“Kitap yalnızca okunur olmaktan çıkıyor!”
Sıkça karşılaştığımız sorunlardan birisi e-kitabın, kitap hissi vermeyeceği, hem bir e-kitap kullanıcısı olarak hem de bir yazar olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz?
E-kitap’ın kitap “hissi” vermeyeceğini, kitaba dokunmak, onun kokusunu almak istediğini öne sürenlere müzeleri gösteriyorum; kil tabletlere, papirüslere yazılmış kitaplarla; matbaa öncesinin el yazması kitaplarını buralarda bulabilirler. Bu kışkırtıcı girişten sonra şunu eklemeliyim: Medyum (araç) değişebilir, ama kitap esasen içeriktir. Kil tabletten e-kitap okuyucusuna kadar -her birinin amacı daha işlevsellik ve kolaylık olan- bir dolu araç/aracı olmuştur ama kitap her zaman vardır.
Sizce e-kitabın okura, yazara ve yayıncıya yararları nelerdir?
Biliyorsunuz e-kitapları, cep telefonları, çeşitli türde bilgisayarlar ve elektronik mürekkep teknolojili okuyuculardan okumak olası. Biz kitap tutkunları için en rahat okumayı elektronik mürekkep teknolojisine sahip e-okurlar sunuyor. Bir kere bunlar basılı kitaba (ben buna b-kitap diyorum) göre gözü çok az yorduğu için uzun okuma olanağı sağlıyor. Yüzlerce kitabı yanınızda taşıyabiliyorsunuz; bu hem mekansal bir rahatlama hem de hareketli insanlar için olağanüstü bir şey. Toz ve yıpranma olmaması da cabası… Yazarların telif oranları artıyor; örneğin geçen yıl Frankfurt Kitap Fuarı’nda elektronik kitaplar için yazarların telif oranı %25 olarak belirlendi. Bu –ortalama bir yazara göre söylüyorum- epey yüksek bir oran. Ayrıca yazarlar e-kitap okuyucuların teknik olanaklarının yaşama geçmesi ve yaygınlaşmasıyla yaratıcılıklarının sınırlarını ve derinliğini genişletebilirler. Yayıncılara gelince, onlar için maliyetler son derece azalıyor; baskı adedi sınırı, stok maliyeti ortadan kalkıyor. Matbaa gereksiniminin ortadan kalkacağını belirtmeme gerek yok sanırım. (Kitap üretimi için ağaçların kesilmeyeceği bir döneme giriyoruz!) Ancak, yayıncılığı yalnızca çoğaltma işi olarak görenleri ciddi tehlikeler de beklemiyor değil: Kurumsal kimliklerini güçlendirmemişlerse, bilinir değillerse, bünyelerinde nitelikli editörleri çalıştırmıyorlarsa bu süreç onları cılızlaştırabilir hatta yok edebilir diye düşünüyorum; çünkü insanlar blog yayımlar gibi kendi kitabını yayımlayabilecek. O süreçte niteliksiz ve işini önemsemeyen yayınevlerine gereksinim kalmayacak.
Sizce okuyucuların e-kitabı tercih etmesinde önemli bir rol oynayan e-store Türkiye’de ne kadar geliştirilebilir?
Kısa süre sonra yalnızca e-kitap okuyucu ve aksesuarlarının satılacağı e-mağaza’ların açılacağını düşünüyorum. Böylesi bir odaklanma, e-kitabın yaygınlaşmasını sağlayabilir; zira e-kitabın sayısının artması cihazın yaygınlaşmasıyla ilgili bir durum.
Bir yazar olarak e-kitabın yaygınlaşmasının toplumda nasıl bir etkiye sebep olacağını düşünüyorsunuz?
Kitap okuyan sayısının artacağını sanmıyorum. Ancak insanlar -cep telefonu örneğinden de anlaşılacağı üzere- teknolojik ürünleri kullanmaya çok meraklı. Eğer e-kitap okuyucular popülerlik kazanırsa; yani kafelerde, metroda bu cihazlardan kitap okuyan insanların sayısında artış yaşanırsa, hem basılı olandan dijitale geçiş hızlanır; hem de okur sayısında artış yaşanabilir.
Bir e-kitap kullanıcısı olarak, satın alacağınız e-kitapta ve e-kitap okuyucusunda ne bulmak istersiniz? ( hangi fonksiyonları daha önemli)
Aslında fonksiyonlar yeterli. Ancak insan cihazla tanıştığında bilgisayar başına yeni oturmuş gibi hissediyor kendini. Başlangıç aşamasında karşılaşılan güçlükleri azaltmak için hazırlanmış ayrıntılı kılavuzlar uyum sürecini hızlandıracaktır.
Sizce e-kitabın ülkemizde yaygınlaşması için ne gibi çalışmalar yapılabilir?
