Neyin gerçek neyin sahte, neyin doğru neyin yanlış olduğunun birbirine karıştığı bir dönemdeyiz. Herkesçe bilinen bir gerçek ve doğru varsa o da bu kışın olağanüstü bir kış olduğudur. Bunu da biz İzmirliler tescil ediyoruz sanırım. Bu kış kar gördük, kar tatilinin ne demek olduğunu yaşayarak öğrendik. Böylesi soğuk günlerde aklıma hep dışarıda çalışmak zorunda olanlar gelir. Biz kısa mesafeli yürüyüşlerde zorlanırken onların saatler boyunca nasıl çalışabildiklerini düşünmeden edemem. Bir de o evsiz barksızlar… İçimi çok acıtırlar. Tabi sadece insanoğlundan değildir kastım o evsiz barksızlarda. Sokaklarda yaşayan hayvan dostlarımız var. Köpeklerin kış aylarında on yedi saat, kedilerinse altı saat aç kaldıklarında öldüklerini okumuştum bir yerlerde. Bu gerçeklik böylesi soğuklarda daha çok üşütüyor beni.
Masamın üzerinde baskısı ve cildiyle farklı olduğunu hissettiren bir kitaba bakıyorum bunları yazarken. Can Çocuk tarafından, Eylül ayında yitirdiğimiz Çetin Öner’in anısına hazırlanan bir kitap. “Dünyanın Bütün Kedileri.” Kapaktan sevimli bir kedi bakıyor bize. Diğer hayvanlar için de yazılan kitaplar var ama sanırım en çok kediler konu ediliyor kitaplarda. Bunda da kedilerin edebiyat dünyasındaki ya da başka bir deyişle yazarların yaşamındaki yerinin payı var diye düşünüyorum.
Kediler ve yazarların arasındaki ilişkinin böylesi bir yoğunlukta kurulmasında kedilerin de yazarlar kadar yalnızlığa ihtiyaç duymalarından kaynaklı olabileceği söyleniyor. Karınları tok olduğu sürece günün büyük bölümünü kendilerini dinleyerek geçiren kediler yazarı rahatsız etmeden ona eşlik edebiliyormuş.
Edebiyat dünyasındaki yazar ve kedi ilişkisini burada bir kenara bırakalım çünkü bu konunun sonu yok. Üzerine sayfalarca yazsak bitiremeyiz. Biz gelelim “Dünyanın Bütün Kedileri”ne. Çetin Öner adını duyduğum anda benim hatırıma düşen “Kömürcü Çocuk” olur aslında. Tam da Soma maden faciasının üzerine okumuştum o kitabı. Ve o kitaptaki çocuğun bir kova kömür toplayabilmek için yaşadıklarını. Bazı kitapların etkisinden kurtulmak olanaklı olmuyor işte.
Dünyanın Bütün Kedileri’nde “Maviş”, “Maviş’in Gözleri” ve “Toraman Tora” başlıklı üç şiir yer alıyor. Üç şiir gibi görünse de aslında tek şiir sayabiliriz. Çünkü Öner, bir hikâye anlatıyor şiir diliyle. Anlatımı o denli hoş ki masal desek masal da olur anlattıkları. Dolayısıyla şiirler arasında bir soluklanayım da diyemeyecek çocuklar. Devam eden serüveni merak edecekler çünkü. Yazarla Ankara-Antalya-Ankara yolculuğu yapacaklar. Bu yolculukta yanlarında dünya sevimlisi kediler…
Usta çizer Mustafa Delioğlu’nun çizgileriyse maceraya can katıyor adeta. Birbirinden güzel, renk cümbüşü desenler. Kitabın sonundaysa yazarın çocuklardan bir isteği var. Ya da çocuklara bir öğüdü/vasiyeti. Artık her ne denirse…
“Sevgili çocuklar/ Şimdi beni iyi dinleyin/ İnsan sevgisini ıskalamayın ama/ Ne yapıp edin/ Siz de bir kedi edinin/ Ya da bir kuşu, bir köpeği, eşeği, kaplumbey’i…/ Hiçbir canlıyı hor görmeyin/ Karıncayı, kelebeği, börtü böceği öldürmeyin/ Ağaçları kesmeyin/ Denizi, suyu, toprağı/ Havayı kirletmeyin/ Yeşili koruyun/ Doğayı sevin.”
Değerli yazar Çetin Öner’i bu kitapla birlikte ben de saygıyla ve rahmetle anarım. Çocuklara bıraktığı bu güzel eserler için minnetle…
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (6 Şubat 2017)