-Yeni bir kitaba başlamadan önce arkadaşınızdan mı tavsiye alırsınız, kitap eklerinden mi yararlanırsınız yoksa tamamen sezgilerinizle mi hareket edersiniz?
Çoğunlukla sezgilerimi dinliyorum. Kitap okumak çok bireysel bir edim. Bir kitabı sevip, sevmemek de çok kişisel bir durum. O yüzden kitap konusunda kimseye pek tavsiye vermem, tavsiye almayı da pek sevmem diyebilirim. Yayınevlerini takip ederim, sık kitapçı gezerim. Bir de bazen kendi kitabım için okumam gereken kitaplar oluyor, onları da mecburen okumam gerekiyor. Kendi listem hayli kabarık ve yetişmem gereken bir sürü kitap var maalesef.
-Keşke bu kitabı ben yazsaydım dediğiniz bir kitap var mı?
Orlando, Virginia Woolf.
-Yazdıklarınızı ilk olarak ne zaman gün ışığına çıkardınız ve ilk kimlere okuttunuz?
Yazdıklarım konusunda çok rahat olmadım hiçbir zaman ve onları gün ışığına çıkarmam epey geç oldu. İlk, en yakın arkadaşım Ömür’e okuttum ve hala da ona okutuyorum. Onun acımasız eleştirileri hep kafamı açar.
-Belirli yazma alışkanlıklarınız var mı? Gürültülü bir yerde mi yoksa sessiz bir ortamda mı yazmaktan hoşlanırsınız?
Yıllardır gürültü ortamlarda da çalıştığım için gürültüye de alışkınımdır ama kitap söz konusu olunca evimde, sadece tek bir odada ve tamamen sessiz bir ortamı tercih ederim. Yapılacak günlük işlerimi de tamamlamış olurum, aklımda da pek bir şey olmasın isterim. Her şey düzgün, sakin olursa ne ala…Cafede, parkta yazabilenlere ise hep imrenirim.
edebiyathaber.net (21 Şubat 2020)