Bir kere şunu unutmamak lazım: İnsanların elektronik mürekkepli e-kitap okuyucularını, kitabın bu cihazlarda ne denli başka ve güzel okunduğunu görmeleri çok önemli. Görme deneyiminden sonra algı değişmeye başlayacaktır. Biliyor musunuz hala e-kitaptan söz edilince bunu yalnızca bilgisayar üzerinden kitap okumak olarak algılayan insanlar var ve bunların sayısı hiç de az değil… İnsanların teknoloji mağazalarında e-kitap okuyucularını görecekleri bir ortam hazırlanabilir. Cep telefonlarını kurcaladıkları gibi bu cihazları kurcalarlar. Zincir kitabevlerinde de olabilir bu… Sanırım “görme” deneyimi için uygun yolları Reeder gibi –sektörün öncü firmaları- bulacaktır… Politikalarını beğenelim ya da beğenmeyelim -ki ben çoğunu beğenmiyorum- AKP hükümetinin memlekete büyük iyiliği okullardaki çocuklara tablet bilgisayarlar dağıtacak olması. Çok değil, üç-beş yıl sonra bu çocuklar arasından kitap tutkunu olanlar çıkacak ve bunların okuma alışkanlıkları anne babaları gibi olmayacak. İşte bu süreçte elektronik mürekkeple çalışan cihazların satışında bir patlama yaşanacağını düşünüyorum. Kuşkusuz cihaz fiyatları ucuzlayacak ve ilgili bakanlıklar yeni bir vergilendirme oranı belirleyecekler; zira şu an basılı kitaptan %8, e-kitaptan %18 alıyorlar. Bu üçü bir araya gelince e-kitabın önünü hiçbir güç kesemez diye düşünüyorum. Zaten buna ayak sağlayamayan da zamanla yok olur gider. Bu süreçte firmalar, dijital yayıncılığa inanan yazar ve yayıncı örgütleriyle birlik olup öncelikli olarak üç büyük ilin Milli Eğitim Müdürlüklerinden izin alarak okullarda seminerler düzenlemeli ve öğrencilerin bir kitabın e-kitap okuyucusunda nasıl durduğunu görmesini sağlamalı. Dediğim gibi görmek çok önemli.
E-kitapların yaygınlaşmasıyla artışı muhtemel olan bireysel yayıncılık hakkında ne düşünüyorsunuz?
İdefix, yakında uygulamaya koyacağı “Açık Kitap” projesiyle bireysel yayıncılık sürecini başlatacak diye biliyorum. Bu işin özellikle Amerika’da başarı örnekleri çok fazla. Türkiye’de de ses getireceğini düşünüyorum. Kitaplarını –çeşitli nedenlerle- yayınevlerinde yayımlatamayanlara önemli bir şans olacağı gibi akla hayale gelmedik tematik kitaplarla da karşılaşacağız olasılıkla. Bireysel yayıncılık’ı blogların sağladığı özgürlüğe benzetiyorum.
Sizce e-kitap, okuyucuya daha özgür bir platform sunar mı, yoksa daha kısıtlayıcı olabilir mi?
Kısıtlayıcı olmadığı kesin ama doğrusunu söylemek gerekirse özgürlüğünü de yaşayamıyoruz henüz. Yüzbinlerce başlıkta e-kitabın bulunduğu Amazon’da geçen yıl e-kitap satışları b-kitap satışlarını geçmişken Türkiye’de hala 2.500 kitap olması çok komik! Ben basılı kitap okumak istemeyen birisiyim; e-kitap her açıdan uygun bana. Geçenlerde üç kitap almaya karar verdim: Orhan Pamuk, “Saf ve Düşünceli Romancı”; Mehmet Eroğlu, “Fay Kırığı 2”, Umberto Eco, “Genç Bir Romancının İtirafları”. İnanır mısınız üçünü de bulamadım ve gittim b-kitap aldım.
Sizce e-kitap okuyucunun kitabın doğasını değiştirme potansiyeli var mı?
Çok güzel bir soru. Bence zenginleştirme potansiyeli var. Örneğin son romanımın bir bölümünde, o bölüm ve o an için son derece önemli olan bir şarkıyı kullandım: Ahmet Kaya'nın “İçerden Çıkacak Birazdan Adam” şarkısını. Bu cihazların da kapasitesi her gün değişiyor. Çok değil; bir kaç yıl sonra romanımı okuyanlar ilgili yere geldiklerinde Ahmet Kaya'nın o şarkısını dinleyecekler (Teknolojik olarak şimdi de mümkün ama kullanılmıyor) Ya da “Köpek Adamlar” adlı romanımda Ankara'daki Mühye ve Karataş Köyleri arasındaki yolu betimliyorum örneğin. O yoldaki iğde ağaçlarının kokusunu duyabilecekler. Kitap yalnız okunur olmaktan çıkıyor. Beş duyuya da seslenen bir şeye dönüşüyor.
Kaynak: http://www.eokur.com