Söyleşi: Özlem Ertan
Elvan Sayar’ın yeni romanı “Krem Bahane Cinayet Şahane”nin başkarakteri Zuhal Aydan, 40’lı yaşlarını süren yeni boşanmış bir ev kadını. Ergenlik çağındaki kızıyla birlikte İstanbul’da yaşıyor. Üst katta oturan otoriter yengesi, farklı bir şehirde yaşadığı halde her gün telefon edip onu geren annesi ve sorumluluklarından kaçan eski kocası yüzünden pek dertli. Ancak dertler geldi mi üst üste geliyor. Zuhal, tüm bunların üstüne bir de karanlık işlere bulaşmış yüzsüz komşusu Aysel’in başına sardığı borçla uğraşıyor. Aysel’in onu cebren ve hile ile temsilcisi yaptığı kozmetik şirketinden her gün üst üste gelen borç hatırlatma mesajları Zuhal’in sinirlerini gerdikçe geriyor. Neticede o şirkete borcu falan olmadığını adı gibi biliyor. Peki, nereden çıkıyor bu sanal borç? Tabii ki Aysel’in başının altından.
Aysel’in bir gece evinde cinayete kurban gitmesi ve sonrasında gelişen maceralı, karanlık olaylar Zuhal’in hayatına göktaşı gibi düşüyor. Peki, Aysel’i kim öldürdü? Bu cinayet yüzünden Zuhal’in başına ne dertler açılacak?
Bu soruların cevaplarını Oğlak Yayınları’nın Maceraperest Kitaplar Serisi’nden çıkan “Krem Bahane Cinayet Şahane”nin ilerleyen sayfalarında alacaksınız. Okurken çok eğlenecek, bol bol gülecek ve ev kadını Zuhal Aydan’la birlikte maceradan maceraya koşacaksınız. Esprili ve akıcı bir dili olan Elvan Sayar’la “Krem Bahane Cinayet Şahane” hakkında konuştuk.
Zuhal Aydan içimizden biri. Tombul, günlük dertlerle boğuşan ve biraz da bir komik bir ev kadını. Nasıl doğdu Zuhal Aydan karakteri?
Çok severek yarattım Zuhal Aydan karakterini. Çünkü her an her yerde karşılaştığımız insanlar gibi. Kilolarıyla başı dertte olan, bir yandan kızıyla, bir yandan yengesiyle, bir yandan da eski kocasıyla uğraşmaktan kendini unutmuş bir kadın. Ama yine de umudunu kaybetmemeyi, bir iki espriyle durumu kurtarmayı başarıyor.
“Krem Bahane Cinayet Şahane”de keskin gözlem gücünüzü ortaya koyuyorsunuz. Tüm karakterler capcanlı. Zuhal’in yengesi Makbule, kızı Merve, onun ergen arkadaşları, kozmetik şirketi sahibi Şenay Şahane ve diğerleri… Toplumun içinde olmayı, gözlem yapmayı seviyorsunuz anladığım kadarıyla.
Gözlem yapmak benim için hobi gibi bir şey. Ama göze batan, çarpıcı tipler değil de sıradan insanlar daha çok ilgimi çekiyor. Ayrıntılara takılıp kalıyorum. Örneğin ATM sırasında bekleyen adamın sabırsız hareketleri, pazarda koklayarak domates seçen kadının sürdüğü ruj bana çok şey anlatıyor. Bana göre kafe, market, alışveriş merkezi, vs, vs… potansiyel karakter üretim yeri.
Polisiyeciler genelde bir komiser karakteri yaratırlar. Sizde ise dedektif ya da komiser yerine ev kadını Zuhal Aydan var. Neden?
Polisiyelerde komiserler, dedektifler çok zeki ve donanımlı karakterler. Hepsinin ayrı bir yöntemi var, kimsenin fark etmediği ayrıntıları görüyor, bu sayede sonuca ulaşıyorlar. Zuhal Aydan ise sıradan bir insan ve her sıradan insanın içinde yatan meraklı dedektifi temsil ediyor sanırım. Gerçi Zuhal’in derdi asla bir cinayeti çözmek olmadı, hatta olabildiğince uzak durmaya çalıştı ama yine de karşısına çıkan tesadüfler ve içindeki merak yüzünden kendini olayların içinde buldu ne yazık ki.
Çok akıcı ve komediye yatkın bir kaleminiz var. Komedi sizin için ne ifade ediyor?
Biraz hayata bakışım böyle. Zira etrafta yeteri kadar gerginlik, sıkıntı, üzüntü var. Bir de bunları deşip yaraya tuz basmamak istiyorum.
Romanda cin gibi yerel korku unsurlarına da rastlıyoruz aslında. Peki, korku sever misiniz?
Korku romanlarını, hatta fantastik korku edebiyatını çok severim. Ancak filmlerle pek aram yok. “6. His”ten sonra o defteri kapattım.
Hayvanlar da önemli bir yer tutuyor bu macerada. Zuhal Aydan, kızının ve vicdanının sesini dinleyip cinayete kurban giden Aysel’in köpeği Kiki’ye sahip çıkıyor. Sizin de beş kediniz ve iki köpeğiniz var. Kiki, bu sevginin de etkisiyle ortaya çıkmış bir karakter mi?
Biraz öyle oldu. Şu an ekipte bir köpek ve beş kedi bulunuyor. Bunlara sokakta beslediklerimiz de eklenince, Kiki’nin bir karakter olarak yer alması şart oldu.
Zuhal Aydan maceraları devam edecek anladığım kadarıyla. İkinci kitap hakkında biraz ipucu verir misiniz?
Zuhal Aydan yine istemediği olayların içinde bulacak kendini. Bu sefer de bir tatil beldesinde geçmişin hayaletlerini kovalayacak. Üstelik çenesi durmayan annesi, her şeye poflayan kızı ve bir otel dolusu insanla uğraşırken.
Üniversitede arkeoloji eğitimi almışsınız. Bu yönünüzü de kullanabileceğiniz bir kitap yazmayı düşünür müsünüz?
Kesinlikle istiyorum da ne zaman sıra gelecek bilmiyorum.
Romanlarınızı mutfak masasında yazıyormuşsunuz. Gündelik hayatın içinde çalışmayı mı seviyorsunuz?
Aslında nerede rahat hissedersem orada yazmayı seviyorum ki bu da genelde mutfak masası oluyor. Dışarda yazamıyorum çünkü dedim ya ayrıntılara takılıyorum. Garson tepeme dikildi, karşı masadaki dudaklarını büzüp selfie çekti derken dikkatim dağılıyor, oturup izlemeye başlıyorum. Çalışma odasına kapanmayı sevmediğimi fark ettim ve dönüp dolaşıp yine mutfak masasında buldum kendimi. Ben de zorlamadım. Aileme de beyan ettim durumu. Buna en çok kedim Ökkeş sevindi.
“Krem Bahane Cinayet Şahane” sizin ikinci romanınız. İlk kitabınız da polisiye türünde miydi? Biraz bahseder misiniz?
İlk kitabım “Kendimi Hep Şaşırtırım Zaten” içinde cinayet geçmeyen bir polisiye. Kariyeriyle aşkı arasında kalan Aylin’in çalıştığı şirketi kurtarma çabasını anlatıyor. Aylin bir plaza kızı değil, dakikada birkaç pot kırıp çam devirme gücüne sahip. Hatta bir miktar sakar da. Ama bu genel müdürün çevirdiği dolapları ortaya çıkarmasına engel olmuyor.
edebiyathaber.net (24 Ocak 2019)