Yelda Kırçuval’ın “Adapsız Kadınlar Hayâsız Erkekler” adlı ilk kitabı, Destek Yayınları tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
İletişim uzmanı, televizyoncu ve eğitmen Yelda Kırçuval’ın “Adapsız Kadınlar Hayâsız Erkekler” adlı ilk kitabı Destek Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Dijital çağın kadın erkek ilişkilerine ayna tutan kitap 100 vaka arasından seçilen 5 gerçek hikayeden oluşuyor.
Çağımızın değişen fiziksel ve duygusal koşullarına göre giderek şekil ve anlam değiştiren kadın erkek ilişkilerini, yaşanmış ilginç öykülerle ve psikolojik testlerle sorgulayan Yelda Kırçuval, “bu kitap yeryüzündeki son gerçek aşkı kurtarabilmek için denize fırlatılmış bir can simididir” diyor. Kırçuval, dijital çağın aşıklarını ameliyat masasına yatırarak neşteri derine vuruyor. Ünlü televizyoncunun kapitalist dünyanın getirdiği korkular, dijital çağ insanının abartılı eylemlerindeki anlam arayışı, öfke ve korkuyu yeniden yapılandırma gibi konulara değinerek okuyucunun kendini tanımasına ışık tutacak rehber niteliğinde bir kitabı herkesin beğenisine sunuyor.
Kırçuval’ın zengin hayatların gazetelere düşmeyen 3. sayfa haberlerini anlattığı kitabında kahramanların dudak uçuklatıcı öyküleri gerçek isimler gizlenerek yazıldı. Sevgilisini elinde tutabilmek için peşine dedektif takma, intihara kalkışma ve saplantılı takiplerde bulunma gibi yollara başvuran Damla’dan, hayatının aşkı sandığı kişi tarafından hırsızlık darp ve iki kişinin tecavüzüne uğrayan reklam ajansı sahibi Azra’ya, zengin bir işadamının maddi konumundan yararlanan figüran Irmak’tan, 16 yaşındaki kızını erkek arkadaşıyla yakalayan Sibel’e ve servetini geri kazanmak için seviştiği adamları kameraya kaydedip ana haber bültenlerinde yer alan Sevim’e dek ‘Adapsız Kadınlar, Hayâsız Erkekler’i tüm çıplaklığıyla gözler önüne seren kitap gerçek kahramanlarıyla da okuyucunun sınırlarını zorlayacak.
‘PARA İNSANI ADAPSIZLAŞTIRIR’
Yelda Kırçuval, 2 senedir üzerinde çalıştığı ‘Adapsız Kadınlar Hayasız Erkekler’ hakkında ‘Her insanda adapsızlık vardır. Önemli olan onun sınırı. Ben bu kitapta kendine ve çevresine ultra zarar verenleri yazdım, yoksa hepimiz adapsızız’ dedi. Kırçuval ‘Mesleğimi yaparken bu adapsızlıklar beni rahatsız etmeye başladı, hatta işimi de engelleme noktasına getirdi. Bunun sıradanlaşması, medyanın bunu tetiklemesini kabullenemedim. Ve bunca yıllık araştırmalarım sonucu şunu anladım ki ‘Para insanı adapsızlaştırır. Aptallar ve saflar olduğu sürece de hayasızlık her daim olur’ açıklamasında bulundu.
“Ne Leyla Memnu’nu çıkarsız seviyor artık ne de Mecnun Leyla’sını beğeniyor. Çünkü artık beklentiler yüksek. Çok seven değil stratejisi olan kazanıyor. Yazık ki bu yolda kadınlar artık daha adapsız, erkeklerse daha hayasız davranabiliyorlar. Kadınlar neyi neden yaptığını, erkeklerse neyi neden yapmadığını unuttu. Çünkü zihinler dijital çağa formatlı ve bu gidişat kapıda bekleyen büyük mutsuzluklara, anlam arayışı ve boşluk travmasına doğru yol alıyor” diyen yazar Kırçuval, marka düşkünlüğünden dövme tutkusuna kadar pek çok davranış biçiminin altında yatan psikolojik kodları açıklıyor.
Arka Kapak
Leyla bir süredir depresyonda… Mecnun’a verecek ömrü yok artık. Çünkü Mecnun da “Siz onu bir de benim gözümden görün” diyecek kadar beğenmiyor Leyla’yı… “Senin için ölürüm”lerin yerini “sana tırnağımı bile vermem”ler aldı çoktan. Çünkü devir değişti artık. E tabii Leyla da değişti, Mecnun da.
Adapsız Kadınlar Hayâsız Erkekler tam da bu hakikatin üzerine basıyor var gücüyle. Biraz acıtıyor belki ama kadın erkek ilişkilerinin neden değiştiğiyle ve giderek neye dönüştüğüyle cesurca yüzleştiriyor zamane kadınlarıyla zamane adamlarını.
Duygular yerini korkulara ve gelecek kaygısına bıraktığından beri sancılı ilişkiler… Kimse yanında uyuyan insana güvenmiyor. “Ya bir sabah uyandığımda yanımda olmazsa!”
Dijital çağ, sadece arkadaşları, dostları, tanışıkları değil kadın ve erkeği de uzaklaştırdı birbirinden. Açılan mesafelerin boşluğunu ne pazar alışverişleri dolduruyor ne depresyon hapları… Bu öyle büyük ve geniş bir duygusal boşluk ki huzur, güven ve aşkla doldurmayı başaramadığında yerini korku, kaygı ve anksiyete alıyor. Çünkü zihin boşluk kabul etmez. Açılan her alanı bir duyguyla muhakkak doldurur.
Dijital çağın ruhunda açtığı duygusal boşlukları kahveyle, alışverişle, antidepresanla, makyajla, dövmeyle, ayakkabıyla anlamlandırmaya çalışıyorsun ya yapma! Çünkü tehlike sandığından da büyük.
Kadınların adapsızlığı, erkeklerin hayâsızlığı ilişkileri amansız bir güç savaşına çoktan çevirdi bile. İyi olan değil, duygularını tanıyıp ilişkisini yönetebilenler kazanacak yalnızca.
edebiyathaber.net (27 Temmuz 2016)