Dijitalleşmenin Yazınsal Üretime Yansımaları | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Nisan 9, 2025

Dijitalleşmenin Yazınsal Üretime Yansımaları | Prof. Dr. Onur Bilge Kula

Yazınsal yapıtlar, yazar tarafından dilin estetikleştirilmesi ya da sanatsallaştırılması ile yaratılır. Söz konusu nedenle, yazının/edebiyatın tek malzemesi dildir. En kalıcı dilsel ürünlerin toplamı olan yazın, yazma ve okuma eylemlerinin başat olduğu ve bu öz-yapısı nedeniyle, üretken yapay anlakın kullanıldığı ve verimlileştirildiği sanat dallarından biridir. Yazar, yazma eyleminde, yazınsal yapıtı okuyucuyla buluşturan yayıncı yayımlama sürecinde, okuyucuysa, yazınsal yapıta ulaşma ve okuma ya da yazılı metinleri dinleme eylemi sürecinde yapay anlak teknolojilerinin olanaklarından yararlanmaktadır. Yazma eylemini kâğıt ve kalem ile sürdürmekte direnen yazarlar olmakla birlikte, dijitalleşme, yazılı ya da yazınsal metinleri düzeltme ve yeniden biçimlendirme çalışmasını ve yapay anlak teknolojileriyle, yazınsal iletişimi hızlandırdığı ve kitleselleştirdiği için, giderek artan ölçüde yazma sürecini belirleyen etmenlerden biri durumuna gelmiştir. Bu nedenle, yazınsal dizgeyi ve iletişimi oluşturan yazar, yayıncı, okuyucu üçlüsü yapay anlak teknolojileri aracılığıyla daha kolay buluşabilmektedir.

Dijital yazın araştırmaları, dijitallik kültürünün özelliklerinin, yazınsal bağıntıların biçimlendirimine ilişkin ölçütleri etkilediğini, bu etkilemenin özellikle “göndergesellik” ilkesinin, yazınsal metinlerin işlev biçimi ve okuyucuda bıraktığı etki alanında belirginleştiğini ortaya koymaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, yazınsal metnin ya da metinselliğin tasarımlanmasını biçimlendiren yapılar öncelikle “yazarlık”, “metin”, yapıt” ve “metin üretimi ve okuma sürecini” biçimlendirmektedir[1] (Nantke 2022, s. 196). Bu bağlamda yazar-yayıncı-okuyucu üçlüsünün buluşmasının yolunu açmaya katkı yapan editör/yayıma hazırlayan, düzeltmen, eleştirmen ve yazın dergilerini ve yazınsal gelişmeleri haberleştiren basın yayın organlarını da unutmamak gerekir.

Yapay Anlak, Bir Yazınsal Yapıtın Bütün Öğelerini Oluşturabilir mi?

Bu kapsamda sorulması ve tartışılması gereken sorular vardır. Yapay anlak teknolojileri, bir metni oluşturan “bağlam”, “bütünlük”, “durumsallık”, “bilgilendiricilik”, “ereklilik”, “göndergesellik” ve “estetiklik” ve “biçemsellik” gibi nitelikleri yeniden oluşturabilir mi? Eğer yapay anlak teknolojilerinin kullanımıyla bu metinsel nitelikler yeniden üretilebilirse, “yazar” işlevini tümüyle yitirmez mi? Yazınsal metinlerin ayrıcı özelliği olan, onlara estetiklik, özgünlük ve tikellik kazandıran “biçem” kavramıdır. Bu nedenle, şimdilik pek olası görünmemekle birlikte, biçem yapay anlak ile yeniden üretilebilirse, sanatsallık ya da yazınsallık tümüyle yok olmaz mı? 

Şu açıklamalar, yukarıdaki sorulara yanıt arama çalışmasını kolaylaştırabilir: İstatistik bilgisi ve makine ile öğrenme yöntemleriyle yazınsal metinlerin çözümlenmesi, son yıllarda hem “en hızlı gelişen”, hem de aynı ölçüde “tartışmalı” bir alandır. Bu, özellikle bilgisayardan önce de “sayısal veri toplamayla” ilgilenen yazarlık ile nitelendirmeler için geçerlidir. Günümüzde yazarlık ile ilgili nitelendirmelerin yanı sıra, genel olarak biçemsel çözümlemeler, ölçü, kullanılan sözcük alanları ve metnin konusu daha fazla ilgi çekmektedir. Kişisel bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla ve büyük metin arşivlerine ulaşım ile birlikte, dijital yazınsal metinleri kullanma da kolaylaşmış ve yaygınlaşmıştır. Artık bilgisayar temelli yazınsal araştırmalar, çeşitli akımları ve yaklaşımları buluşturmakta, büyük metin arşivlerini kullanmakta, makine ile öğrenme, istatistik bilgisi ve doğal dil işleme konularındaki çağdaş yöntemlerden yararlanmaktadır.

