Edebiyat tarihinin “Üç Halka”sı etrafında “edebi” sınırları kaldırmak | Burak Soyer

Temmuz 25, 2024

Edebiyat tarihinin “Üç Halka”sı etrafında “edebi” sınırları kaldırmak | Burak Soyer

Ödüllü yazar Daniel Mendelsohn’un yazdığı “Üç Halka”, yazarın, “Odesa”, “Telemak” ve “Satürn’ün Halkaları” gibi devasa edebi eserlerin peşine düşerek edebiyatın “hudut kanunlarını” yok sayarak nasıl birbirine bağlandığını ve bu bağın günümüze taşıdığı mirası tüm ayrıntılarıyla açıklamaya girişiyor.

Daniel Mendelsohn, 1960 yılında Amerika, New York’ta Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Long Island’da büyüyen ve lisans eğitimini Virginia Üniversitesi’nde, yüksek lisansını ve doktorasını Princeton Üniversitesi’nde tamamlayan Mendelsohn, 1990’larda aynı üniversitede “Klasikler” bölümünde öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlamış. Yüksek lisansını yaptığı süreçte QW, Out, The New York Times gibi prestijli mecralara yazmaya başlayan Mendelsohn, New York Review of Books’ta Yunan drama ve şiiri, Amerikan ve İngiliz tiyatrosu, yazını, sineması gibi pek çok çeşitli alanda makaleler kaleme almış. Ulusal ve uluslararası sahada birçok ödüle sahip olan yazarın 2020 yılında yayımladığı “Three Rings”, o yılın Kirkus En İyi Kitabı ödülünü almış ve Fransa’da Prix du Meilleur Livre Etranger’in (En İyi Yabancı Kitap Ödülü) sahibi olmuş. Daniel Mendelsohn, Ketebe Yayınları’ndan Madalet Banu Irmak çevirisiyle yayımlanan bu kitapla, yani “Üç Halka” ile kısa süre önce Türkiyeli okurlarla buluştu. Mendelsohn’un “Odesa”, “Telemak” ve “Mimesis ve Satürn’ün Halkaları” gibi edebiyat tarihine damga vurmuş kitaplardan ilham alarak, bu metinlerin yazılış süreçleri arasındaki bağı samanlıkta iğne arar gibi incelediği kitabı “Üç Halka”, edebiyatın sınırlarını ortadan kaldırarak metinlerin sarmaşık misali nasıl iç içe geçtiğini tek bir ayrıntıyı atlamadan gözlem altına alıyor.

“Yabancı, uzun bir yolculuk sonrası bilinmeyen bir kente varır,” diyerek söze başlayan Daniel Mendelsohn’un bu giriş cümlesi aslında metaforik bir anlamın dışavurumuna tabi. Zira buradaki “yabancı”nın yeni bir metin, “bilinmeyen bir kent”in de metnin vardığı yer olduğunu düşünmek mümkün. Çünkü Mendelsohn, giriş cümlesinin öznesi olan “yabancı”yla oynamayı, ondan çeşit çeşit “yeni” “yabancılar” çıkartarak ele aldığı metni çeşitlendiriyor. Anlatının katmanları arasında gezinirken, din, anı, tarih, mitoloji gibi alanlardan yararlanan Mendelsohn, bu “koz”ları birbirine bağlayarak “Odesa”, “Telemak” ve “Mimesis ve Satürn’ün Halkaları” arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Yine buradan hareketle edebi hafızanın derin sularına dalan, buradaki bağla da edebiyat tarihinin binlerce yıllık serüveninin izini süren yazar, ortaya epeyce kafa patlatılması gereken bir eser bırakıyor.

Bugünün iyi anlaşılabilmesi için pusulayı tersine çevirmek gerektiğini belirten Daniel Mendelsohn, üç kitabın yazarlarına bir nevi “flanörlük” görevi vererek onları yazının çıkmaz sokaklarında dolaştırıyor ve edebi tarihin tozlu sayfaları arasından yepyeni bir tarihi su yüzüne çıkarıyor.

edebiyathaber.net (25 Temmuz 2024)

Yorum yapın