Cilalı Taş Devri’nden günümüze yaşamın aralıksız sürdüğü bir şehirdeydim geçtiğimiz günlerde. Farklı inançların, dillerin ve kültürlerin beşiği bu kadim kente, bir kez daha kitap fuarı için gitmiştim. Gerçi bu defa çok kısa kalacak, kâğıda yazdığım dileklerimi On Gözlü Köprü üzerinden Dicle Nehri’ne uçuramayacaktım, ama Tüyap Tüm Fuarcılık Yapım AŞ. ile Türkiye Yayıncılar Birliği‘nin işbirliğiyle düzenlenen Diyarbakır 3. Kitap ve Eğitim Fuarı‘nın açılışında olsun bulunmak güzeldi.
Geçtiğimiz yıl 100 yayınevinin katıldığı etkinlikte bu yıl 135 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu ile 30 eğitim kurumu stand açmıştı. Yazıyı ortaya çıkaran, medeniyetlere katkı sağlayan bu coğrafyada gerçekleştirilen kitap fuarı, her sene 100 binin üzerinde ziyaretçinin yeni kitaplarla tanışmasını sağlıyordu. Pazar gününe kadar sürecek etkinliğe gelen kitapsever sayısının bu yıl daha da artması bekleniyordu. İlk günkü ilgiye tanık olduktan sonra, bugün, yarın ve öbür gün koridorların tıklım tıklım olacağına inancım pekişecek, yarınlarda daha çok kitap okunacağına dair kuşkum neredeyse kalmayacaktı.
Çünkü, Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Kenan Kocatürk’ten aldığım bilgilere göre Türkiye, 2011’de yayınlanan 43 bin 190 çeşit kitabıyla Fransa’yı yakalamıştı. Geçtiğimiz yıl toplam 493 milyon 469 bin 643 kitap üretilmiş (MEB tarafından okullara ücretsiz dağıtılan ders kitapları dahil) bu kitaplar için 289 milyon 193 bin 982 adet bandrol satın alınmıştı. Son nüfus sayımına göre nüfusumuz 73 milyon 722 bin 988 olduğuna göre kişi başına 6.7 kitap düşüyordu. Bir önceki yıla göre yayınlanan kitap çeşidi yüzde 25.70, üretilen kitap adedi yüzde 20.84 artmış oluyordu. ISBN tahsisi yapılmış kayıtlı yayıncı sayısı ise, 8 bin 138’i aktif olmak üzere 8 bin 150’ye ulaşmıştı. Kitabevi sayısı 6 bini, dağıtım şirketleri 150’yi bulmuştu.
Peki, geçtiğimiz yıl Türkiye kitap pazarının büyüklüğüne dair rakamlar nasıldı? Pazarın 2 bin 350 milyon dolar (kültürel yayıncılığın payı bin 500 milyon dolar) olduğu söyleniyordu. Eğitim kitaplarının pazar payı yüzde 43, kültürel yayınlarınki yüzde 44, akademik yayınların yüzde 8, ithal kitaplarınki ise yüzde 5’ti… Sözün burasında ülkemizde yeni yeni gelişmekte olan elektronik yayıncılıkla ilgili de birkaç rakam verecek olursam, 2011’de yayınlanan e-kitap sayısı yüzde 100’den fazla artarak bin 314’e çıkmıştı.
Sektörle ilgili gerçek pazar rakamları ise yüzde 40’ı bulan korsan yayıncılığa engel olunduğu gün, bu sayıların pazara eklenmesiyle karşımıza çıkacaktı.
Evet, Yayıncılar Birliği Başkanı Metin Celâl’in de her defasında belirttiği gibi Türkiye’de yayıncılık Tüyap İstanbul Kitap Fuarı ile birlikte gelişmiş, büyümüş, bugünkü haline gelmişti. Sektörleşilmiş, endüstri olma yolunda ilerleme adımları atılmıştı. Yurtdışına açılınmış, uluslararası fuarlarda standlar kurulmuş, onur konuğu ülke olunmaya başlanılmıştı. Türk yazarların eserleri yabancı dillere çevrilmekteydi. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın öncülüğünde Kütüphaneler ve Yayımlar,
Telif Hakları ile Sinema Genel Müdürlükleri ve tabii ki tüm bakanlık çalışanları, kitabın yaygınlaştırılması için yoğun bir biçimde çalışmaktaydılar.
Ancak, bütün bu olumlu gelişmelere rağmen düşünce ve ifade özgürlüğü ile yayınlama özgürlüğü konularında gerekli adımlar ne yazık ki yeterince atılamıyordu. Diyarbakır’daki fuar açılış konuşmalarında da bu konuya değinilmişti. Ortak dilek, özgürlükler için şart olan değişikliklerin bu alanda da yakın bir gelecekte gerçekleştirilmesiydi.
Binlerce yıldır yazı yazılan bu toprakların son senelerde okumaya duyulan ilginin arttığını gözlemlediğim ikliminde yarınlardan asla umutsuz değilim. Kitaplar, Diyarbakır ve bütün kentlerdeki raflardan hiç eksik olmayacak…
Faruk Şüyun – dunya.com (26 Mayıs 2012)