Bütün bunlar yazınbilimi, özellikle de yazınsal çözümleme bilgisini genişletmek ve yöntemleri çeşitlendirmekle birlikte, birtakım soruları da birliğinde getirmektedir. Bu gelişmelerin doğal bir sonucu olarak,  “dijitalleşme ya da yapay anlak, yazarlar, yayıncılar ve okurlar için yeni bir olanak mıdır ya da çözümü belirsiz bir sorun mudur?” sorusu sürekli tartışılmaktadır. Yapay anlak ile üretilen kitapların giderek daha iyi olacağı varsayılmaktadır; çünkü ChatGPT gibi metin üreticileri çok hızlı öğrenmektedir. Bu bakımdan “yayıncılık hangi sorunlar ile karşılaşabilir?” sorusunun yanıtı henüz belirsizdir. Yapay anlak ile üretilen ya da yeniden üretilen kitaplar, kazanç amacıyla kötüye kullanılabilir. Yaratıcı yazarlık ile yaşamını sürdüren yazarların ve bunların kitaplarını yayımlayan yayıncıları zaten kötü olan durumları daha da kötüleşebilir; çünkü “yeni çoksatar yazarlar, artık insan değildir. Yapay anlak, Amazon’u bastırıyor” haberleri basında yer almaktadır.

Yapay Anlak, Yazın Üretimini ve Bilimini Nasıl Etkilemektedir?

Yapay anlak teknolojilerinin kullanımı salt yazar-yayıncı-okuyucu ve diğer öğelerle sınırlı değildir. Yazınbilim de dijitalleşme ya da yapay anlak teknolojilerini kullanmaktadır, hatta kullanmaya zorlanmaktadır. Söz konusu teknolojik zorunluluk nedeniyle, “dijital yazınbilim” ya da “dijitalleşme ve ağlaşma bağlamında yazınbilim” gibi adlandırmalar, yazınbilimsel kavram örgüsünü boyutlandırmaktadır. Yazınbilim, elbette dijitalleşmeye ilgisiz kalamaz; çünkü yazınbilimsel araştırma nesneleri, en geniş anlamıyla yazınsal metinlerdir. Daha açık anlatımıyla, yazınsal metinler ve bu metinlere ilişkin toplumsal iletişim, yazınbilimsel araştırma nesnelerinin hazırlanması, çözümlenmesi ve yazın bilimin, ilgili kuruluşlar, özellikle de kütüphaneler ve arşivlerle olan ilişkileri ve bunların “kesişme noktalarıdır”[2] (Jannidis 2022, s. 1).

Yazınbilim, yazınsal metinlerin öz-yapısından kaynaklanan çok geniş bir metinsel çeşitlilik ve bunun yol açtığı çok-boyutluluk niteliği taşır. Öte yandan, seçilen çalışma ve araştırma alanının niteliğine ve ulaştığı düzeyine ilişkin düşünüm yoluyla, dijital teknolojilerin ya da öğelerin, yazınbilime sunduğu olanaklar ve sorunları belirlemek ivedi ve ertelemez bir görevdir. Dijitalleşme ve ağlaşmanın yol açtığı köklü değişim, yazınbilimsel bakımdan da “hem yenilik, hem de yanılma gizilgücü” nedeniyle önem kazanmaktadır. Yazınsal metin üretiminin özsel bir bölümü, sinema filmleri, televizyon dizleri, bilgisayar oyunları, radyo oyunları gibi kurgusal dünyaların ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir. 

Jürgen Habermas’ın “Modernitenin Felsefi Söylemi” yapıtında vurguladığı gibi, çağdaşlaşmanın belirgin özelliklerinden biri olan hızlandırma[3] (Kula 2023b, s. 243- 246) kavramı öncelikle dijitalleşme için geçerlidir; çünkü dijitalleşme, bilgiyi çoğaltmakta, çeşitlendirmekte, yaygınlaştırmakta ve bilgiye erişimi hızlandırmaktadır.  Analog/benzer bilgilerin tersine, dijital bilgiler anında işleme çalışmalarının bitimsiz süreçlerine katılabilir. Yazınbilimde dijitalleşme ve ağlaşma yoluyla gerçekleşen köklü değişimler, öncelikle araştırma nesneleri olan metinleri, baskının oluşturulması ve kullanımı, metinlerin birleştirilmesi, içerik özetleri, öğelerinin belirlenmesi, dijital verilerin niceliksel çözümlemesi, yazınbilim alanında ve kütüphaneler ve arşivler ile iletişim gibi işlemleri ya da etkenlikleri kapsar.  

Bilim ve Anlatım Özgürlüğü, Dijital Dönüşümün de İtici Gücüdür

Eleştirel düşünme ve bilimsel araştırma sonucu yeni bir bilgi geliştiren ve böylece toplumsal-kültürel ilerlemeyi güçlendiren kişi ya da kurum, bu bilgiyi öz dilinde adlandırır ve paylaşır. Bilimsel ve teknik bilgi üretiminde geri kalmış ülkeler ise, yeni bilgi geliştiren ve bunları öz dilinde adlandıran kişiler ya da ülkelerin adlandırmalarını ödünçlemek, bir başka deyişle, başkasının geliştirdiği içeriği öz dilinde açıklamak zorunda kalırlar. Bu durum, Latince ‘digitalis’ kökünden gelen ve tıpta “parmak yardımıyla olan”; teknikte “sayılarla açımlayan”; genel dil kullanımında “aşamalı olan” ve “ayrıştırılabilir olan” gibi anlamlar taşıyan “dijital” nitemi ve bundan türetilen ad ve eylemlerde açıkça görülebilir. ‘Dijital’ niteminin/sıfatının karşıtı olan Yunanca “akla/mantığa uygun” anlamına gelen ‘analogos’ köküne dayanan ‘analog’ ise, “aralıksız”, “aşamasız”, “sürekli”, “benzer” ve “karşılaştırılabilir” gibi anlamlar taşır.[4]

