Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
1. Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Çocuk bakışıyla yazıyorum ben. Bunun için çocuk dürbünüm hep elimde. Dünyayı bu şahane dürbünle gözlemlemek, çocuk mantığıyla sorgulamak çok eğlenceli. Dolayısıyla böyle bir eğlenceyi bırakıp da yetişkinler için yazacağımı pek sanmıyorum artık. Olur a, dürbünümü kaybedersem bir gün, belki…
2. Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
Okuduğum ilk kitabı değil ama ilk romanı çok iyi anımsıyorum: Küçük Kadınlar. Birinci sınıfın yaz tatiliydi. İçerik olarak bir iz bıraktı mı bilmem, ama ilk kez bir roman okumuş olmanın keyfi paha biçilemezdi.
Az buz değil, yaklaşık dört yüz sayfalık, ciltli, şömizli kalın bir kitap okumuştum, yetişkinler gibi. Elimde oraya buraya taşıyarak, arasına ayraç koyarak falan… Büyümüştüm yani. Annemin önerisiyle, tarih atıp “Okuduğum ilk roman,” diye not yazmıştım içine el yazısıyla. O nota bile sık sık dönüp baktığımı anımsıyorum. O derece önemliydi benim için.
3. Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Olmaz mı! Karamela gibi tadını uzatmak için bitirmekten sakındığım, bitirdikten sonra da tadı damağımda kalan hemen her kitapta böyle hissederim.
Ama özellikle bir kitap seçmemi isterseniz, Åsa Lind’in Kumkurdu serisi. O naif çocuk felsefesi ve bunu sunuş biçimi tek kelimeyle muhteşem!
4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Pettson ve Findus serisini çok seviyorum. Moskova’da bir parkta tiyatro oyununa denk geldik. Çocuklar çıldırıyor. Kitapçılarda da, serinin hiç görmediğim kitapları… Dayanamadım, kendime Pettson ve Findus ile Yemek Pişirmek adlı kitabın Rusçasını aldım, hediye.
Rusça bilmiyorum. Ama yazar, çizerse hele de Sven Nordqvist gibi çiziyorsa eğer, kitabın hangi dilde yazıldığının hiç önemi yok. Canım sıkıldıkça, açıyorum cici kitabımı, sırtında bezelye taşıyan, çorba karıştıran cicalarla, çay partisinde sohbet eden carcar tavukların arasına dalıveriyorum…
edebiyathaber.net (24 Ekim 2018)
“Elif Yonat Toğay’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu” üzerine bir yorum