Esra İlter Demirbilek ile “Yeryüzü Takımı Doğanın Uyanışı” kitabı üzerine söyleştik.

Yeryüzü Takımı Doğanın Uyanışı kitabınızdan bahseder misiniz? Nasıl bir kitap bekliyor bizi?

Yeryüzü Takımı serisi genel olarak içinde yaşadığımız dünyanın kaynaklarını, yerine yenisini koyamadan nasıl büyük bir hızla tükettiğimizden bahseden ve dünyanın sadece insanlara ait bir gezegen olmadığını bize hatırlatmaya çalışan bir seri. Serinin ilk kitabı olan Doğanın Uyanışı’nda bahsettiğimiz uyanışı aslında insanlığın medeniyet basamaklarını çıkarken yapmakta olduğu yanlışların farkına varmaları olarak da görebiliriz.

Geç olmadan yaptığımız yanlışları durdurabilmek ve bazı şeyleri iyileştirebilmek bizim elimizde. Küresel ısınma ve iklim krizi konusunda bireysel olarak bizlere neler düşüyor bunları fantastik bir kurgu çerçevesinde işledim serinin ilk kitabında. Bireysel olarak atılacak küçük adımların toplamda ne gibi büyük adımlara dönüşebileceğini, bilinçli tüketiciler olarak üreticileri taleplerimizle nasıl yönlendirebileceğimizi anlatmaya çalıştım.

Bunun sonucu olarak da sadece çocukları değil büyükleri de eğlenerek okuyacakları, içerdiği bilimsel verilerle konuya dair fikir ve farkındalık sahibi olacakları, aksiyon dolu bir fantastik macera bekliyor diyebilirim.

Bu kitabı yazmanızda size ilham veren bir şey oldu mu? Nasıl yola çıktınız?

Elektrik mühendisliği mezunuyum ve kurumsal çalışma hayatım boyunca enerji, enerji verimliliği, enerji tasarrufu işimin hep bir parçası oldu. Müşterilerimizi ve çevremizdekileri bu konuda bilinçlendirecek sunumlar, eğitimler düzenliyorduk ve ben o zamanlar aslında geleceğin yetişkinleri olan çocukları da bu konularda bilinçlendirmek gerektiğini düşünmekteydim. Yetişkinler olarak kazandığımız bazı yanlış alışkanlıklarımızı değiştirmekte belki çok zorlanıyoruz ama henüz alışkanlık geliştirmemiş olan çocukları bilinçlendirmek ve onları bilinçli üreticiler ve tüketiciler olarak yetiştirmek çok daha sürdürülebilir bir durum. İşte yıllar sonra çocuk kitapları ile haşır neşir olduğumda bu fırsatı yakalamış oldum.

Kitapta Türk mitolojisinden karakterler görüyoruz. Türk mitolojisini iklim sorunlarıyla birleştirmek nereden aklınıza geldi?

Doğa ve insan kelimelerini genelde ayrı şeylermiş gibi yazarız ama aslında insan da tıpkı bitkiler, hayvanlar ve diğer organizmalar gibi bu doğanın bir parçası. Hiçbir varlığın bir diğerinden üstün olmadığına inanırım ben. Çünkü ekosistemin devamlılığı için her canlının birbirine ihtiyacı var. Ağaçlar oksijen üretmeseydi solunum yapabilir miydik mesela?

Yazmış olduğum kitaplarda Türk kültürüne yer vermeyi önemsiyorum, mesela Yeryüzü Takımı’nda kahramanlarımızdan birinin ailesi unutulmakta olan bir meslek olan bakırcılığı icra ediyorlar.  Bu düşünceyle yola çıkarak öncelikle Türk kültüründeki doğa temasını araştırmaya başladım. Doğanın kutsallığı ve Anadolu kültüründe yer alan Toprak Ana figüründen bir adım öteye geçtiğimde kendimi Türk mitolojisinin kucağında buldum. Toprak, su, ağaç, gök, ateş kültü doğaya duyulan saygıya dair çok derin bilgiler içeriyor. Doğaya saygı duyduğunuz müddetçe o da size nimetlerini sunuyor. Aksi halde zarar gören sizler oluyorsunuz.

Bugün Hollywood fantastik filmlerinde gördüğümüz, bayıla bayıla okuduğumuz fantastik romanlardaki kahramanların ilham kaynağı olan unsurları kendi kültürümüzde görmek ve çıkış noktasının aslında bunlar olduğunu fark etmek benim için son derece etkileyici oldu. Çok zengin bir kültürümüz var ama ne yazık ki pek çoğumuz bu konuda çok derin bilgiye sahip değiliz. Sadece çok azının Anadolu’da bahsi geçiyor. Bu büyülü dünyada ilerleyip çok daha fazlasına ulaşınca bu zenginliği mutlaka kullanmam gerektiğini hissettim. Çevre sorunları ile bilimsel ve akılcı yöntemlerle mücadele ederken doğaya duyduğumuz saygının da içselleştirilmesi gerektiğini düşündüm ve kurguyu bu şekilde oluşturdum.

Devam kitapları gelecek mi?

Evet, Yeryüzü Takımı dört kitaptan oluşan bir seri. İlerleyen günlerde diğer kitaplarla buluşacağız kısmetse.

Yeryüzü Takımı’nı tarif eden üç sözcük ne olurdu?

Hepimiz doğanın parçasıyız.

edebiyathaber.net (20 Mart 2020)