Konuşan kurmacalar
James Wood’un “Kurmaca Nasıl İşler?” başlıklı kitabını okumak, eğlenceli ve interaktif bir eylemin ötesinde bugüne kadar bir biçimde değerlendirilen kitaplarla, Wood’un okuma şansına sahip olmadığı kitaplara yeniden başka bir gözle bakmayı geçerli kılıyor. Farklı dillere çevrilmemiş, çevrilmesi gibi bir gayretin de henüz olmadığı pek çok yazarımızın uluslar arası düzeyde eleştirinin odağında olabilecekken bunun ihmal edilmesi doğrusu bir burukluk yaratıyor. Elbette bu, ayrı konu ama eleştiri kitaplarında aynı yazarların eserleriyle karşılaşmak, ötekini görmeyen ya da görmezlikten gelen veya yok sayan bir anlayışın ürünü. Aynı bakış ülkemiz edebiyatının havasına da nüfuz etmişti ama neyse ki son yıllarda bu yavaş yavaş yıkılıyor. Ülke yazınımızın genel havasını ayrıştırarak duyumsamamızı sağlayan kitabın ilk basımı 2008 yılında yapılmış. Bugün çok satan romanlar neredeyse eş zamanlı olarak çevrilip piyasaya çevrimiçine sunuluyor. Çok satanlar için geçerli olan bu yöntemin kuramsal eleştiri kitapları için uygulandığını görmek karamsar perdeyi aralayan sevindirici bir durum. Peki James Wood kitabında neleri ele alıp, hangi yöntemlerle meselesini inceliyor?
Wood, edebiyat kanonlarının estetik anlayışını, dil ve anlatım duyarlığını, detaylarda görünen anlam ilişkilerini, karakterlerin işlevini irdelerken ağırlıklı olarak roman sanatının ortaya çıktığı andan itibaren, kurmacanın modern yapısına ulaşıncaya kadar geçirdiği evreleri yorumluyor. Bir durum analizi yapar gibi, eserin can alıcı noktalarını örnek olay yöntemiyle okuyucuya deşifre eder gibi geçmişin ayak izinde kültürün kendisini arıyor. Kültürü giyen yazarın zihninde bilinen yolların dışında başka yollar açarak okuru gezdiriyor Wood. Bir yazarın eserinin kimi zaman bir cümlesini ele alarak sözcüklerin, sözcük diziminin perde arkasındaki düşünceyi sorguluyor. Eseri gördüğü, hissettiği ölçüde ve öteki yazarların sözcüklere, biçime, mecaza, imgeye yaklaşımını sezgisel bir kavrayışla duyarak aktarıyor. Kurmacanın geçerli olmasını sağlayan ana bileşenleri çözümleyen yazar, bunun her aşamasında yaptığı temel açıklamaların yanı sıra okurunu da içine çekmeyi başarabildiği bir tartışma alanı yaratıyor. Yirminci yüzyılın roman eleştirisi üzerinde etkili olan isimlerden biçimci-yapısalcı Barthes ve biçimci Şklovski’nin söze dökülen savunmalarıyla da bir tartışma başlatıp onların fikirlerinden ayrılan tezini tutarlı dayanaklarla savunuyor. Barthes gibi, eleştirinin o kutsal coğrafyasına çekilmiş ve sadece orada yaşayan üstün sınıfın diliyle değil, kalemini ortalama her okurun dil düzeyine hitap ederek kullanıyor. Zaman zaman bir dersinde olduğunuzun hissiyatını uyandırıyor yazar. Kendisini de bu eğlenceli oyuna kaptırarak, söz ettiği yazarın kitabından bir bölüm aktararak, böyle yazılmamalıydı, diyor, bunun yerine şu olmalıydı diyor. Şaşırıyorsunuz. Bir başkasına nasıl olur da müdahale edilebilir, dediğiniz anda oluşan tepkinizin yönünü değiştirmekte gecikmiyor.
