Bilim insanı Elizabeth Tasker’ın yazdığı Gezegen Fabrikası, esas olarak Güneş Sistemi dışında yer alan binlerce başka gezegenin öyküsünü örneklerle ve bilimsel verilerle anlatırken, bu ‘ötegezegenlerin’ insanlığın daimi çabası olan uzayda yaşam arayışında oynayacağı rol için yepyeni kapılar aralıyor.
İlkokul sıralarından geçmiş herkes, tüm birinci sınıfların kendine münhasır ‘gezegen sıralamasını’ bilir. Bir kez daha hatırlayalım: Güneş’ten olan uzaklıklarına göre gezegenler sırasıyla Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’dür. Bu konuda mutabıkız. Çünkü bunlar ‘biliniyor’. Peki ya bilmediklerimiz ya da keşfedilmeyi bekleyenler? Elizabeth Tasker’ın yazdığı, Prof. Dr. Mehmet Emin Özel’in çevirisiyle Say Yayınları’ndan ‘Ötegezegenler ve İkinci Bir Dünya Arayışı’ alt başlığıyla yayınlanan Gezegen Fabrikası, yazar Tasker’ın düştüğü nota göre, kitabın çıktığı zamana kadar tespit edilen tam 3439 gezegenin öyküsünü anlatıyor. Bunları da birer ‘dünya’ olarak adlandıran Tasker, akıl almayacak sayıdaki bu gezegenlerin ve daha keşfedilmeyi bekleyenlerin en az bir tanesinde neler olup bittiğini sorgulayan bir zeka formunun bulunduğunu söylüyor.
Elizabeth Tasker için kafayı tamamen bu keşfedilmeyi gezegenlere takmış olduğunu belirtsek abartmış olmayız sanıyorum. Zamanının büyük bir bölümünü bilgisayar başında yapay evrenler kurmakla geçiren Tasker kuramsal fizik eğitimi aldıktan sonra doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamlamış. Buradan da dünyanın öbür ucuna, Japonya’ya gitmiş ve şu anda da Japon Havacılık ve Uzay Ajansı (ZAXA))’da doçent olarak görev yapıyor. Tasker, başta Scientific American ve Astronomy Magazine gibi dergiler olmak üzere Nautilus, The Converstion ve space.com gibi internet sitelerine makaleler yazıyor.
Üç bölümden oluşan Gezegen Fabrikası, bildiklerimiz dışındaki ilk gezegenin hikayesiyle başlayıp bilimin ve teknolojinin de yardımıyla artık keşfin önüne çoktan geçmiş, varlığı kanıtlanmış ‘yeni dünyaların’ oluşum şartlarıyla ilgili bilgiler vererek eldeki verilerin bu şartlarla eşleşme olanağını masaya yatırıyor. Buradan yola çıkarak da nelerin gezegen sayılabileceğini ispata girişiyor. Sonrasında dünya için tehlike ihtimali taşıyan gezegen türlerine geçiş yapıyor. Burada özellikle ‘Gezegenlerarası “Suç” Mahalli’ ve ‘Başıboş Gezegenler’e dikkat kesilmekte fayda var. Zira evrendeki ‘sakat’ bir ortamdan bahsediliyor. Ve son olarak da bitmeyen merakımız uzaydaki yaşamın peşine düşüyor.
Gezegen Fabrikası’nda yer alan bilimsel açıklamaları kavramak o zor ama gözünü ‘tepeden’ ayırmayan insanlık için önemli. Çünkü aydınlık bir gökyüzünde yıldız niyetine gördüğümüzün muhtemel bir gezegen olma olasılığı mevcut. Bu basitlikten yola çıkarak yeni gezegenlerin varlığını saptamak, devamında o gezegenlerde yaşam formu olup olmadığına ulaşmak için yeni arayışlara girmek mümkün. Elizabeth Tasker’ın kitabı, başlığındaki gibi bir ‘fabrika’ya işaret etse de onun ardılı olan ‘uzayda yaşam arayışı’ için bir kapı aralıyor.
edebiyathaber.net (11 Ağustos 2022)