Dünya’dan kitapların rehberliğinde İstanbul’un hikayesi | Metin Celâl

Şubat 2, 2025

Dünya’dan kitapların rehberliğinde İstanbul’un hikayesi | Metin Celâl

Ömer Koç’un kitap koleksiyonu kitap severler arasında dillere destandır. Ömer Koç, dünyanın en büyük İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye ve Ortadoğu konulu seyahatname, hatırat, atlas, gravür ve fotoğraf koleksiyonun sahibi olarak bilinir. Oscar Wilde’ı çok sevdiği, Refik Halit Karay ve Nâzım Hikmet eserlerine meraklı olduğu, ayrıca kütüphanesinde Proust, Baudelaire ve Balzac’ın orijinal imzalı eserlerinin de bulunduğu, Fransızca nadir kitapları da topladığı da söylentiler arasında. Koleksiyonu oluşturan kitaplar hakkında çok konuşulur ama onları bir arada görme mutluluğuna erişen kitap muhiplerinin sayısı pek azdır. Kütüphanesinin bir kataloğunun yayınlandığını biliyorum ama bulup inceleme şansım olmadı.

Kütüphanesini göremesek de Ömer Koç koleksiyonunu gösterme, paylaşma konusunda cömerttir. Koleksiyonundan parçalardan oluşan sergileri gördüğümüz gibi, koleksiyondan yola çıkarak hazırlanan kataloglar ve kitaplar da olduğunu biliyoruz. Örneğin Orhan Veli ile büyük aşkı Nahit Hanım arasındaki mektuplaşmalar onun koleksiyonundan çıkıp “Yalnız Seni Arıyorum” adıyla (Yapı Kredi yay.) okurla buluşmuştu. Namık Kemal’den Orhan Veli’ye, Yunus Nadi’den Midhat Paşa ve Rıza Nur’a varıncaya dek, siyaset, sanat, edebiyat ve matbuat âleminden simaların 1890-1960 arası dönemi kapsayan eski yazı mektuplarından oluşan “Bâki Muhabbet” adlı kitap da bu koleksiyonun bir ürünüydü. Yine Ömer Koç koleksiyonundan fotoğraflar ve belgelerle oluşturulan “Belki Beni Tanıyamayacaksın – Mustafa Kemal Atatürk’ten Hatıralar” kitabı başka bir örnek. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün.

Hikâye İstanbul’da Geçiyor “ koleksiyondan derlenen yeni sergi. İstanbul’un fantastik öykülerden grafik romanlara, bilimkurgudan casusluk hikâyelerine dek Batı edebiyatında nasıl yer aldığı Ömer Koç Koleksiyonu’ndan 300 kitapla anlatılıyor. Sergi yazarların elyazmaları, nadir ilk baskılar ile imzalı ve ithaflı kitaplardan oluşuyor. Kitaplarla birlikte gravür, resim, nota kitapçığı, film, afiş gibi çeşitli yapıtların yanı sıra sergilenen kitapların Türkçe çevirileri ve gazete kupürleri de yer alıyor. Serginin küratörlüğünü Ebru Esra Satıcı ve Şeyda Çetin yapmış.

İstanbul, hakkında çok kitap yazılan, ansiklopedileri olan bir şehir. Sergiyi gezip, İstanbul’la ilgili binlerce kitaptan yapılmış seçmeyi izlerken bu gerçeği bir kez daha fark ediyorsunuz. O kadar farklı ve değişik ilgi alanlarında yazarlar eserlerine İstanbul’u yansıtmış ki şaşırmamak elde değil. Örneğin Virginia Woolf’un Orlandosu’nda İstanbul’dan söz ettiğini bilirdim ama Victor Hugo “Les Oriantales”ine İstanbul’un nasıl yansıdığını öğrenmek ilginç.

16. yüzyıldan günümüze uzanan bir zaman dilimini kapsayan sergideki en eski tarihli yapıt Bertrand de La Borderie’nin aşk mektubu biçiminde yazdığı 1547 tarihli manzum esermiş. Pierre Loti’nin Aziyade’sinin el yazmaları, Candide, Don Juan gibi çok nadir kitaplara rastlamak şaşırtmadı, çünkü Ömer Koç koleksiyonunun böyle nadir kitapları içerdiğini tahmin ediyordum. Ama James Bond kitaplarını, afişlerini görmek bu kapsamın tahmin ettiğimden çok daha geniş olduğunu ve günümüze dek ulaştığını düşündürdü.

Sergiyi yapma fikri, Sven Becker’in hazırladığı “Istanbul in the Western Literary Imagination 1547-2024 Books and Manuscripts from the Ömer Koç Collection” kitabına dayanıyormuş. Tabii ki bu çalışmayı da merak ediyorum. Çünkü Ömer Koç’un Meşher’de sergilenenden çok daha geniş bir İstanbul kitapları koleksiyonu olduğunu tahmin etmek zor değil.   

Sergiyle birlikte kapsamlı bir katalog, aslında bir kitap da yayınlanmış. Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan 368 sayfalık kitapta Şeyda Çetin’in “Kitaplardaki Gibi!” ve Ebru Esra Satıcı’nın “İstanbul’un Çizgileri” başlıklı küratöryel yazılarıyla birlikte Selim İleri’nin, “Ölümsüz İstanbul”, Kaya Genç’in “İstanbul’u Yakalamak: Akışkan Bir Kentin Batı Edebiyatındaki Tasvirleri” ve Melis Behlil’in “Edebiyattan Sinemaya Fantastik Bir İstanbul Temsili: Baron Münchhausen” başlıklı yazıları yer alıyor.  Katalogdaki yazısının usta yazar Selim İleri’nin yayınlanmış son eseri olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Bu kitabı dijital olarak incelemek mümkün (4dc0b8a6-38b4-453a-a6a9-64b787c63f37.pdf).

Selim İleri “Ölümsüz İstanbul” başlıklı son yazısına şöyle başlamış; “Meşher’de açılması tasarlanan Hikâye İstanbul’da Geçiyor sergisi için beni aradıklarında evde, uzun süreden beri yalnızlıkla baş başaydım. Telefondaki zarif sesi dinledim: Sergiye gidebilecek miydim; gelecek yıl Ocak, sağlık koşullarım el verecek miydi? Hangi yapıtlar, neler, bilmediğim kim bilir ne çok edebiyat, sanat fırtınası… İlk yankıyan Loti’nin Aziyadé’si, belleğimde İstanbul’u bir sır, bir bilmece olarak sunmuştu; İstanbul, bu tuhaf, içli yapıtta hem var olmuş hem kaybolmuş, tıpkı başkişisi Aziyadé gibi.” Selim İleri’nin kendi hakkında öngörüsü ne yazık ki doğru çıktı. Sergiyi göremedi ama yazısı kaldı yadigâr.

“Hikaye İstanbul’da Geçiyor” sergisi 13 Temmuz 2025’e kadar Meşher’de, Meşher de Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi no. 211’de. 

Yorum yapın