Söz konusu nedenle, dijitalleşme, dijital dönüşüm ve yapay anlak/zekâ kavramlarına ilişkin kavramsal bir irdeleme denemesi yapmak yararlı olabilir. Arapçadan Türkçeye geçen “zekâ”, TDK Sözlüğü’ne göre, “anlak, zihnin öğrenme, öğrenilenden yararlanabilme, yeni durumlara uyabilme ve yeni çözüm yolları bulabilme yeteneğidir.” Başka bir deyişle, anlak, “zihnin birçok yeteneğinin uyumlu çalışması sonucu ortaya çıkan bir yetenekler birleşimidir.” Bu açıklamaları da gözeterek, Arapça “zekâ” yerine, Türkçe “anlak” kavramını kullanmayı yeğliyorum. Dilbilimsel bulgulara göre, bir sözcük ve ya da kavramın benimsenmesi ve kalıcılaşması, kullanımıyla olanaklıdır. Söz konusu nedenle, “zeka” kavramına alışmış olanlar, “anlak” kavramını yadsıyabilir; ancak kullandıkça “anlak” kavramını da olağan bulmaya, alışmaya başlar.  

Dijitalleşme ya da dijital dönüşüm kavramı, neredeyse yukarıdaki anlamların tümünü yansıtmaktadır. Ağlaşmış bir dünyada dijital bilgilerin kullanımının yol açtığı köklü toplumsal değişim sürecini nitelendiren dijitalleşme, artık daha fazla ilerleme ve daha fazla refah için anahtar kavram olarak değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmeyi doğrulayan sayısız örnekten biri Almanya’dır. Federal Almanya Cumhuriyeti’nde yönetimi üstlenen SPD-FDP-Bündnis 90/Grünen adlı üç partiden oluşan koalisyon hükümeti, ‘Daha Fazla İlerlemeye Cesaret Etmek. Özgürlük, Adalet ve Sürdürülebilirlik İçin Birlik’ (Kasım 2021) adını taşıyan ve 177 sayfadan oluşan Koalisyon Sözleşmesinin neredeyse üçte birini dijitalleşme ya da dijital dönüşüm kavramlarına ayırmıştır. Ayrıca, bu ülkede “ulaşım ve dijital işler” adıyla yeni bir bakanlık kurulmuştur.

Alman hükümetinin anılan Koalisyon Sözleşmesinde yer alan bazı başlıklar ve açıklamalar şöyledir: “Çağdaş devlet, dijital açılım ve yenilikler”, “dijital yenilikler ve dijital altyapı”, “yurttaşların yaşamını kolaylaştırmak için, yönetimin dijitalleştirilmesi”, “kamusal altyapılar, uzamlar ve ağların çağcıllaştırılması”, “kamusal yatırımların, iklim koruma, dijitalleşme, eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma alanlarında yoğunlaştırılması.”

Türkiye’de, kapsamı, içeriği ve hükümet programı niteliği kazanması bakımından Almanya’da 2021’de kurulan koalisyon hükümetinin koalisyon sözleşmesinde yer alan dijital dönüşüm politikasıyla karşılaştırılabilecek bir resmi belge yoktur. Ancak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, yapay anlak teknolojileri kapsamında “Chatbot Uygulamaları ve ChatGBT Örnekleri” adlı bir değerlendirme raporu yayımlamıştır.[5] Bu rapor bir başlangıç sayılabilir.

İlk yazıyı okumak için >>>


[1] Julia Nantke (2022): “Tausend Tote, tausend Autoren, tausend Texte? Zur Textualitaet digitaler Literaturé; içinde: Yayımlayan: Fotis Jannitis: “Digitale Literaturwissenschaft”; Metzler, Berlin.

[2] Fotis Jannitis (2022): “Digitale Litereturwissenschaft. Zur Einführung; içinde: Yayımlayan Fotis Jannitis (2022) “Digitale Literaturwissenschaft- DFG- Symposion 2017”; J. B. Metzler, Berlin, s. 1- 17.  

[3] Onur Bilge Kula (2023): “Felsefede İlerleme ve Çağdaşlaşma Kavramları”; Bilgesu Yayınları, Ankara

[4] https://www.duden.de/rechtschreibung/digitalisieren

[5] https://cbddo.gov.tr/SharedFolderServer/Genel/21.Chatbot-Uygulamas%C4%B1-ve-ChatGPT-%C3%96rne%C4%9Fi-De%C4%9Ferlendirme-Raporu.pdf

edebiyathaber.net (9 Nisan 2025)

Yorum yapın