Başlığı görür görmez aklınıza hırsızları getirmeyin hemen. O sevimsizlerin çocukların dünyasında yer almalarını istemiyorum. Böyle yazdım diye “çocukları gerçeklerden uzak tutamazsınız, dünyanın tüm gerçeklerini öğrenerek büyüsünler” itirazları da gelir hemen biliyorum. Onu da kabul ediyorum. Dünyanın döndüğünü öğretiyorsak içinde neler döndüğünü de öğretmeliyiz. Aksi takdirde sonuçları hemen hepimiz biliyoruz, kestirebiliyoruz.
Hırsızları uzak tutalım istedim çünkü bu kitap müthiş keyifli. Başlığa aldığım kitabın adı da bu şekilde sormuyor aslında! Ahmet Önel’in kaleme aldığı, Elma Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan kitabı Sait Munzur resimlemiş.
Çok matrak başlıyor kitap. Hani deyim yerindeyse espriler havada uçuşuyor. Bu da okurun yüzünü güldürerek bir anda kitaba sarılmasını sağlayacaktır. Gelelim öyküye: “Esenlik Bey (Oğuzların komşusu) çok sevdiği çellosunu Oğuzlara (kahramanımız) bırakır. Çünkü şehir dışına çıkmalıdır. Böylelikle konuşkan arkadaşı yalnız kalmayacaktır. Oğuz ve kedisi Kekik’in de onu yalnız bırakmaya pek niyetleri yoktur zaten. Yeni dostlarıyla bir ezgi bulmak için kolları sıvarlar. Derken hoş bir ezgi çellonun yayına takılıverir. Ama o da ne? Ezgi onu sakladıkları yerde değildir artık, biri onu çalmıştır. Yani ezgilerini tekrar çalamazlar çünkü ezgileri çalınmıştır. Ne garip. Peki, ezgiyi kim, neden çalar ki? Okur bu sorunun yanıtının peşine düşedursun, yazar fon müziği olarak sıcacık poğaçalar, sazlı düşlü karakterler, konuksever asansörler, müzik kulağı olan kediler kullanmış, onlarla ruhu okşuyor bir yandan. Okura düşense o ezgiyi duyabilmek! Fakat sadece kitaptaki ezgiden söz etmiyoruz burada. Yine yazarın okuruna bir ipucu olarak fısıldadığı evrendeki tüm ezgilerden söz ediyoruz.
Konu müzikten açılmışken ve söz konusu da çocuk iken müziğin, müzik eğitiminin çocuklar üzerindeki etkilerine de bakmakta yarar var sanırım. Müzik eğitiminin çocukların psikolojik gelişiminde olumlu rol oynadığı
kanıtlanmış bir gerçektir. Çocukların toplumsallaşması yolunda katkı sunuyor. Müzik eğitimi yoluyla ruhsal bakımdan doyum sağlayan çocuk, hem sağlıklı bir ruhsal gelişim hem de sağlıklı bir kişilik yapısı kazanma şansına kavuşuyor. Bununla birlikte müziğin evrenselliği göz önüne alındığında çocuğun kendi kültürü ile birlikte başka ülkelerde yaşayan insanların, başka milletlerin kültürlerini de öğrenerek anlamaya çalışacağı gözlemlenebilir. Ayrıca müzikal etkinlikler, çocuğu toplumsal ve sosyal bir ortama sokarak, çocuğa ferdi, grup halinde ve toplu olarak iş yapma olanağı sağlayacağından çocuğun toplumsal etkinliklere katılma deneyleri artacaktır. Bu deneyler sayesinde insanlara güvenmeyi de öğrenecektir çocuk. Kitapta bu konuya da değiniliyor zaten. “… İnsanlara güvenmemiz gerekir, diyor. Onlarla ilgili iyi düşünceler barındırmalıymışız. İnsanlarla dost olmanın, güzellikleri paylaşmanın ilk basamağı güven duygusudur, diyor Suskun Amca. İnsanlara güvenmeliyiz diye yineliyor Oğuz.” (s.144-145)
Ahmet Önel satırların arasına gizlemiş iletiyi. Eğlenceli kitabı okurken fark etmeyecektir çocuklar anlatılmak isteneni. Fakat fark etmeden özümseyeceklerdir de o anlatılmak istenenleri.
“Ezgimizi Kim Çaldı?” tebessümle okuyacağınız, okurken keyif alacağınız belki de zaman zaman düşüneceğiniz bir kitap. Zaten düşündürmeyen kitap da ne işe yarar ki, değil mi?
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (6 Temmuz 2015)