Caner Sarıoğlu’nun kalemi, İrem İnan Yılmaz’ın resimleriyle ortaya çıkan “Dünyanın En Korkak Hayvanı” kitabı, dünyanın en korkak hayvanı olan Vombat’ın, bu huyunu bilime olan merakı sayesinde aşmasının öyküsünü anlatıyor. Bunun yanında korkularla yüzleşme, ilgi duyulan şeylere karşı olan merak ve bunları gerçekleştirebilecek cesaret gibi konulara değinmeyi de ihmal etmiyor.
Samsun’da doğan Caner Sarıoğlu, çocukluğunu sabahtan akşama kadar arkadaşlarıyla sokakta oyun oynamanın keyfini sürerek geçirmiş. Erken yaşlarda okumanın da keyfiyle tanışan Sarıoğlu, okuduğu kitaplar yüzünden midir, bilinmez, diplomat olmayı kafasına koymuş. Ancak sonrasında kendini öğretmen olarak bulmuş. Mesleğini de çok sevmiş. Pek çok eğitim programına katılan Caner Sarıoğlu, yaptığı çalışmalarla yurtiçinde ve yurtdışında ödüller almış. Öğretmenlik görevini hâlâ sürdüren yazar, okumaya ve öğrencileriyle bol bol oyunlar oynamaya da devam ediyor. Çizer İrem İnan Yılmaz ise 15 Nisan 1995’te İzmir’de doğmuş. Hayatının her döneminde resimle iç içe olan Yılmaz, lisede Grafik Tasarım eğitimi almış ve ardından Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Bodrum Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı’ndan mezun olmuş. 2022 yılından bu yana birçok kitabı resimleyen İrem İnan Yılmaz, diğer yandan da çeşitli kurumların kurumsal kimlik çalışmalarını, dekor tasarımlarını, markaların karakter dizaynlarını yapmaya devam ediyor.
Caner Sarıoğlu’nun kalemi, İrem İnan Yılmaz’ın resimleriyle ortaya çıkan “Dünyanın En Korkak Hayvanı” kitabı, Timaş Çocuk Yayınları etiketiyle kısa süre önce okuyucuyla buluştu. Dünyanın en korkak hayvanı olan Vombat’ın, bu huyunu bilime olan merakı sayesinde aşmasının öyküsünü anlatan kitap, korkularla yüzleşme, ilgi duyulan şeylere karşı olan merak ve bunları gerçekleştirebilecek cesaret gibi konuları ele alıyor.
Yeraltında annesi ve babasıyla birlikte yaşayan Yavru Vombat sadece etrafındaki değil, genel olarak her şeye karşı sonsuz merak duyuyor. Henüz kahvaltı sofrasında annesini ve babasını, “Neden pençelerimiz var?”, “Neden yer altında yaşıyoruz?”, “Neden korkunca bayılıyoruz?” gibi sorularla sıkıştırıp duruyor. Ancak ailesi, özellikle de babası, Yavru Vombat’ın bu hâlinden hiç mi hiç şikayetçi değil. Hatta babası, “Bilim Vombatı gibisin, her şeyi merak ediyorsun,” diyerek Yavru Vombat’a övgüler bile düzüyor.
Yine böyle sıradan bir kahvaltının ardından çantasını sırtına taktığı gibi “Yer Altı Minikler Parkı”nın yolunu tutan Yavru Vombat, parka vardığında arkadaşlarının çoktan oyuna başladığını görünce mecburen tek kalan oyuncak olan yer altı kaydırağına biniyor. Aklı hâlâ bilim Vombatlığında olan Yavru Vombat, içinden gelen, “Bilim Vombatı olmalısın. Merakının peşinden gitmelisin,” sesinin peşine düşerek kendini “Yer Altı Kütüphanesi”ne atıyor. Kütüphane görevlisi salyangoza derdini anlattıktan sonra salyangoz ona ihtiyacı olan kitabı veriyor. Başka kitap ve dergileri de aldıktan sonra Bilim Vombatı olmak için dosdoğru evin yolunu tutan Yavru Vombat, işe odasından başlıyor. Odasını bir laboratuvara dönüştürdüğünü ilan eden “Bilim Vombatı Odası” kâğıdı asarak bu yoldaki ilk adımını atıyor. Daha sonra balon ve portakalla tüm aileyi korkudan bayıltan başarısız bir deney yapıyor ama yılmıyor.
Yavru Vombat’ın aklına bu kez “yer üstü” takılıyor. Çünkü yeni deneyleri için malzeme sıkıntısı çekiyor ve bir liste hazırlayarak yeryüzüne çıkıyor. Yeryüzünde bir sürü başka hayvanla karşılaşıyor ancak hiçbiri onunla ilgilenmiyor. Tek başına etrafı gezerken koşuşan ceylanlara rastlıyor. Tam onunla konuşmaya niyetlenmişken kudretli bir aslanın kükremesini duyuyor ve haliyle hemen bayılıyor. Aslan, Yavru Vombat’la dalga geçince bu durum canını sıkıyor ve hemen eve geri dönüyor. Bu sırada arkadaşı Kirpicik, Vombatların evine geliyor ve acil bir durum olduğunu, yavru bir aslanın bir ağacın tepesinde mahsur kaldığını söylüyor. Hiçbir hayvanın ona yardım etmediğini öğrenince aklına gelen fikri uygulamaya koyarak yavru aslanı kurtarıyor ve tüm hayvanlar dost olarak yaşamaya başlıyor.
“Faruk” kitap serisinden tanıdığımız Caner Sarıoğlu, bu kez yarattığı Yavru Vombat karakteriyle zorluklar karşısında yılmadan mücadele etmenin, yardımlaşmanın, problemler karşısında da aynı mücadeleyi göstermenin önemini anlatıyor. Maceranın sonu ise; dostluğun önemine yaptığı vurguyla tamamlanmış oluyor.
edebiyathaber.net (4 Nisan 2024)