Roman ve öykünün anlatım yöntemlerini inceliyor önce Wood. Bir hikâyenin olası anlatım yöntemlerinden her birinin (üçüncü şahıs, birinci şahıs, ikinci tekil şahıs, birinci çoğul şahıs) kendi içindeki tutarsızlığı, hatta tutarlı olmayan tutarlılığını ve günümüzde ulaşılan mantık çerçevesinde serbest dolaylı anlatımın kapsadığı etki gücünü gözler önüne seriyor. Okuma konusunda farkında olma düzeyini arttıran bir yanı var bu çözümlemelerin.
Yazar ile karakterin sesi arasındaki ayırımın tamamen ortadan kalktığı durumlarda hikâyenin türü ne olursa olsun, okurun bakışı genellikle karakterle yazarın kültürünü, yaşam ilkelerini bir tutma eğilimindedir. Karakter alt kültür diliyle konuşuyorsa, yazar o kültürün bir ürünü gibi düşünülür ya da tam tersi. Wood, serbest dolaylı anlatım ilkelerini verdiği örneklerle açıklarken bu meselenin bütün yönlerine değiniyor. Kurmaca yazarlığının işte tam da bu noktada başladığının altını çiziyor. Şöyle diyor Wood: “Serbest dolaylı anlatımın mantıksal bir sonucu olarak, Dickens, Hardy, Verga, Çehov, Faulkner, Pavese, Henry Green ve diğerlerinin, teşbihlerinin hem kendi başına yeterince edebi ve başarılı olmasını, hem de bu teşbih ve mecazların kendi karakterlerinin de dile getirebileceği türden olmasını gözetmiş olması hiç de şaşırtıcı değildir. Robert Browning, şarkısını ikinci kez tekrar eden bir kuşun çıkardığı sesin sebebini, “yeniden hatırlamak/O güzel umarsız ilk coşkuyu” diye tanımlarken şairlik yapmaktadır. Fakat Çehov, “Köylüler” adlı öyküsünde bir kuşun sesinin tıpkı tüm gece ahırda kapalı kalmış bir ineğin böğürtüsü gibi çıktığını söylediğinde, kurmaca yazarlığı yapmaktadır; tıpkı köylülerinden biri gibi düşünmektedir.” (s. 29). Bu, kurmacanın evrenine içeriden bakabilmenin önkoşulu şüphesiz. Onun sahiciliğiyle samimiyetini ve yazarının başarısını ele veren en önemli göstergesi.
Özellikle bugün için (çünkü artık geçmişin anlatılarındaki sözdizimsel veriler anlatım gereçleriyle tüketilmiştir) çağdaş romancının üzerinde en az üç dil (yazarın dili, karakterin dili, dünyanın dili) aynı anda baskı unsuru oluşturmaktadır. Tüm bunları neredeyse aynı dizgede kullanmak modern kurmacanın bir gereğine dönüşmüştür. Karakterle yazarın dilindeki uyumsuzluktan oluşan gerilim ve çatışmanın yarattığı yoz dilin örnekleri üzerinde çokça durmaktadır Wood. Okura çözümleyici yaklaşımı edinmesi için de örneklere sıklıkla yer verilmiştir.
Wood, Flaubert’in eserlerini, onun metinle arasında kurduğu ilişkiyi, görme biçimini nefis yöntemlerle yorumluyor. Metne içeriden bakabilen bir kurmaca yazarının eleştirebileceği saflıkta ve kullanılan her bir enstürmanın hakkını vererek. Edebiyat Eleştirisi Pratiği profesörü olan Wood’un bu metni, kuşkusuz her okura sorgulayarak okuma, hatta sorgulayarak bakma pratiği de kazandıracak pratiği de içeriyor.
Edebiyatın işlevi nedir? Kurmaca insanı neden etkiler? Hayal gücüne dair sempati ne demektir? Gerçekçilik gerçek midir? Başarılı bir mecazı nasıl tanımlayabiliriz? Karakter nedir? Kurmacada muhteşem bir detay kullanımını ne zaman fark ederiz? Bakış açısı nedir ve nasıl işler? Sorularının yanıtını arayıp bulduğu yanıtları nefis örneklerle okuruyla paylaşan Wood’un “Kurmaca Nasıl İşler?” kitabı edebiyatın her noktasını soluyan okurlar için iyi bir kitap.
Fadime Uslu – edebiyathaber.net (9 Şubat 2011)