Duygu Asena Roman Ödülü, Duygu Asena’nın doğum günü olan 19 Nisan’da İstanbul Marriott Hotel Şişli’de Asena’nın arkadaşlarının da katılımıyla yapılan törenle Neslihan Önderoğlu’na verildi.
Türkiye’yi kadın hakları, özgürlük ve eşitlik konularında “ilk”lerle tanıştıran Duygu Asena’nın anısına, 2007 yılından itibaren verilen Duygu Asena Roman Ödülü’ne bu yıl Cüret adlı eseriyle değer görülen Neslihan Önderoğlu, düzenlenen törenle ödülünü aldı.
Doğan Kitap’ın Duygu Asena’nın anısını ve fikirlerini yaşatmak için her yıl düzenlediği Duygu Asena Roman Ödülü, Cüret adlı eseriyle Neslihan Önderoğlu’nun oldu. İstanbul Marriott Hotel Şişli’de gerçekleştirilen törende Neslihan Önderoğlu plaketini ve 20 bin TL. değerindeki ödülünü, Doğan Yayınları Genel Müdürü Gülgün Çarkoğlu ve Jüri Başkanı Doğan Hızlan’ın elinden aldı.
Ödülün ve Duygu Asena’nın kendisi için anlamına değindiği konuşmasında Önderoğlu şunları söyledi:
Öncelikle bu ödülü hem edebiyat hem kadın hareketi adına kabul ettiğimi söylemeliyim. Ben sanatın, edebiyatın tıpkı doğanın kendisi gibi dişil olduğuna inanıyorum. Bu nedenle bu ödülün ayrı bir önemi var benim için.
Duygu Asena isminin bize çağrıştırdığı pek çok değer var. Biz bugün kadın hakları konusunda eğer küçük de olsa bir ilerleme kaydedebildiysek, en azından haklarımızı savunmayı, gerektiğinde şiddete karşı durabilmeyi öğrendiysek bunda Duygu Asena’nın açtığı yolun katkısı büyük. Bu ülkede kalemle kendini ifade eden bir kadın olarak bana bu değeri atfettikleri için kıymetli jüri üyelerine teşekkür ederim.
Duygu Asena’yı kaybedeli neredeyse 18 yıl olmuş. Bu kısa sayılmayacak bir süreç. Ne yazık ki dönüp de ülkemizde kadın hakları konusunda bu 18 yılda nereye geldiğimize bakarsak bir arpa boyu yol gittiğimizi görüyoruz.
Bütün bunların içinden geçen kadınlar olarak bunları dile getirmek, mücadele etmek ve bize dayatılanlara karşı yaşamı savunmak bizim insani sorumluluğumuzdur.
“Sanat , düşünebilen, gerçeği görebilen, toplumu anlayabilen insanların işidir” diyor Tolstoy.
Tam da buna değinmişken beni şu anda olduğum insana dönüştüren, fikirlerimi, düşünce yapımı, yaratıcılığımı besleyecek özgür ortamı sağlayan en büyük şansım Boğaziçi Üniversitesi’nde gördüğüm eğitimdir.
İşte bu nedenle ödülümü Boğaziçi Üniversitesi direnişine ithaf etmek istiyorum. Umarım üniversitemiz bir an önce geleneği olan özerk ve demokratik yapısına yeniden kavuşur.
Kabul etmiyoruz! Vazgeçmiyoruz!
edebiyathaber.net (20 Nisan 2024)