Dünyanın tamamen interaktif ilk sanal müzesi VOMA açılıyor. BantMag dergisi, hem VOMA hem de müzedeki koleksiyonlar üzerine bir yazı yayımladı.
COVID-19 salgını gündelik hayatta pek çok şeyi değiştirdiği gibi kültür sanat mekânlarını da zorunlu olarak farklı bir bakış geliştirmeye itti. Toplulukların fiziksel ortamda bir araya gelmesinin sakıncalı olduğu bugünlerde uluslararası müzeler konseyi de “Müze nedir?” sorusunu yeniden harlamış durumda. Müzelere 70’li yıllardan beri belki de ilk defa daha farklı bir açıdan bakılıyor.
Tam da bu tartışma gündemi meşgul ederken, dünyanın ilk tamamen interaktif sanal müzesi VOMA’nın (Virtual Online Museum of Art) açılış haberi geldi. Londra temelli sanat simsarı Lee Cavaliere‘in kürasyonunu üstlendiği çevrimiçi müze; Hollywood filmlerinin CGI efektlerini yapan sanatçılar, network mühendisleri, küratörler, mimarlar ve sanatçılardan bir araya gelen bir ekip tarafından oluşturuldu.
Çağdaş eserlerin yanı sıra dijital müzenin koleksiyonunda bazı kült eserler yüksek çözünürlükle ziyaretçilere açılacak. Paris’teki Musée d’Orsay’da yer alan Édouard Manet’nin Olympia‘sı, Madrid’deki Museo del Prado’da sergilenen Hieronymus Bosch’un The Garden of Earthly Delights tablosu ve Potsdam’daki Sanssouci Picture Gallery’de yer alan Caravaggio’nun The Incredulity of Saint Thomas tablosu sergilenecekler arasında. Yüksek çözünürlüklü sergilenen her bir eser, standart bilgi kartları yerine, eserle ilgili medya ve bağlantıların yer aldığı kapsamlı bir kaynakça seçkisiyle sunulacak. Bunun da ziyaretçinin eser hakkında daha fazla bilgiye ulaşabilmesine ve eseri daha iyi anlayabilmesine olanak sağladığı düşünülüyor.
VOMA’nın dijital-hibrit bir mekân olmasının yanında mimari açıdan ziyaretçilere mekânı deneyimleme konusunda farklı bir yaklaşımı da var. Ziyaretçi platformdaki istediği her noktaya ulaşabilecek, iç mekândan ayrılıp müzenin etrafında dolaşabilecek. VOMA’nın atmosferi mevsimlere göre hava durumundaki değişiklikleri, rüzgârı, yağmuru ve ışığı yansıtacak.
Sanal ortama taşınmasıyla herkesin ulaşabildiği bir açık kaynak olması amaçlanan VOMA’nın yaratıcılarından İngiliz sanatçı Stuart Semple’dan da bir mesaj var: “Bence sanat herkes için olmalı. İnternet sahip olduğumuz en kapsayıcı ve demokratik kamusal alan. Dijital müze biçimindeki bir kuruluşun sanat ve izleyicinin birleşeceği ve ilham vereceği-alacağı bir ortamın hazırlanmasının vakti geldi. (…) Ziyaretçilerin burayı kendi mekânları gibi hissetmelerini ve program devam ettikçe yeniden ve yeniden ziyaret etmelerini ya da mekânda takılmalarını istedik”. Zaten Semple’ın üretimleri, bir nesne ya da bir etkinlikten ziyade sanatçı ve izleyicinin ortak deneyimiyle şekilleniyor.
VOMA, “digital-first” isimli bir komisyon da kuruyor. Buradaki hedef, sanatçılara gerekli yapımcılık desteğini sağlayacak bir platform oluşturmak. Bunun için tek kriter ise eserin dijital olması ya da bir diğer ifade ile digital-first olması. Böylece üç boyutlu, dijital medya çalışmalarının üretilmesine ve “fiziksel” bir eseri dijitale çevirmek yerine sanatçıların çevrimiçi bir toplulukla yeni deneyimlere açılmasına olanak tanınacak.
Müzenin ilk dijital komisyonunun açılış töreninde Kenya doğumlu multimedya sanatçısı Phoebe Boswell, son parçasını İskoç-Nijeryalı müzisyen Bumi Thomas ile birlikte soundscape performansı olarak sahneleyecek. Müzenin 14 Ağustos’ta açılması planlanmıştı ama henüz bu açılış gerçekleşemedi. Ama gelişmelerden haberdar olmak için VOMA’nın mail grubuna kayıt olabilirsiniz.
Kaynak: BantMag (19 Ağustos 2020)