Everest Yayınları, seçkisindeki kitaplar ile dijital film platformu MUBI’de yayımlanan filmleri eşleştirerek sürdürdüğü işbirliğini, 9 Haziran’da gerçekleşen film gösterimi ve söyleşi etkinliği ile bir adım öteye taşıdı.
Kadıköy Sinematek/Sinema Evi’nde, 1960’lı yıllardan itibaren Almanya’ya yerleşen Türk göçmenlerin hayat hikayelerini müzik üzerinden anlatan Aşk, Mark ve Ölüm filminin gösteriminin ardından, filmin yönetmeni Cem Kaya, Ötekilerin Başkenti kitabının yazarı Gökhan Duman ve editörü Elif Yeşilkaya, Murat Meriç‘in moderatörlüğünde bir söyleşi gerçekleştirdi.
Göçmenlerin hayat hikâyelerini müzik üzerinden anlatan film ve göçmenlerin Almanya’daki hayatlarından 15 farklı insan/mekân hikâyesi sunan kitap; odağına ‘gurbet’ ve ‘kültür’ kavramlarını alarak göçün bugüne kadar süren etkilerini irdeliyor.
“Almanya’ya işçi gidiyor, müzisyen değil”
“Göçmenler, bir sinema filminin çekilmesine, bir şarkının yazılmasına ve toplamda bir kültürün dönüşmesine nasıl vesile oldu sorusuna cevap vermek için en ideal yer, bir zamanlar küçük Türkiye olarak anılan, icat edilmiş bir yer olan Kreuzberg‘e bakmaktı” diyen Gökhan Duman, kurucusu olduğu DiasporaTürk platformu üzerinden gelen hikâyeleri aktarırken büyük bir özen ve sorumlulukla hareket ettiklerini ve kitapta nasıl topladıklarını anlattı.
Ardından söz alan Cem Kaya, filme sığmayan bir unsura değindi:
“Bizim aradığımız ve ilgimizi çeken şey -örneğin Türkischer Basar’da- doğrudan Türkiye’den gelen bir kültürün buradaki farkları neydi? Üç bin kilometre ötede yaşarken elbette ki bazı şeyler farklılaşıyor. Filmde pek anlatamadığımız bir soru da, bu müzisyenler nereden geldi? Çünkü Almanya’ya işçi gidiyor, müzisyen değil. Almanya’daki birçok müzisyen alaylı aslında.”
Berlin’de bir “hayali vatan”: Türkischer Basar’ın öyküsü
Hem filmde hem de kitapta anlatılan hikayelerden biri, Berlin Duvarı nedeniyle kullanılamayan metro istasyonlarından birinde kurulan ve dönemin en önemli gazinolarından, aynı zamanda da Türkiye göçmenlerinin buluşma noktasına dönüşen Türkischer Basar.
“Türkischer Basar bence bir sonuçtu: İşçilerin, belki bilinçsizce, dürtüsel bir hayali vatan inşa etme çabasının sonucu” diyen Duman, şöyle devam etti:
“Dinledikleri, okudukları yazdıkları, giyim kuşamları…Hepsi bir ait olma ve kendi kültürlerini yaşatma ve bunun üzerinden bir mekan inşa etme arzusuydu. Buranın kapısında girildiğinde adeta Kumkapı’ya girmiş gibi oluyorlardı. Düğünü olan, arabasını satan, iş arayan… Bir buluşma noktasıydı aynı zamanda.”
Berlin’e bir kadroyla geldikten sonra burada pek çok müzisyeni eğiten Nuri Karademirli‘yi ve metro istasyonunu Türkischer Basar’a çevien Atalay Özçakır’ı da anan Cem Kaya da, Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla sona eren bu devri, dönemin en ünlü isimlerini misafir eden gazinonun nasıl kapandığını anlattı.
Yüksek katılımla gerçekleşen etkinlik, hafıza ve göç üzerine yapılan konuşmaların ardından sona erdi.
Büyüyen Everest x MUBI işbirliği, bir sadakat programıyla devam edecek.
edebiyathaber.net (13 Haziran 2023)