- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Ne istediğini bilen, doğru yerde doğru cümleyi kurabilen, cehalete pabuç bırakmamış,bilimle hayatına yön veren özgüvenli yetişkinlerle olabilmenin yolunun çocuklara seslenmekten geçtiğine inanıyorum.Haklarında hızla yargıya varılan, adlarına konuşulan, yetişkinlerin genellikle üstenci bir bakışla dinlediği ama çoğu kez söz vermediği çocukların haklarını savunmak için örnek hikâyelere ve doğru kelimeleri bilmeye ihtiyaçları var. Çocukları ciddiye alıyorum. Her hareketlerinin her gülümsemelerinin her susuşlarının kıymetle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenlerle onlar için yazıyorum.
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
İlk okuduğum kitabı hatırlayamıyorum ancak bende etkisi olduğunu hissettiğim ilk kitap Astrid Lindgren-Pippi Uzunçorap’tır. Yaralarını ruhuna gömmüş Pippi’nin hayatla mücadelesi. Ona eşlik eden insanlarla kurduğu ilişki. Hayalleri, öfkesi, neşesi, hepsi çocuğun ruh haline dair güçlü izlenimler sunar. Ben de anne ve babasının işi nedeniyle çok şehir değiştirmiş bir çocuk oldum. Gittiğim yere uyum sağlamak, kurulu düzene kendini kabul ettirmek, alışmak zorlu bir süreç. O yüzden kimi zaman yalnız kalmanın kıymetli olduğunu hatta çok da keyifli olduğunu keşfettim. Hayat, ruhumuzda. Kedimizle ne kadar konuşursak o kadar keyifli. Tıpkı Pippi’nin yaptığı gibi…
- Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
İki kitabı çok ama çok fena kıskanıyorum.
İlki Asa Lind’in Ali Arda çevirisiyle Türkçe’ye ulaşan ve her evde olması gerektiğini düşündüğüm başucu kitabım KUMKURDU SERİSİ. Üç kitaplık bu seri çok iyi bir iletişim rehberi. Neşe, endişe, empati, dikte etmeden öğretme, yanlışı doğru yolla gösterme, hayattan zevk alma, … yani aklınıza ne geliyorsa bu seride bulabilirsiniz. Zakarina gerçek, sade bir çocuk. Hislerini öyle güzel anlatıyor ki onu karşınızda konuşurken buluyorsunuz. Kumkurdu ise onun oyun arkadaşı, belki de akıl hocası, sağduyusu. Bazı konuları çocuklarımıza nasıl anlatmalıyız, onların hislerini nasıl anlamalıyız dediğimiz noktalarda sağlam bir kaynak eser. Bir de bunu hikâye ile yaptığını düşünürseniz harika. Örneğin, “Bisikletli Tatil Fotoğrafları” hikâyesinde “Ben, ben olmadan önce neydim?” sorusuna verilen yanıt en sevdiğim bölüm.
İkincisi ise Maria Parr’ın Hamurdan Kalp kitabı. Dünya edebiyatının harika karakterlerinden biri Pippi ise de biri de Lena’dır bence. Konuşmaları, ruh hali, ilişki kurma biçimiyle hikâyeye bizi bağlayan Lena’yı kitabın ana karakterlerinden diğeri Tirille’siz düşünemiyorum. Tirille’nin naifliği, yaşına uygun sakinliği ve aralarındaki dillendirilmeyen aşk, dostluk, sırdaşlık nefis bir eser yaratmış. Birbirlerinin eksiklerine şefkatle yaklaşmaları ise kalbimi on ikiden vuruyor.
4. Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Genelde birkaç kitap birden götürmeye çalışıyorum. Mutlaka bir çizgi roman, bir resimli kitap ya da öykü ve dokuz yaş üstü bir roman. O nedenle…
Çizgi roman: Raina Telgemeier – Hayaletler. Damla Kellecioğlu’nun Türkçeleştirdiği bu kitap bir kız kardeşlik öyküsü. Kardeşi olan çocukların zaman zaman ailelerine “Kendime ait bir şeyler istiyorum” dediklerini duyarız. Bu bazen anne, bazen biraz zaman, bazen bir oyuncak olabilir. Hikâyede de benzer bir durum var. Ancak kardeşinin özel durumu nedeniyle taşındıkları yeni yerde ilginç günler yaşayan bu ikilinin arasındaki gerçek diyalogları seviyorum.
Resimli Kitap: Menena Cottin – RosanaFaria ‘nın ortak eseri Renklerin Kara Kitabı. Alpaslan Durmuş’un Türkçeleştirdiği kitaba hayranım. Görme engelli çocukların da okuyabilmesi için Braille alfabesi ile yazılmış bu hikâyede, görmediğin şeyleri duyarak, nesnelerin ya da hava olaylarının sana anlatıldığı şeklini parmak uçlarında hissederek tanımak çok ilginç bir deneyim.
Öykü: Füsun Çetinel-Kraliçe’nin Maceraları. Kitaplarındaki karakter isimlerini çok sevdiğim yazarın bu kitaptaki üç öyküsünde çocukların ne kadar güçlü olduğunu kavratılıyor. Oyuncak koleksiyonerliğini hikâyelerine yansıtırken, sürdürülebilirlik kavramlarını işaret etmeden okura anlatmaya çalışmış. O nedenle, yazmada temel felsefemiz olan gösterme yaşat tekniğini bu kitapta kanlı canlı görüyoruz.
Roman: Dilge Güney-Düdüklü Tencere Orkestrası. Hayat kısa kuşlar uçuyor cümlesinin çocuk edebiyatına uyarlanmış hali. Işıl’ın Aliciğine yaşamı anlatma hevesi ve onlara eşlik eden Gelincik’in bilmedikleri hayatlarla onları gülümseyerek tanıştırmasını çok önemsiyorum. Özellikle ebeveynlerin okuması çok kıymetli çünkü “Acaba”larla dolu bir kurgu içinde kendilerini sorgularken bulabilirler.
edebiyathaber.net (5 Ocak 2023)