Emanet: Booker Ödüllü Hollandalı yazar Yael Van Der Wouden’dan farklı ve cüretkâr bir roman | Gökçe Tokatlıoğlu

Mart 20, 2025

Emanet: Booker Ödüllü Hollandalı yazar Yael Van Der Wouden’dan farklı ve cüretkâr bir roman | Gökçe Tokatlıoğlu

Yael van der Wouden karşılaştırmalı edebiyat dersleri veren bir yazar. Anne Frank’i Okumak üzerine denemesi Hollanda kimliği ve Yahudilikle ilgiliydi, en iyi Amerikan Deneme ödülünü almıştı. Emanet (Safekeep) adlı ilk romanı ise Booker Ödülü 2024 için kısa listeye alındı. Kitap Livera Yayınevi tarafından Şafak Tahmaz çevirisiyle yayımlandı.

Bu yılki Booker kısa listesi tamamıyla zamansız bir tema olan ev duygusuyla ilgili; aday listesinde yer alan karakterler çeşitli şekillerde evlerini özlüyor, evlerinden sürgün ediliyor, evlerine tutunuyor ya da evlerini düşünüyorlar.*

Romanın tarihsel arka planı Hollanda Nazi işgaline,1940’lara Almanya-Hollanda savaşına uzanıyor. Hollanda kentleri bombalanırken, hiçbir aile güvende değil, özellikle de çocuklar. Bir evin hikâyesi ile kesişen yaşamlar, genç bir kadının aile evini koruması, örtülü bir Holokost tarihiyle yer almakta.

Olgun bir kabağın kökleri altında kırık bir seramik parçası buldu İsabel.
Bu cümleyle başlayan kitapta, yazar olay örgüsünün kurulma şeklinin ana şifrelerini veriyor. Romanın kısa bir özeti şöyle: İsabel’in Hendrik ve Louis adında iki kardeşi vardır. Onlar, baba ve annelerinin kaybından çok önce evden ayrılır, İsabel ise yalnız yaşamaktadır. Evin bulunduğu yer izole ve Hollanda kırsalında, Amsterdam ve Lahey’e bir saatten fazla uzaklıktadır. İsabel için evi ve annesinden kalan eşyalar, hastalık derecesinde tutunduğu nesneler haline gelir, hizmetçisiyle her odayı sürekli temiz tutar, mutfak eşyalarını sayar. Louis’in kız arkadaşı Eva’yı İsabel’in yaşadığı eve bırakmasıyla romanın ana akışında farklı yol açılır, iki zıt karakterdeki kadın arasındaki gerilimli ilişki başka bir hal alır. Romanda eve ait olmak, birine ait olmak birbirini izleyen iki duygudur. Erkek kardeşlerde olmayan bu durum acaba sadece İsabel’e mi aittir? Hiçbir yere ait hissedemeyen Eva tüm ailesinin ve anılarının yok olduğunu düşündüğü sırada ne tür planlar yapacaktır? Anlatıda iç mekânın, evin, odaların, eşyaların tarihi hatta tutku derecesinde bağlılık, yerleşme-yersizlik, aile-yetimlik, anne-kız ilişkileri, eve hapsolma, sınırlanma gibi temalar geniş yer tutuyor. Kurgu gereği tarihselliğe vurgu, roman boyu sürecek gerilimi sağlayacak sırrın daha geç çözülmesi için yapılmıyor.

Okuduğumuz kitaplar ve yazarlar nasıl zihnimizde birbirinde devam ediyorsa ben de V. Woolf ile yazar arasında benzeşmeler hissettim. V. Woolf ev ile ilgili düşüncesini şöyle ifade eder:
Etrafımızdaki eşyanın aşinalığı sürekli geçmişte yaşadıklarımızı hatırlattığından ev bizi deneyimlerimizin anılarına mahkum eder. Ama kapıyı çekip çıktığımızda tüm o anılar geride kalır….”. İki karakterin de İsabel ve Eva’nın geçmişi inşa edişi evle ilgili anılarından oluşur, oradan da kapıyı çekip çıkamazlar. İki kadının bu evle ilgili düşünceleri onları dış dünyadan uzaklaştırmakta ev koruyucu bir hapishaneye dönüşmektedir.. Bir başka benzerlik Woolf’un yazılarında tüm olası kimlikleri sınırlandıran kısıtlamalar yoktur. Rebecca Solnit Woolf’un Karanlığı adlı makalesinde şu çarpıcı tespitte bulunur: Woolf hem çok daha derinlerde hem de açıkça, insanı kısıtlayacak hatta cendereye sokacak tüm tek ve nihai kimliklerin şart koşulmadığı bir dünya talep eder. Tıpkı Orlando romanında olduğu gibi Woolf kendi hakikatinin bedenle ilgili olduğunu söyler ve bu son derece radikaldir.* * Yine Woolf’a ait bir düşünce, Kendine Ait bir Oda’dan: “Kadınlar erkekleri düşündüğü sürece sorun yoktur… Ve biz biliyoruz ki kadınlar kadınlardan hoşlanır.”*

Tür kurmaca kategorisinde sayılabilecek bu popüler roman, cinsel özgürlük konusunda tercihini apaçık ifade ediyor. Bir evin tarihi ile, Eva’nın karanlık sırrının peşinde sürüklenirken, 30 yaşındaki İsabel’in kendini keşfetmesi, bireyselliği, özerkliğini ve iki kadının toplumsal ve cinsel kimliklerini bulma hikayesini okuyoruz. Cinselliğin cesur ifadelerinin, edebi olanın sınırları nerededir sorusunu sordurduğunu ve heteronormatif toplumdaki okuma alışkanlıklarını belki de sarsacak bir roman olduğunu ekleyelim. Yal van del Wouden Yüzyıl önce yaşasa, Bloomsbury’e Woolf tarafından davet edilirdi.

*Maks Liu, the bookerprizes.com
**Rebecca Solnit,Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar, Minotor Kitap, Çev :Asude Küçük
***Virginia Woolf, Kendine Ait Bir Oda, Afa yay., Çev: Suğra Öncü

edebiyathaber.net (20 Mart 2025)

Yorum yapın