Duru’nun heyecanlı görevleri | Keda Bakış

Mart 21, 2024

Duru’nun heyecanlı görevleri | Keda Bakış

Timaş Çocuk etiketiyle raflardaki yerini alan dikkat çekici bir kitaptan bahsetmek istiyorum. O kitap, kapağında bir kürsü üzerinde heyecan dolu kocaman gözlerle bize bakan bir kız çocuğunun olduğu Heyecan Aşısı. Yazarı Yavuz Yiğit, kendisini anlatırken işinden şöyle bahsediyor: “İşim deneyimsel öğrenme metotlarıyla çocukları, gençleri hayatın içine çekmek. Onlara hatalar yaptırmak.” Evet, yanlış okumadınız: Yazar hata yaptırmak diyor. “Hayatın içine hata yaparak mı dahil oluyoruz yoksa?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim. İşte bu sorunun yanıtı Heyecan Aşısı kitabının baş kahramanı 9 yaşındaki Duru’nun bir haftasında gizlenmiş bulunuyor. 9 yaşındaki bir kız çocuğunun yalnızca yedi günü bir bilişsel davranışçı gelişim sürecini kapsayacak kadar hızlı ve dolu geçebilir, Heyecan Aşısı’nın böyle bir iddiası yok ama ben 25 yaşımda, 9 yaşındaki Duru’nun ‘Heyecanlı Görevleri’nden o kadar çok şey öğrendim ki! Hayatın içinde hatalar ve hata yapma özgürlükleri olduğunu bilen, deneyimsel öğrenme metotları ile çocukları hayatla buluşturan Yavuz Yiğit, bu çocuk kitabında sadece yaratıcılığını değil aynı zamanda hayat karşısında gelişmekte olan bir çocuğa dostluğunu da konuşturmuş diyebiliriz.

Neden mi dostluk? Çünkü Heyecan Aşısı sadece bir çocuk kitabı değil aynı zamanda yer yer mizah unsuru taşıyan bir komedi, kimi zaman bir gelişim öyküsü bazen de sancılı ve sempatik büyüme sürecinin yakından gözlemcisidir. Her kitap bize bir şeyler öğretmek zorunda değil elbette fakat bir şeyler öğretmek isteyen kitapların bu kadar eğlenceli ve renkli olması da her zaman karşılaşılan bir durum değil! Renkli demişken, Heyecan Aşısı kitabının çizeri Gül Sarı’nın renk kullanımı, mekân yaratımı ve karakterlerle uyumlu çizimleri bizleri Duru’nun yaşamına daha da çekiyor. Resimlere dalıp hikâyeyi okumayı kaçırmaktan korkmayın, yazar Yavuz Yiğit’in ne söylediğini hatırlayın: “Hatalar yapa yapa hayatın içine çekiliriz.”

Her şey bir sabah sınıfa marangozun gelmesiyle başladı ve Duru şöyle dedi: “Bir yıl önce aşı oldum ve hayatım değişti.” Elbette marangozlar aşı yapmazlar ama ya marangozun yaptığı tahta platformda her Çarşamba günü konuşma yapmanız gerekirse ne yaparsınız? Benim buna cevabım “Heyecanlanırım!” demek olurdu. Evet, maalesef biz içe dönükler toplum karşısında pek konuşamayız hatta bazen kimseyle konuşamıyoruz fakat konumuz içe dönüklük değil. Konumuz Duru. 9 yaşındaki Duru’nun o sabah heyecan ve endişe ile “Ya hata yaparsam…ya bana gülerlerse…” diye sayıklamasına sebep olan Fatma Öğretmenin serdiği kırmızı halıyla sınıfın ortasında duran yapımı yeni bitmiş tahta platform. Fatma Öğretmen sınıfa dönüp o heyecanlı duyuruyu yaparken Duru kocaman gözlerle onu dinliyordu: “Çocuklar, bu bizim sınıf sahnemiz. Bundan böyle dersleri sadece ben anlatmayacağım. Her Çarşamba günü sahneye siz çıkacaksınız ve bize üç dakikalık bir konuşma yapacaksınız.” Kimileri yeni deneyimlere bayılırlar, sosyal becerileri gelişmiş ve enerjik insanlar toplum içinde daha rahat konuşur ve daha kaygısız hareket ederler. Bu davranışlarımız kimi zaman iş hayatımızda da kendini belli eder, yazın tatile nereye gideceğimizde de. Zira hayat daima seçmek ve seçmemeklerden oluşur. Ne getireceği hiçbir zaman belli olmayan hayat Duru’nun karşısında işte böyle bir öğrenme metodu, yeni bir deneyim getirmişti. Fakat kahramanımız henüz bunun bir deneyim olduğunun farkında değil, öğretmenine de kızgın. Olacak iş mi, sınıfın karşısında konuşmak bir çocuk için kim bilir ne kadar zordur? Ancak ben böyle düşünmüyorum, hata yapmaktan çok korkan ve konuşma güçlükleri yaşayan yetişkinler de olduğunu bildiğim bu hayatta, derslerin ve heyecanlı deneyimlerin her zaman bir yerlere gizlendiğine inanıyorum. Nereye mi? Mesela Heyecan Aşısı’na! Duru’nun ve dedesinin bir haftasının nasıl geçtiğini okuduğunuzda hata yapmanın, saçmalamanın, kalbine düşeni o an eyleme dökmenin güzelliğini keşfedeceksiniz. Bir çocuk kadar cesur ama bir dede kadar da ileri görüşlü olmanın “Heyecanlı Görevlerinin” anlatıldığı Heyecan Aşısı, hepimizin hızlı akan bir çağda ihtiyacı olan o gelişimi sunuyor: Bizi kendimizden —kaygı ve korkularımızdan özgürleştiriyor. Ee ne dersiniz? Siz de ilk gün Duru’nun yaptığı gibi “Ay hayatta yapamam!” mı diyeceksiniz yoksa bir aşı olarak hayatınızı mı değiştireceksiniz?

edebiyathaber.net (21 Mart 2024)

Yorum yapın