Evde sıkılmayın, karantina günlerini kendi hikâyelerinizle anlatın

Nisan 15, 2020

Evde sıkılmayın, karantina günlerini kendi hikâyelerinizle anlatın

Simon Cheshire’ın “Benim Hikâyem” adlı kitabı, yazmak isteyen çocuklar ve gençler için Damla Işık çevirisi ve Tudem Yayınları etiketiyle yayımlanmıştı.

Tanıtım bülteninden

Kimileri duygu ve düşüncelerini en iyi yazarak ifade ettiğine inanır, kimileri ise eline kalemi kâğıdı aldığı an tıkanıp kalır. Yazmak, bir iletişim kurma yönteminden fazlasıdır çoğu zaman. Yazmak öğretir, rahatlatır, iyileştirir, mutlu eder. Bazen de yalnız, hatırlamak için yazar insan. Yaşadıklarını, hissettiklerini unutmamak, ileride onlardan dersler çıkarmak için sözcüklere sarılır…

Yazmak, içinde bulunduğumuz bu zorlu dönemin ruhunuzda kopardığı fırtınaları yatıştırmak için ”iyileştirici” bir uğraş olarak da değerlendirilebilir. Böylesine sıradışı günlere tanıklık etmek; duygularınızı yazıya dökmek, hatta bir adım ileri taşıyıp kişisel deneyimlerinizden yeni hikâyeler kurgulamak için kaçırılmayacak bir fırsat olarak düşünülebilir. Karantina günleri, yüreğinizin derinliklerinde yatan hikâyeleri birer birer açığa kavuşturmak için en doğru zaman dilimi belki de! Gün boyunca türlü senaryolar ile zihniniz dolup taşarken, etrafa saçılan fikirlerin ucundan tutup bunu ”kendi hikâyenize” dönüştürmek ise an meselesi…

İçinizdeki yazarı uyandırma vakti

Evde oturduğunuz bugünlerde, teknoloji ve sosyal medyaya inat varsa yoksa kitaplar, dergiler… Okumak güçlendirir, okumak ruhunuzu dinginleştirir diye boşuna dememişler. Peki, ya yazmak? O da aynı etkiyi yaratır mı ki? Günlük mu tutmalı yoksa kısa öyküler mi yazmalı? Belki de bir masala başlamalı? Ama ne olursa olsun düşünceleriniz bir an önce yazıyla buluşmalı…

Bir kitap kurdu olarak, siz de eli kalem tutan herkes gibi yazmaya özeniyor ama nereden başlayacağınızı kestiremiyor musunuz? Aklınıza her an yeni bir fikir gelse de, masanın başına geçince bunları nasıl yazıya dökeceğiniz konusunda endişe mi duyuyorsunuz? O zaman içinizdeki yazarı derin uykusundan uyandıracak ilaç gibi bir kitap önerimiz var: Benim Hikâyem!

Yazmak için sadece hayal gücüne sahip olmak yetmez. Harika bir fikri olağanüstü bir hikâyeye dönüştürebilmek için izlemeniz gereken bazı önemli adımlar var. Görülmemiş girişlere, görkemli gelişmelere ve süper sonlara imza atarak belki de hayatınızın en güzel hikâyesini yazabilirsiniz. Evet, yanlış okumadınız. Kimbilir, içinizdeki yazar belki tam da şu karantina günlerinde açığa çıkacak…

Simon Cheshire‘ın, yazmak isteyen ya da yazı konusunda kendisini geliştirmeyi amaçlayan okurlar için özel olarak hazırladığı Benim Hikâyem, bu alanda yazılmış başvuru kitaplarının en iyi örneklerinden biri olup, zevkli alıştırmalar ve renkli görseller eşliğinde kurmacanın doğasını anlatıyor.

İyi bir okur iyi bir yazar da olabilir aynı zamanda!

Bu ifade kulağınıza biraz iddialı gelmiş olabilir. Oysa okumanın yazmayla olan ilişkisi kaçınılmaz bir gerçek. İnsan ne kadar okursa o kadar iyi yazar şüphesiz. Sürekli bir devinim içindeki yazma eylemi hayatın yanı sıra en çok da kitaplardan esinlenir. İşte tam da bu yüzden, Benim Hikâyem okurlarına yazma becerilerini sınamaları için olağanüstü bir fırsat vadediyor.

İyi bir kurgu, capcanlı karakterler ve yaratıcı hikâyeler için pek çok fikir ve yol gösterici öneri bu bol etkileşimli kitapta çiçeği burnunda yazar adaylarını bekliyor.

Evde geçirdiğiniz günleri hikâyeye dönüştürmenin tam zamanı.

Benim Hikâyem, sade ve anlaşılır bir metin kaleme alabilmeniz için takip etmeniz gereken adımlar ile öğrendiklerinizi pratiğe dökmenize yardımcı olacak birbirinden renkli alıştırmalara yer veriyor. Hazır ilham periniz de yakınlardayken bu şansı kaçırmayın ve havada asılı duran fikir balonlarından birkaçını yakalamaya çalışın!

Bunca zamandır başkalarının hikâyelerini okuduğunuz yeter.
Artık yazma sırası sizde!
Ne de olsa evde bolca vaktiniz var…

#EvdeKitapOkumakKoronadanKorur

edebiyathaber.net (15 Nisan 2020)

Yorum yapın