“Kitap tekerleği, aynı yerde birkaç kitap okunabilmesini sağlayan düzenektir. Kitaplar su değirmenine benzer bir mekanizmanın döndürülmesiyle okuyucunun önüne gelir. İlk kitap tekerleği, büyük ebatlı ağır kitapların pratik zorluklar çıkardığı 1588’de İtalyan askerî mühendis Agostino Ramelli tarafından çizilmiştir. Saatlerde kullanılan çark sistemini uyarlayan Ramelli, düzenek sayesinde, hareket zorluğu çeken gut hastalarının çok hareket etmeye gerek duymadan birkaç kitaba birden ulaşabileceklerini belirtmiştir. Çağdaş bir yazar bu aracı “16. yüzyılın Kindle”ı diye isimlendirmiştir. Öte yandan Çin bilimi tarihçisi Joseph Needham, Ramelli’ninki gibi dikey çalışmasa da, Çin’de kitap tekerleğinin belki bin yıl önce icat edildiğini söylemiştir.” (Z Dergisi | Kültür Sanat Şehir | Mevsimlik Tematik Dergi Kitap Tekerleği).
Enis Batur’un yeni “kitabı” adını bu ilginç araçtan alıyor. Kitabı tırnak işareti içine aldım, çünkü “Kitap Tekerleği”nin arka kapağının ilk cümlesi “Bu bir kitap değildir!” Bu kitap olmadığı söylenen kitapta Enis Batur kitaplara, kütüphanelere, yazı tarihine dair metinlerini bir araya toplamış. Enis Batur eserini bir kitap tekerleği olarak düzenlemiş ve arka kapakta da söylendiği gibi “Bir gözünde yazı ve kitap tarihi için “Minyatür Kitap Ansiklopedisi”, bir gözünde Enis Batur’un “Asal Kitaplık”ı, bir gözünde “Arkakapak Yazilari” antologyası, bir gözünde “Kütüphane Söyleşileri”, bir gözünde Kitap Evinin “arka hikâyesi” olan bir eser çıkmış ortaya.
Kitap “yazı ve kitap tarihi için çentikler” alt başlıklı ‘Minyatür Kitap Ansiklopedisi’ bölümü ile başlıyor. Küçük bir ansiklopedi ya da sözlük gibi düşünebiliriz. Maya uygarlığının yazısı “Ak’ab Ts’ib” ile başlıyor ve “Zincirli kitap” maddesi ile son buluyor. Çoğu görsellerle desteklenmiş, az ve öz anlatımlı ama bilgilendirici maddeler bunlar. Doğrusu daha iyi kâğıda ve görselleri renkli olarak basıla bilse hoş olurdu. Hatta bir sergi olarak bile düşünülebilir. Ama böyle de güzel ve bilgilendirici. “Alfabe”, “başlık”, “bibliomania” gibi aşina olduğumuz maddeler de “cehennem”, “ceviz kabuğu”, “hırsız”, “hind” gibi ilk bakışta konuyla bağını kuramayacağınız maddeler de var. Ama “kitap tekerleği” maddesini bulamadım. Bölüm daha derinlere inmek isteyen meraklılar için “Seçme Kaynakça” ile de desteklenmiş.
“Ayraçlar” başlıklı ikinci bölümde denemeler yer alıyor. Kitap müptelaları için üzerinde en çok düşünülüp konuşulacak deneme herhalde ‘Asal Kitaplık’ olacaktır. “Issız bir adaya gitseniz yanınıza hangi kitabı alırdınız?” diye eğlence amaçlı sorular vardır. Enis Batur, bu soruyu geliştirip “300 kitaplık bir kütüphane kurmanız gerekseydi hangi kitapları seçerdiniz?” diye soruyor ve kendi “asal kitaplık”ını oluşturmaya çalışıyor. Enis Batur’un denemesinden öğrendiğimize göre sınırlı sayıda kitaptan oluşan kütüphane kurma fikir çeşitli zamanlarda tartışılmış, listeler oluşturanlar da olmuş. En ilginci Raymond Queneau’nun 3000 kitaplık örnek liste hazırlayıp çeşitli kişilere yollaması ve onlardan “ülküsel kitaplık”larını oluşturmalarını istemesi olmalı. Queneau aldığı cevapları bir kitapta toplamış.
