György Lukács’ın “Tarihsel Roman” adlı kitabı, İsmail Doğan çevirisiyle Telemak Kitap tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Lukács 1937-38 arası tefrika ettiği Tarihsel Roman’da Walter Scott’ın açtığı çığırda yeni bir edebiyat türünün doğuşuna ve bunun Napolyon sonrası Avrupa’nın devrimci dinamikleriyle etkileşimine ışık tutuyor. Edebiyat tarihi metodolojisi ve Marksist eleştirinin en önemli klasiklerinden olan bu eserde burjuva düzeninin tesisi ve buna paralel olarak gerçekleşen arkaik toplumsal formların tasfiyesi çağında tarihsel bilincin yaşadığı dönüşümler merkezdedir. Manzoni, Tolstoy, Balzac, Stendhal ve birçok klasik yazarın katıldığı “halk”ların bu yeni edebi canlandırımının anlamlarını ve siyasetini hususen Fransız-Alman edebiyatı ve tarihi üzerinden okur.
“Lukács’ın Tarihsel Roman’ı hayatımda yazarlığımda çok etkili olan seçkin kitaplardan biridir. Yazar olmaya, romancı olmaya karar verdiğim günlerde, 1975’te okudum bu kitabı. Romancı olmak istiyordum, ama nasıl bir romancı olmam gerektiğini anlamaya, çıkarmaya çalışıyordum ki bu kitap, ince kapaklı bir cep kitabı olarak elime geçti. Büyük eleştirmenin geniş, neredeyse sınırsız kültürü, belli başlı büyün klasik romanlara hâkim olması ve edebiyat ile tarihi aynı anda düşünüyor olması kitabın zenginliği ile birlikte çok etkiledi beni. Bugün ‘tarihi roman’ı bir biçim ve yöntem olarak seviyorsam, yaptığım işi edebi ve ‘tarihi’ anlamına inanıyorsam, bunda Lukács’ın büyük payı vardır. Lukács’ın başka pek çok kitabını, bu kitap gibi, satırların altını çizerek ve düşünerek okudum. Yazarın ansiklopedik bilgisinden ve felsefi bakış açısından da çok yararlandım. Bu büyük düşünür eleştirmenin Budapeşte’deki evini kırk iki yıl sonra ziyaret ettim ve ne çok şey borçlu olduğumu ifade ettim. Tarihsel Roman Türkçeye çevrildiği için seviniyorum.”
Orhan Pamuk
“Tarihsel Roman Marksist ve diyalektik edebi eleştirinin değişken programının ve vaatlerinin muhtemelen en anıtsal gerçekleşimidir… ve gün gibi ortadadır ki, Tarihsel Roman her Marksist eleştirinin başlıca vazifesini muzafferane bir şekilde yerine getirmektedir: Bu vazife, geniş anlamıyla konuşursak, estetik metnin ve onun tarihsel ya da sosyal ‘bağlam’ının artiküle edilmesi çabasıdır.”
Fredric Jameson
“Tarihsel romanın büyük görevi, tam da halkın iç hayatını, içerisinde vuku bulan önemli akımları canlı şekilde temsil eden halk karakterlerini sanatsal olarak icat etmektir. Tarihyazımının –ki genellikle egemen sınıfların bilimidir– halk hayatının bu unsurlarını çoğunlukla bilinçli olarak ihmal etmesi, görmezden gelmesi, sıklıkla suçlayıcı şekilde çarpıtması kendiliğinden anlaşılır bir durumdur. İnsanlığın ilerlemesinin savunulmasının kuvvetli bir silahı olan tarihsel roman, insanlık tarihinin bu sahici itici kuvvetlerini gerçek yerine yerleştirme, şimdiki çağ için canlandırma gibi büyük bir görev üstlenmiştir.”
Lukács
edebiyathaber.net (2 Eylül 2022)