Okulların tatile girmesiyle ebeveynleri bir telaş alır hemen. Çocuklar tatilde ne okusunlar, diye. Öğretmenin ele tutuşturduğu bir liste varsa koşarak kitapçıya gidilir, bir an önce alınsın ve okunmaya başlansın o kitaplar istenir. Sanki kitap sadece tatilde okunurmuş gibi. Neyse, bugün sözü çok uzatmayacağım ve çocukların okumasını istediğim birkaç kitaptan söz edeceğim. Özellikle ilk okuma döneminde olan çocukların…
*Benim Adım Mülteci Değil
Savaş konulu bir film izlerken, zorunlu göçe maruz kalan insanları görünce yüreğimiz sızlar. Hele bir de o insanların içerisinde küçük çocuklar varsa… Yüreğimiz sızlar ama sadece bu kadar. O insanlarla empati yapma gereği duymayız hiç. Biz olsak ne hissederiz hiç düşünmeyiz. Zaten film bitince her şey normale döner. Dünyanın bir başka yerinde kim ne yaşıyor, umursamayız. Daha beteri, filmde izleyip de üzüldüğümüz insanlar o filmin içinden çıkıp tamamen gerçek olarak yanıbaşımızda görününce hisler tamamen değişiyor. Böyle bir ikiyüzlülükle karşı karşıyayız ne yazık ki. Komşudaki yangından sonra bunu da çok net olarak görebildik.
Yaklaşık bir yıl önce çocuk edebiyatı dünyasına merhaba diyen ve bizi nitelikli kitaplarla buluşturan Arden Yayınları “Benim Adım Mülteci Değil” adlı kitapla çocukların daha iyi görebilmeleri için durumu netleştiriyor. Kate Milner’ın yazıp resimlediği kitap V&A Müzesi 2016 İllüstrasyon Ödülü’ne de sahip. Kitabın, ülkesinden ayrılmak zorunda kalan çocukların yalnızca birer mülteci olmadığını, onların da tıpkı kendileri gibi birer çocuk olduğunu anlatmak istediğini okuyoruz arka kapakta. Küçük kahraman, şanssız ufaklık şunları söylüyor ve içimizi derinden yakıyor: “Yaşadığımız yer artık güvenli değil. Evden ayrılmak çok zor geliyor ama aynı zamanda çok heyecanlıyım… Yolculuk uzun sürse de annemin hep yanımda olacağını biliyorum. Evini geride bırakmak zorunda kalsaydın sen neler hissederdin?”
Başka sorular da var çocuklara. “Sen olsan yanına neler alırsın? Yolda hangi oyunları oynarsın?” Savaşın acımasızlığını, savaşın her ne olursa olsun kötü bir şey olduğunu tüm çıplaklığı ile gözler önüne seren bir kitap. Son söz ise bir tümcenin anlatabileceğinden çok daha fazla anlam taşıyor. “Sana mülteci diyecekler ama senin adın mülteci değil.”
*Apti’nin Beni
Farklı olanın horlandığı bir başka kitap da “Apti’nin Beni.” Payam Ebrahimi yazmış, Reza Dalvand resimlemiş. Yine Arden Yayınları’ndan… Çağdaş İran çocuk edebiyatından sevimli bir öykü. Apti, itaat etmesi, aile geleneklerine boyun eğmesi beklenen bir çocuk. Onun bu soruna karşı verdiği zekice, zekice olduğu kadar da masum yanıtı okuyoruz kitapta. Apti’nin ailesinde, Apti’nin dışında herkes şampiyon. Ailenin tüm fertleri başarılı birer sporcu. Apti ise spora da başarıya da çok uzak. Ama aile fertleri bunu kabul etmiyorlar ve onu şampiyon yapma konusunda kararlılar. Sonuç? Sonuç şaşırtıcı olabilir. Merak edenler kitaptan okusunlar. Apti’nin aklına gelen dâhiyane fikir nedir acaba?
*Boynu Yamuk
Simetrik yaşamların simetrik koşucularıyız! Yat, kalk, işe git, işten gel, ye iç, tekrar yat. Her günümüz neredeyse aynı. Adına yaşam denilen döngünün içinde tutturmuşuz bir düzen, gidiyoruz. Kaçınılmaz sona kadar. Büyün bu düzen, yaşam alanlarımıza da yansıyor. Otomobillerimizi bile hemen her gün aynı saatte aynı yere park ediyoruz. Bu döngünün içinde farklılıklara, sürprizlere o kadar kapalıyız ki. Tıpkı Boynu Yamuk’taki gibi. Boynu Yamuk Tudem etiketli, M. Banu Aksoy imzalı bir kitap. Resimleyen de Kıymet Ergöçen.
Uzak bir ülkenin uzak bir kentinde, dağların ardında, derelerin arasında, düz bir ovada, dümdüz tarlaların ortasında, sıradan bir kent. Sıradan bir kentte ne olur* tabi ki sıradan yaşamlar olur. Ve her şey dümdüz. Her şeyin dümdüz olduğu bu kentte bir gün bakmışlar ki, bir ev bitivermiş ormanın dibinde. Duvarı yamuk, çatısı eğri, bahçe yolundaki taşların ise her birinin şekli ayrı. Yamuk evde kim yaşar peki? Tabi boynu yamuk biri. Onu görünce almış kentliyi bir telaş. Bozdurmayız demişler düzenimizi. Bilememişler sevgi açar tüm kapıları, güler yüz aştırır en zorlu dağları. Ki olmalı mutlaka farklılıklara saygı…
M. Banu Aksoy şiirsel bir dille anlatmış bunu çocuklara. Boynu Yamuk eğlenceli dili ve içeriğiyle, Kıymet Ergöçen’in de çizgi film tadındaki çizimleriyle bir lokmacık kitap olmuş.
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (27 Ocak 2020)