Ketebe Yayınları’ndan çıkan Kültür Rehberi, Ezra Pound’un ahlak ve yazın dünyasına dair bizleri, uzun görünse de olduğundan kısa bir yolculuğa çıkarırken, çevirmen Kemal Atakay’ın usta üslubu ve alan bilgisiyle, Amerikan dili ve edebiyatına yöneltilmiş bir ışıkla aydınlatıyor.
Modernist şiirin kurucu isimlerinden Ezra Pound’un edebiyat dünyasının altındaki kültür ve uygarlık kavramlarının merkeze alındığı bu kitapta Pound’un kendisi, denemeler ve eleştiriler yoluyla bu uygarlıklara ve kültür evrenine bir harita çizmeyi öğretiyor bizlere. Pound’a göre yüksek bir kültürü ve uygarlığı üreten enstrümanlar nelerdir, kültür nasıl yozlaşır sorularının cevaplarını bulmaya çalışırken, onun temel düsturu olan “doğru erdem”in aslında sorduğu tüm soruların yanıtı olduğunu, eleştirilerinden ve çoğu tarihsel olayı yorumladığı şiirlerinden anlamak hiç de zor değil.
Aristotelesçi ahlak, Rönesans belagatı ve Konfüçyüsçülük’e dayanan farklı düşüncelerinin temelinde yatan doğru söz ve amel kavramı, Pound’a göre doğru erdemi işaret eder ve bu da onun yaşamındaki ideyi ortaya çıkarır. Hatta Pound’un vatan haini olarak görülüp, akıl hastanesinde yıllarını geçirmesinin sebebi bile bu ahlak anlayışının vardığı noktadır. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde, Yahudiler’in ticari hayat üzerinde yaratmış oldukları etkinin sebebi çoğu kimseye ve Pound’a göre tefecilikti. Tefecilik, Yahudiler’in o yıllarda özdeşleştirildiği bir eylem olmakla beraber, sağ görüş tarafından üretime katkısı olmayan fırsatçılıktan ibaret görülürdü. Pound için tefecilik, paradan para kazanmak demekti, bu da onun düsturunun savunduğu idelerin tam tersini işaret ediyordu: yalan ve talan. Bu düşüncelerden hareketle, Mussolini ve yandaşlarının tefeye karşı açmış olduğu savaş, onu bu düşüncenin savunuculuğuna itmiş, Amerikalıları İtalyanlara karşı silahlanmamaları konusunda ikna etmeye çalışmaya kadar vardırmıştır. Bu durum, onun için bir kültürün tarihini temsil eder.
Sonuç olarak Pound’a göre bir kültür tarihi, eyleme dönüşen fikirlerin tarihidir; örneğin Mussolini ve yandaşlarının fikirleri eyleme dönüşmüştür, tıpkı kendisinin de toplum kültürünü yaratan pek çok tarihsel olayı ele alıp şiire dönüştürmesi gibi. Bu da onun yarattığı bir kültür tarihi olmuş ve hatta onun şiirini anlamaya çalışmak ise başlı başına bir kültür rehberliğine giden yolu açmıştır.
Pound’un bu rehberi yazmasındaki amaç Heredot, Montaigne, Platon veyahutta Rabelais gibi sonraki nesillere tarihle bezenmiş bir kültür mirası bırakmak değildir çoğunlukla. Çoğunlukla Pound’un amacı, kültür rehberliğine giden yolun başlangıcını gösterip, anlattıklarıyla okuyucuya sunduğu haritalar sayesinde okuyucunun kendi rehberinin kendisi olmasını istemesidir. Bu kitap, Pound’un dediği gibi okumuşlar ya da semirmişler için ya da kendini beğenmiş ukalalar için değildir. Öğrenmek isteyen ve fazlasıyla koyun insanlaşmamış insanlar için yüzeye çıkıp nefes almak isteyenler içindir.
Ezra Pound’un Kültür Rehberi, okumanın da ötesinde bir bilme yolculuğuna çıkmaya hazır okuyucular ve merakın çekiciliğini düstur edinmiş, keşif duygusuna sahip çıkan kimseler için okunmayı bekliyor.
edebiyathaber.net (8 Ekim 2021)
“Ezra Pound’un yazın dünyasına yolculuk: Kültür Rehberi | Seda Sevinç” üzerine bir yorum