Eğer içinde gelişeceği uygun fiziksel ortam olmasaydı, insanlık tarihi diye bir şey olmazdı. Dolayısıyla insanlık tarihini gerçekten anlamak için evrenin nasıl meydana geldiğini, yıldız ve gezegenlerin nasıl oluştuğunu, gezegenimizin neden yaşamın ortaya çıkmasına elverişli koşullara sahip bir gökcismi olduğunu anlamalıyız. Bunun yanı sıra, gezegenimizdeki diğer canlıların nasıl yaşadığını, hangi koşullarda evrim geçirdiğini ve sonuçta bizim nasıl ortaya çıktığımızı da anlamamız gerekir. Ancak, bugün pek çok sorunun cevabını bilsek de Stefan Hawking’in 1988 tarihli Zamanın Kısa Tarihi adlı ünlü kitabında sorduğu şu sorunun cevabını henüz hiçbirimiz bilmiyoruz: “Evren neden var olma zahmetine girmiştir?” Bu da yolun henüz çok başında olduğumuzu gösteriyor…
Bir Solukta Evren ve Dünya Tarihi, yazar ve araştırmacılar Ian Crofton ve Jeremy Black’in ortak çalışması. Say Yayınları etiketiyle okurla buluşan kitap, yayımlandığı günden bu yana kitapseverlerin ilgisini kazandı ve oldukça sevildi. Eserde evrenin ve Dünya’nın oluşumundan canlıların nasıl ortaya çıktığına; insanlığın dünyaya nasıl egemen olduğundan uygarlığın doğuşuna; hayvanların evrimsel süreçlerinden modern dünyanın dinamiklerinin nasıl meydana geldiğine dek pek çok mevzu çeşitli konu başlıkları altında ele alınıyor.
Modern bilim henüz ortada yokken, dünyanın ve evrenin kaç yaşında olduğuna ilişkin çeşit çeşit inanış vardı. Bazı dindarlar –özellikle Hıristiyanlar- tanrının her ikisini de yalnızca 6000 yıl önce yarattığına inanıyordu. Öte yandan Antik Hindu metinleri, sonsuz bir yaratım ve yıkım döngüsünden bahsediyordu. 18. yüzyılın sonuna doğru jeologlar, dünyanın en azından Avrupalılarca sanıldığından çok daha yaşlı olması, yaşının milyarlar değilse de belki milyonlarla ifade edilmesi gerektiğini fark etmeye başladılar.
1920’lerde Amerikalı astronom Edwin Hubble, galaksilerin bizden uzaklaştığını gözlemlediğinde, söz konusu “dinsel teoride” bir çatlak meydana geldi. Hubble, evrenin genişlediğini ve bu genişlemenin sonradan Büyük Patlama olarak anılacak ciddi bir olayla başladığı sonucuna vardı. O günden bu yana durağan durum ile Büyük Patlama teorilerinin savunucuları arasında tartışmalar dinmedi. En sonunda radyo alıcılarında Büyük Patlama’nın bir yankısı olduğu fark edildi. Sizin de radyonuzu ayarlarken kanallar arasında durup duyduğunuz parazit, kısmen, zamanın en başından gelen o yankıdır.
Kitap, ilkin evrenin oluşumuna dair teorileri ele aldıktan sonra, ilk insanların ortaya çıkışından günümüze dek gelen uygarlığın kuruluş tarihini açıklamaya başlıyor. İlk insanların Afrika’da ortaya çıkmasından başlayarak Homo sapiens’in, yani insanlar olarak türümüzün gezegene hükmetmeye başlama hikayesini, kendi sorduğu pek çok soruyla beraber cevaplıyor. Bilindiği gibi, ilk insanların yüksek beyin kapasitesi -bilhassa alet yapımı ve ateş kontrol etme becerilerini kullanarak çevreye uyum sağlama yeteneği- oldukça önemli. Bu uyum sağlama yeteneği, belirli insan türlerinin, özellikle de Homo sapiens’in gezegendeki en soğuk ve en sıcak çevrelere yayılan varlığını, çok çeşitli iklim ve arazilerde hayatta kalmasını ve serpilmesini açıklamak adına oldukça önemli bir durum.
O hâlde soralım: Yaşam nasıl oluştu? Yeryüzü nasıl biçimlendi? Evrendeki enerji nereden geliyor? Yaşam nasıl böyle karmaşıklaştı? Ateş ne zaman bulundu? Dinler nasıl ortaya çıktı? Bilimsel devrim nasıl başladı? Çağımızın modern kendileri nasıl oluştu? Bir Solukta Evren ve Dünya Tarihi, okurunu, bilimin sınırlarının ulaştığı her noktaya götürmeyi hedefliyor. İyi okumalar…
edebiyathaber.net (20 Mart 2023)