Dominic Head’in Modern Öykü adlı kitabı, Arzu Eylem çevirisiyle Notabene Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Modern Öykü adlı çalışmasında öykünün “özenli modern bir biçim” olduğunu söyleyen Dominic Head, türün hâkim ideolojiyle çatıştığı görüşünden yola çıkarak modernizmle bağını araştırıyor. Öykünün biçimsel özelliklerini, meselelerini Tanrısı ölmüş dünyada arıyor. Öyküyü tarihsel bir konuma yerleştirmeye çalışıyor.
Head’e göre öykü sanatı, kişilik analizine, parçalanmışlığa, insanlıktan çıkmış benliğin değerlendirilmesine bağlı. Öykü kuramı çoğunlukla salt biçimsel özellikleriyle ele alınırken, Dominic Head biçime sırt çevirmeksizin, biçimin ortaya çıkmasını sağlayan koşullara odaklanırken, metin çözümlemeleriyle teorisini pratikte sınıyor. Bu nedenle Modern Öykü, öykü çözümlemesinden yola çıkan bir metin inceleme kitabı da aynı zamanda.
Romana veya şiire göre tanımlanmaya alışmış öykü türünün ortaya çıkışında yazarların bakış açısı başat bir rol oynuyor. Head, öykü türünün, kişisel deneyimle toplumsal örgütlenme arasındaki karmaşık görünümü içeren bir ifade diye tanımlarken, postmodern edebiyat adlandırmasına ilişkin ipuçları da sunuyor. Böylece yazar, türe ilişkin kuramsal çalışmaların yetersizliğinden bahsetmiyor yalnızca, öykü türüne ilişkin değerlendirmelerin belli bir kanonik okuma, biçim üstünden yapıldığını, bu çalışmaların muhalif seslere kulak tıkadığını, dolayısıyla öykünün doğasından kaynaklanan muhalif çıkışını vurgulamaktan kaçınıldığını da gösteriyor.
Kitabın giriş bölümünde, tür hakkında geliştirilen görüşleri gözden geçirip yapıbozuma uğratırken türün çerçevesini genişletiyor. 20. yüzyıl edebiyatına yeni ve çok yönlü aygıtlarla yaklaşan Louis Althusser, Fredric Jameson, Mikhail Bakhtin gibi düşünürlerden destek alıyor. Head, modern öykünün ayırt edici özelliğinin parçalanmışlık olduğunu keşfediyor. Kuramını Althusser’in “göreceli özerklik” kavramına ve Mikhail Bakhtin’in anlatıda “çatışan sesleri” ima eden görüşüne göre inşa eden Head, pratiğini beş modern İrlandalı/İngiliz yazarın metinlerini çözümleyerek yapıyor. James Joyce, Virginia Woolf, Katherine Mansfield, Wyndham Lewis ve Macolm Lowry’nin eserlerinden güç alarak çağdaş yaşamı tasvir eden öykünün, romanın aksine parçalanmış dünyanın kabulüne dayandığını ima ediyor. Joyce’un tek etkili öyküyü nasıl altüst ettiğini, Woolf’un deneysellik yoluyla kurmacanın hiyerarşik dünya görüşüne dönük düzene nasıl sırt çevirdiğini, Mansfield’ın –kararlı sembolizmi andıran– sıralı tekniği reddetmesini, Wyndham Lewis’ın hicvetme maksadıyla geleneksel hikâye “tarzını” nasıl ve niçin kullandığını, Lowry’nin küçümsediği geleneksel kapanışı geliştirerek bireysel deneyimi toplumsal olanla nasıl birleştirdiğini analiz ediyor.
Modern Öykü öykü türüne ilişkin değinilmemiş, görmezden gelinmiş ayrımları gündeme getiren bir eser. Bilindik öykü kuramının üstüne eklenmesi gereken, sıra dışı bir bakış açısı. Head’in tüm isteği ve çabası “daha geniş, toplumsal temaların” onaylanmasıyla, öyküyü sıkıştığı yerden kurtarmak…
edebiyathaber.net (22 Nisan 2022)