış ve dünyadaki yayıncılık devlerinin -gerçek devlerin- kimler olduğundan bahsetmiştim. Bu liste Hachette, Mondadori, MacMillan ve elbette Amazon ile baş edebilmek ve dijitalleşme sürecini hızlandırmak için birleşme yoluna giden Penguin ve Random House’u içeriyordu.
Türkiye’de ne zaman e-kitaptan bahsetsem “okuyucusu yok”, “Türkiye için erken”, “ya korsana düşerse”, masraf vb bahanelerle karşılaşıyorum. Bu yol, yol değil desek de dinletmek kolay değil. Ama su akar yolunu bulur. Dünya artık bırakın on adım geriden gelmeyi iki adım geriden gelmeyi bile kabul etmiyor. Sınırlar, hele ki dijital ürünlerin ticaretinde siz belirlemezseniz sizin yerinize belirlenecek, kontrol etmeye çok da gücünüzün yetmeyeceği şeyler. O zaman çığa karşı durmaktansa belki akışı çıkarlara göre yönlendirmeyi denemekte, en azından altında kalmamak için çekilmekte fayda var.
(Frankfurt’ta, okuyan çocukların kelimelere tıkladıklarında görüntülü açıklamalara erişebildikleri, kısa çizgi filmler içeren karakterleri seçebildikleri e-kitaplar görmüştük. Şimdi, bunun önüne nasıl geçeceksiniz? iPhone’u ülkeye sokmazsın diyelim, ama elle tutulmayan bir şeyi nasıl engelleyeceksiniz? Bana pek makul gelmiyor. Üretimi desteklemek ve başkalarından ithal etmek yerine yerel yayınevlerine bu tür projelerde ve ortaklıklarda destek vermek çok daha akıllıca. Çok ayak üstü bir örnek vereceğim, ya siz Nasreddin Hoca fıkralarını çevirtip dijitalleştirip dünyaya satarsınız ya da Uruguay’daki biri sizden önce davranıp bunu yapar, geçtim dünyayı döner sizin malınızı size satar.)
Ama bu yazıda amaç Türkiye’deki teknolojik hantallık değil. Avrupa’nın da sert bir savaş verdiğini gözler önüne sermek. Hachette-Amazon çarpışması yıllardır devam ediyor Fransa’da. Tekelleşme davaları, fiyat kırma, haksız tahsilat –ne ararsanız. Amazon, en çok satışın benim üzerimden yapılıyor, bu malı bana x tl’den vereceksin, başka yerde daha ucuza satılmayacak diyor. Hachette de sürekli “Amerikan şirketi benim ülkemde beni ezememeli” diye Amazon’u şikayet ediyor. Fransa hükümeti Hachette lehine kararlar veriyor ve evet, Amazon’un tekelleşmesinin de önüne geçiyor ama ortada tartışılmaz bir gerçek var: Başka hiçbir satış mecrası, Amazon kadar satamıyor. Kitapçılar, internet siteleri –arada bir bağımsız kitapçıları desteklemek için yapılan imza günleri ve kampanyalar var ama bir atımlık kurşun hepsi. Haliyle Amazon, kuralları kendi koymak istiyor.
Bu, dijitalleşme sürecini ve internet üzerinden satışı iki adım geriden takip eden Avrupa’nın düştüğü durum. İnternational New York Times, 25 Mayıs sayısında Amazon’un ateşe ateşle karşılık vermeyi seçtiğinden bahsetmiş. Habere göre, Amazon.fr, Hachette tarafından basılacağı için JK Rowling’in yeni kitabını dahi satmayacağını duyurmuş. Hachette kitaplarındaki indirimleri kaldırmış. Kitapların teslim sürelerini uzatmış. (Amazon kafasına göre, kuralına uydurup böyle şeyler yapar, örneğin ‘Jeff Bezos: Amazon Çağı’ kitabı Amazon’un sahibi Bezos’u o kadar rahatsız etmişti ki kitap kısa sürede “elimizde yok” oldu. Satmadı diyemedi kimse ama sattı mı derseniz –patron, kendini kötüleyen kitabı satar mı?…) Üstelik tek cepheden değil, Amazon’un sözünü dinlemeyen her cepheden devam edecek sanırım bu savaş. Bonnier Medya Grubunun (Almanya) açıklaması şu yönde: “Amazon ABD ve Fransa’da yaptığını Almanya’da da yapmaya başladı. Buna şantaj denir. Almanya Yayıncılar Birliği başkanı Alexander Skipis’in açıklaması da bu sözleri destekler yönde. ‘Elbette haftanın 7 günü, günün 24 saati alışveriş yapabilmek güzel” diyor Skipis. ‘Ama hiçbir kitapçı bu şekliyle Amazon’la yarışamaz.’”
Amazon’un yanıtı ise basit: İşimiz okuyucuya uygun fiyatla kitabı ulaştırmak. Daha iyisini yapabiliyorsanız, yapın.
Zeynep Heyzen Ateş – edebiyathaber.net (26 Mayıs 2014)