Farelerden korkar mısınız? Ben çok korkarım. Sokakta görsem yolumu değiştiririm. Evde görsem belki günlerce eve giremem. Konu fareler olunca tüylerimi diken diken oluyor. Yeryüzünde belki de en hoşlanmadığım canlıdır fareler. Söze fare diyerek başladım. Nereden çıktı bu fareler diyebilirsiniz.
Yapı Kredi Kültür Yayınları’ndan çıkan iki kitaba getireceğim sözü. İkisi de fareli kitaplar. İlki “Yaramaz Fareler”.
Bu kitabı yazan ve resimleyen Helga Bansch. Yirmi beş yıl ilkokul öğretmeni olarak çalışmış bir eğitimci. Yazdığı ve resimlediği kitaplar Viyana Çocuk Kitabı Ödülü, Avusturya Çocuk ve Gençlik Kitabı Ödülü, Steirmark Eyaleti Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Ödülü gibi birçok ödül almış. Şimdi gelelim kitaba. Gülsen Hanım evini istila eden farelerden çok rahatsızdır. Ne yapıp ettiyse bu farelerden kurtulamamıştır. Onları zehirlemeye bile kalkışmış fakat yine de onlarla baş edememiştir. Bu fareler yaramaz oldukları kadar sanılandan da zekiler. Çaresiz kalan yaşlı kadın, sonunda evini terke edip şehre yerleşmeye karar verir. Şehirde fare yoktur ama penceresinin önünde sebze bahçesi de yoktur. Her yer asfalt ve beton. Doğayla iç içe olmaya alışık bir insan yapamaz şehirde. Gülsen Hanım da yapamadı tabii. Çaresiz kır evine dönmek istedi. Ama ya fareler. Öyleyse farelerle uzlaşacak bir yol bulunmalıydı. Bulundu da. Bulunan yöntem sayesinde fareler de Gülşen Hanım da mutlu mesut yaşamaya başladılar. Buradan da anlaşılıyor ki bir arada yaşayabilmenin mutlaka bir yolu vardır. Otuz yıldır kirli bir savaşın yaşandığı bu topraklarda bir arada yaşayabilmenin bir çözümü de mutlaka vardır. Yeter ki samimi olarak bu istensin. Uzlaşı ve barış ortamının bir an önce sağlanması dileğimizle geçelim ikinci kitabımıza.
Bin bir türlü maceranın ardından ailesiyle birlikte Avustralya’dan İstanbul’a gelen, meraklı mı meraklı, komik mi komik bir fare. Eğitim hayatının başında, kimsenin dikkatini çekmeyen, kendi halinde bir çocuk. Büyüyünce beyin cerrahı olmak isteyen, boş zamanlarını çocukların yere düşürdükleri şekerleri aşırarak geçiren Uçan Fare ile sınıfın en arka sırasında tek başına oturan, kızları pek anlamayan ve ne olacağına bir türlü karar veremeyen Hayalet Hayri’nin eğlenceli, şaşırtıcı hikâyesi. Yırtıcı kuşlar, garip ödevler, ilginç arkadaşlar. Ve çok renkli bir kitap.
Fare sevmeyenler olsanız da Uçan Fare’yi seversiniz. “Uçan Fare ile Hayalet Hayri”yi Beyza Akyüz yazmış, Fırat Yaşa resimlemiş.
Hafta başındaki yazıda bir araştırmanın sonuçları olarak çocuğun dil becerisinin ileri olmasının, çocuğun bilişsel gelişimine katkı sağladığını yazmıştım. Sözcük bilgisi daha ileri olan çocuk, diğer insanların zihnini, yani düşünce ve duygularını daha iyi anlayabiliyor demiştim. Niyet anlamanın da bununla bağlantılı olduğu belirtmiştim. Dil becerisinin ileri olmasının, çocuğun sosyal yetkinliğini de artırdığı araştırma sonuçlarında yer alıyordu. Sosyal yetkinlik, ihtiyacı olana yardım etme, paylaşma, üzüleni teselli etme, sosyal ilişkilerde karşılaşılan sorunları çözebilmek vs.
İşte tüm bunları göz önüne alarak “çocuklar için kitap, daha çok kitap” diyerek haftayı sonlandıralım.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (14 Kasım 2014)