Enis Batur’da 2009 ve 2010 yıllarında kendi 300 asal kitaplık listesini oluşturmaya girişmiş. Liste Kitabı Mukkaddes’le başlıyor ama Platon, Ovidius gibi yazar adları ile devam ediyor. Yunus Emre, Dağlarca, Ece Ayhan gibi Türk yazarları, şairleri de var. Liste 196’ya kadar sıralı gidiyor ama 196’dan 214’e atlıyor ve 233’te bitiyor. Tabii 196 ile 214 arasında hangi kitaplar ya da yazarlar vardı merak ediyoruz.
Kütüphaneyi oluştururken ilk adım yazarı tespit etmek olabilir ama “toplu eserleri”, “bütün şiirleri” gibi kolaycılıklara kaçmayacaksanız tek tek şair ve yazarlardan kitaplar seçmek de zorlu bir mesele. Tabii Shakespeare örneğinde olduğu gibi üç eser alacağınız yazarlar da olabilir ama bu da listenin yazar çeşitliliğini engeller. İdeal olan her yazardan bir eser olmalı. Böyle olunca listeyi oluşturmak iyice zorlaşıyor.
Bir kitap tutkununun sınırlı sayıda kitapla bir kütüphane oluşturması çok zor. Kütüphanede yer alması için seçilen her kitap değerlidir çünkü. Onları kütüphanemize koyarken mutlaka bir gerekçemiz vardır. Kitap tutkunları kitapları sadece yazarları ya da içerikleri için almazlar, ilk baskı, imzalı, çok nadir, cildi güzel, baskısı özel, kâğıdı farklı gibi çok çeşitli gerekçeleri vardır. Kitapta yer alan 2002 tarihli iki söyleşide Enis Batur içerikleri için kitap edindiğini, hatta kitaplığında aslını bulamadığı için fotokopisi alınmış kitaplar bile olduğunu söylüyor.
Dijital çağa girdik, kitap da değişim geçiriyor ve e-kitap gibi dijital, yani nesne olarak dokunup, saklayamayacağınız bir hal alıyor. Enis Batur’un ““McLuhan-Gutenberg galaksisi” bir diyalogdan” başlıklı söyleşi metnini okurken kitap tutkunları dijital çağı, kitabın geçirdiği değişimi nasıl değerlendiriyorlar, diye bir kez daha düşündüm. Bu soru aslında Emin Nedret İşli gibi sahaf dostlara hinlik olsun diye sorduğum bir şey. “Dijital çağda sahaflar ne satacak? E-kitabın nadiri, ilk baskısı, imzalısı olmayacağına göre ne yapacaklar, işlerini nasıl sürdürecekler?” Aynı soru Enis Batur gibi kitap tutkunlarına da sorulabilir, “E-kitapları hangi kütüphanede, nasıl koruyorsunuz?” Çoğu kitap tutkunu bu sorudan hoşlanmadığını belirten bir yüz ifadesi ile kâğıda basılı kitabın hiç modasının geçmeyeceğini iddia ediyor ve “e-kitap okumuyorum, okumam, toplamıyorum, toplamam, benim gönlüm kâğıda basılı kitaptan yana” diye cevap veriyor.
E-kitap, yayıncıların tercih ettiği e-pub formatı, Amazon’un Kindle gibi ürünleri pek tutmadı, yeterince okur çekmiyor ama PDF formatı özellikle pandemi günlerinde iyice yaygınlaştı. Kitap fiyatlarının iyice yükseldiği günümüzde daha çok okur dijitale, PDf’e geçecek gibi. Şimdiden e-kitaplığında 3-4 bin kitabı olduğunu söyleyen arkadaşlarım var. Enis Batur yeniliklere açık bir kitap tutkunu olarak bu gelişmeler hakkında ne düşündüğünü söyleşisinde anlatmış. Peki sizin e-kütüphanenizde hangi kitaplar var?