Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler, Batıkan Köse’nin Levent Cantek editörlüğünde İletişim Yayınları‘ndan çıkan ilk öykü kitabı. Batıkan Köse 1995 doğumlu çok genç bir yazar. İlk kitabında neşesi ve mizahı bir an olsun eksilmeyen öykülerle çıkıyor okuyucunun karşısına. Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler 23 kısa öyküden oluşuyor. Kitabın mizahı dozu yüksek, yer yer Etgar Keret ve Ferhan Şensoy’un öykülerini andıran bir atmosfer hakim. Bununla beraber Batıkan Köse öykülerinde farklı anlatım tarzı ve oyunbazlığıyla kendi özgünlüğünü oluşturuyor. Öykülerde her ne kadar tematik bir bütünlük olmasa da karakterlerin tamamının başta bu sıkıcı gerçeklikle, bürokrasiyle, devlet işleriyle kısaca bu renksiz dünyayla dertleri var. Sıklıkla gündüz düşlerinde geziniyorlar ve bu sırada büyük ihtimalle Varsayalım İsmail’le de karşılaşıyorlar, bununla beraber hemen hemen hepsinin kalpleri kırık ve çok efkarlılar.
Trajikomik hikayeler
Batıkan Köse, daha ilk öyküsünden itibaren acayipliklerle dolu, ayağı yere basmayan, insanın huzurunu bozan sıkıcı gerçeklikten kopartıp bambaşka bir dünyaya davet ediyor okuyucularını. Kitapta ilk olarak maddi durumları el vermediği için öykü dükkanından roman alamayıp dükkan sahibine “abi bana iki öykü sar” diyen bir ana oğlun öyküsü bizi karşılıyor. Daha sonra kaşıklar üzerine postmodern bir roman yazmaya çalışan babanın, evinden hiç çıkmayarak bitirmeye çalıştığı seyahatnamesiyle kamuoyunda merak uyandıran dedenin ve eşinden boşandıktan sonra evliliğini konu edinen kitabıyla şöhreti yakalayan annenin öyküsüne tanıklık ediyoruz. Oradan ‘Yaratıcı İntiharlar Departmanı’ öyküsüne ışınlanıyoruz; tasarladığı muhteşem intihar tasarımlarıyla Jean Teule‘nin ünlü İntihar Dükkanı kitabının “yaşamda başarısız mı oldunuz bize gelin ölümünüzü başaracaksınız” sloganını gerçek kılan ama bu yüzden yakın akrabalarının da ölümüne sebep olan karakterin trajikomik hikayesini dinliyoruz.
Batıkan Köse, kitap boyunca karakterlerinin olağanüstü maceralarına hız kesmeden devam ediyor; gördüğü huzur verici rüyadan rüya vergisini ödemediği için alacaklı devlet memurları tarafından berbat bir şekilde uyandırılan Selim bey, ünlü Meddahbaşı Mehmet Rıza’nın torunu olan ve herkesin hayran olduğu bir komedyenin şöhreti kaldıramaması sonucu seyircinin ilgisini kaybedip manavlığa başlamasının acıklı hikayesini, Beşiktaş’tan Olimpos’a giden bir dolmuşta seyahat eden mitolojik şöhretleri ve dolmuşta bozuğu çıkmayan Zeus’un kasabın karısını ayartmaya çalıştığı için mahallede arbede çıkması gibi türlü absürt olaylar silsilesine tanık oluyoruz. Yazar ilk kitabında; yolda yürürken muz kabuğuna basıp düşünleri, meteorolojiye güvenip yanına şemsiye almadığı için yağmurdan sırılsıklam olanları, her daim metropol kabusları yaşayanları, kalbi kırıkları, sıkıcı gerçeklikten sıkılanları, hayatın yıpratıcılığını hayal dünyalarında tedavi etmeye çalışanları anlatıyor kısaca ve tüm bahtsızlara, kalbi kırıklılara şu tarihi çağırıyı yapıyor bir anlamda: “dünyanın bütün bahtsızları birleşin.”
Kadın-erkek ilişkileri
Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler’in esas ağırlık noktası kadın erkek ilişkileri üzerine oluyor. Kitap boyunca karakterlerin büyük çoğunluğunun aşk acılarını dindirmeye çalışmalarını tanıklık ediyoruz. Öpmek isteyince hata raporu veren üstüne “beni seviyorsan beni satın aldığın faturayı yırtarsın” diyen robot sevgililer, sevgilisinin gözünden düşenler, kadınsız yaşayamayan ve bütün ilhamını onlardan alan gitaristler, gündüz düşlerinin afeti devranı Burcu’ya abayı yakan platonik aşıklar, sevgili aday adaylarını ilk buluşmada en az üniversite giriş sınavı kadar zorlu testlerden geçiren kadınlar ve kan ter içerisinde bu aşamaları geçmeye çalışan gariban aşıklar, her erkeğin hayatının bir döneminde en az bir kez yaşadığı şu ana kadar tedavisi bulunamayan “kadınları anlayamıyorum sendromu” ve hayal kırıklarının başkentinde aşk acısı çekenler, Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler’de karşımıza çıkan aşkzedeler oluyor.
Batıkan Köse ilk kitabında uzun ağdalı cümlelere kısaca edebiyat oyunlarına çok yüz vermiyor, serbest bir bilinç akışıyla daldan dala konarak anlatıyor öykülerini. Yazarın son derece akıcı, oyunbaz bir anlatım tarzı ve kendine has absürt bir mizah anlayışı var. Kelime oyunlarına sıklıkla başvuruyor. “Bir Öykü Nasıl Yazılır?” öyküsünde, yazım teknikleri hakkında kamuoyuna yeterli bir açıklama da yapmayı da ihmal etmiyor. Edebiyat dünyasına sessiz ve derinden giriş yapan Batıkan Köse’nin Şahsi Düşler ve Onur Kırıcı Gerçekler kitabı farklı mizah anlayışı ve üslubuyla son zamanların en dikkat çekici kitaplarından, boğucu ve rahatsız edici gündemden bir an olsun uzaklaşmak isteyenlere iyi gelecektir.
Can Öktemer – edebiyathaber.net (25 Nisan 2016)