Dostoyevski’nin satır aralarında kaybolurken… | Burak Soyer

Kasım 3, 2021

Dostoyevski’nin satır aralarında kaybolurken… | Burak Soyer

Runik Kitap’ın biyografi dizisinden çıkan Fyodor Dostoyevski kitabı, edebiyat tarihinin ‘çözülmez vakası’ Dostoyevski’nin tüm eserlerinin otopsisini yaparken, yazar Robert Bird’ün değindiği yeri kendi açıklamalarıyla beraber birçok farklı görüşü katarak okura bir ‘tez’ halinde sunması, Dostoyevski’nin kilitli zihninden çıkan satırlara değişik bakış açılarıyla yaklaşmanın kapısını aralıyor. 

Dostoyevski için söylenecek çok şey var. Edebiyat tarihini baştan aşağı değiştiren ve emsalinin tekrarlanması pek mümkün olmayan Rus yazar hakkında bugüne kadar onlarca kitap yazıldı. Eserleri teker teker mercek altına alındı. Ne yaptığı, ne yapmak istediği tam anlaşıldı mı, orası muammasını koruyor. Runik Kitap’ın biyografi dizisinden çıkan Robert Bird’ün yazdığı Fyodor Dostoyevski kitabı da bu büyük yazarı masaya yatıran bir çalışma. Kitabın en önemli özelliği, yazar Bird’ün, Dostoyevski’nin herkesçe bilinen kumar düşkünlüğü, özel hayatı, sara hastalığı gibi ‘kişisel özelliklerinden’ ziyade eserlerinin tamamını hayli derinlemesine analiz ederek okura anlatması. 

Tam adı Robert James Douglas Bird olan yazar, 2020 yılında henüz 50 yaşında kanserden hayatını kaybedene kadar Şikago Üniversitesi Slav Dilleri ve Edebiyatı Bölümü’nde profesör olarak görev yapıyormuş. Yazar Bird, çalışmalarında sadece Rus edebiyatı hakkında değil, ülkenin sineması ve modernleşmesi üzerine de epey kafa patlatmış. 2005 yılında yazdığı Andrey Rublyov ve 2008 yılında yazdığı Andrey Tarkovski: Sinemanın Unsurları kitapları, Bird’ün Rus sanatı ve kültürü hakkındaki yüzlerce çalışmasından bizim bildiğimiz sadece ikisi. Yazarın, ABD’de “efsanevi bir eğitmen ve akıl hocası” olarak anıldığını da not düşelim. 

Dostoyevski kitabı, enteresan bir bölümle açılıyor: Dostoyevski’nin Yüzleri. Buradan öğrendiğimize göre Dostoyevski, kendi karakterini daha iyi anlayabilmek için doktor bir arkadaşından kendi kafatasını incelemesini istemiş. Yazarın, eserlerindeki ‘karakter’ mevzusuna ne kadar takık olduğunu düşündüğümüzde bu isteğin kaynağı hakkında az çok fikir sahibi olabilmek mümkün. Ancak konu başkalarının onu farklı disiplinlerle yansıtmasına geldiğinde, Bird’ün kitaptaki deyimiyle, “Dostoyevski’nin merak uyandıran yaratıcı personasıyla sıkıntılı insan kisvesi arasındaki ayrılık entelektüel, tinsel ve hatta erotik bir ayartı olmaya günümüzde de devam ediyor.” 

Dostoyevski, edebiyata çocukluk yıllarından itibaren merak salmış. 10 yaşında Schiller’in Haydutlar’ını izlemiş. Şiire tapmış. Bu ‘tapınma’da abisi Mihail de kendisine eşlik etmiş. Şöyle anlatıyor yazar: “İnandık mı tutkuyla inanıyorduk ve matematik sınavı için ne yapmak gerektiğini ikimiz de gayet iyi bilsek de şiirleri ve şairleri düşlüyorduk bir tek. Abim şiir yazıyordu, her gün üç dört şiir, hem de yoldayken bile, bense zihnimde Venedik’te hayat üzerine kurulu bir roman tertipliyordum mütemadiyen.” Büyük yazar Venedik’teki hayat üzerine bir roman yazmadı ancak içinde taşıdığı edebiyatın anlamı, “hem kişisel hem de toplumsal özgürleşme için büyük bir güç ve aynı zamanda bir risk kaynağı” olarak çoktan boy atmaya başladı. Robert Bird, Dostoyevski’nin kendini çoktan bir ‘edebiyatçı’ olarak görmesini de ilk mektuplarının sonuna F.Dostoyevski ya da Fyodor Dostoyevski olarak; yani tam adıyla imzalamasından anlaşabileceğini aktarıyor. 

Kitabın bu kısmından sonrası Robert Bird’ün, Dostoyevski’nin yukarıda bahsettiğim gibi eserlerini birçok farklı yönden ele almasıyla  ilerliyor. Kitabı bu şekilde açıklamak için tüm bu eserlere farklı bir yazı yazmak gerekiyor. Zira Bird Dosteyevski’nin her kitabını delik deşik ediyor ve farklı kaynakları referans gösterip, bunları kendi düşünceleriyle birleştirerek okura bir görüşten ziyade arkası sağlam bir tez şeklinde sunuyor. Eserlerdeki karakterlerin, nesnelerin, diyalogların yaslandığı somut ve soyut altyapıları okuru, Bird’ün açıklamalarıyla farklı ve açıklanabilir sonuçlara götürüyor. Kitap, tüm bunların birleşimiyle de hem Dosteyevski’nin kendi zihni hem de bu zihinden çıkan satırlara başka açılardan bakmaya kapı aralıyor.  

edebiyathaber.net (3 Kasım 2021)

Yorum yapın